Türkiye akıllı davranmazsa sahte mücevher yağmacısı durumuna düşebilir. Türkiye başkası adına değil, kendi adına bölgenin jandarması olmalı.
Abone ol"Türkiye Avrupa Birliği'ne girecek. Ama Avrupa Birliği'nin çok iyi etüt edildiği konusunda şüphelerim var. TÜSİAD'ın tetkikleriyle bir yere girilmez gibime geliyor. Yeterli bir araştırma organı olduğuna dair şüphelerim var. Irak Savaşı'nın arkasından İran'a da hatta Türkiye'ye de el atılacağı söyleniyor. Bu, çok kötümser ve belki de propagandistlerin söylemi. Ama Amerika Irak'ı düzenlemekle kalmayacak. Yeni coğrafyalar çizecek. Ortadoğu'da Türkiye herkesin ittifak yapmak isteyeceği bir müttefik. Herkesin problemi var. Problem çözümünde yanında güçlü bir ülke istiyor. Türkiye'nin konumu bu. Tehlikeli bir durum. Çok akıllıca davranmak, çok akıllıca müttefikliklere gitmek veya akıllıca geride kalmak gerekir. Tamahkâr davranırsan, savaşa paldır küldür girersen Arnavutluk'un durumuna düşersin." Bu önemli açıklamalar Galatasaray Üniversitesi Genel Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı, tarihçi Profesör İlber Ortaylı'ya ait. Profesör Ortaylı, Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilmesi sırasında Türkiye'nin alması gereken konumu, Türkiye'nin sahte mücevher yağmacısı durumuna düşmemesi için yapması gerekenleri, barışın neden Ortadoğu'da yeşermediğinin nedenlerini anlattı. Ortadoğu'nun yeniden dizayn edilmesi mümkün olabilir mi? Ortadoğu'yu dışarıdan dizayn edemezler. Bu gibi planlar var. Batı kendine ikinci-üçüncü bir kuvvet çıkaracak. Kürdistan kuracak. Bunları planlamak masa başında çok hoştur, mantıkidir. Ama bilinmeyen iç kuvvetler, dengeler ne şekilde tecelli eder, nasıl cilveler yapar belli değil. Bilinmeyen iç kuvvetler demekle derin bir devletten mi söz ediyorsunuz? Her toplumun kendine göre yapılanması var. O ayrı bir durum. Kendine göre gelenekleri, reaksiyonları var. Bunlarla pek oynayamazsınız. Buralarda bazı şeylere akıl sır ermez. Bütün Yemen kat yaprağı çiğniyor. Oysa yiyeceği tahılı dışarıdan ithal ediyor. Ortadoğu'da dönüşümü olanaksız mı görüyorsunuz? Ümitsiz gibi görünüyor ama biz bunu bilemeyiz. Yeni sınıflar hayata giriyor, elitler en azından değişiyor. Bizim gibi artık değişim yoluna girmiş, çoktan kırsal sayılmaktan çıkmış toplumlar bile komşularında neler olacağını kolay tahmin edemiyorlar. Lübnan ve Filistin'de neler olacağı açık ama Irak'ta, Mısır'da neler olacağını tahmin etmek zor. Türkiye'nin bölge ülkelerine model olma durumuna neden karşı çıkıyorsunuz? Çok laf olarak söylenmiş bir şey. Kuru ve manasız bir özlemi ifade ediyor. "Türkiye demokrasisiyle model olur" deniyor ama hiçbirisi bizim yapımızda ülkeler değil. Türkiye'nin başka türlü yolları ve sorunları var. Her ülke kendisi için doğru olanı kendisi tespit eder. Türkiye kendi modelini nasıl yaratabilir? Türkiye'nin modeli kendine göre zaten çizilmiş. Demokrasi olacak, Avrupa Birliği'ne girecek. Ama benim Avrupa Birliği'nin çok iyi etüt edildiği konusunda şüphelerim var. Hem politikacı hem işadamları açısından. Çünkü TÜSİAD'ın tetkikleriyle bir yere girilmez gibime geliyor. Yeterli bir araştırma organı olduğuna dair şüphelerim var. Bunların bir düsturu var, o düstur takip ediliyor. Bir memleketin geleceğini resimlendirmesi, ifadelendirmesi kaçınılmaz. Bu anlamda Türkiye Avrupa'da gibi bir çizim yapılıyor. Öbür taraftan da Endülüs'e, İspanya'nın güneyine giden Türk sayısı bile çok az. Gençler memleketi terk ediyorlar ama Avrupa'dan çok Amerika'ya gidiyorlar. Bu, çok önemli bir nokta. Türkiye aslında model diye düşündüğü Batı'yı da çok iyi tanımıyor, kendini de çok iyi tanımıyor. İleride böyle bir garip kombinasyona gideceğiz. Amerika'nın Irak'la ilgili planlarını nasıl yorumluyorsunuz? Senaryoların hiçbiri çok kesin değil. Herkes bir senaryo yaratıyor. Amerika'nın Kürdistan kuracağı, Türklere otonomi vereceği söyleniyor. Federatif bir Türkiye yaratılacak diyenler de var. Birtakım milliyetçilerin çok memnun olduğu 80 bin asker hikâyesi var. Hülasa çok zor seçenekler söz konusu. Irak Savaşı, Ortadoğu'nun tekrar dizayn edilmesini hangi şekilde etkiler? Irak Savaşı'nın arkasından İran'a da hatta Türkiye'ye de el atılacağı söyleniyor. Bu, çok kötümser ve belki de propagandistlerin söylemi. Ama Amerika, Irak'ı düzenlemekle kalmayacak. Yeni coğrafyalar çizecek. Bunların içinde Türkiye de kazançlı çıkabilir. Şunu unutmamak gerekir. Bu savaşın içine zorla sürüklenebilirsiniz. Fakat akil davranılırsa ne fazla kazanır ne de kaybedersin. Kenara çekilirsin. İşlere fazla karışmamak gerekir. Mücevher yağmasına katılmazsan sahte mücevher yağmalamış adam olarak makaraya alınmazsın. Mücevher yağmalanırken şişlenme tehliken olmaz. Ama dersen ki, fırsat bu fırsat ben de imparatorluk kuracağım. Paldır küldür girersen Arnavutluk'un durumuna düşersin. Bizim ordumuz bölgenin en kuvvetli ordusu. Türkiye savaşa girerse çok şey değişir. Sonunda nasıl bir zarar alır, nasıl bir replitasyon bozukluğuna uğrar bunu bilemeyiz. Her halükârda tamahkâr politikaların her zaman verimli olmayacağı, insanı büyük zararlara uğratacağı bir gerçektir. Bu durumda siz Türkiye'nin aktif bir politika sergilemekten kaçınması gerektiğini düşünüyorsunuz. Zaten aktif rol oynatacaklar. Onu ayarlamak mümkün değil. Biz karar mekanizmalarında değiliz. Bunun tarifi güç. Hiçbir devlet ittifaksız yaşayamaz. Ortadoğu'da kimin kiminle ittifaka ihtiyacı var? Burada herkesin herkese ihtiyacı var. İşin hazin tarafı Türkiye'nin kime ihtiyacı var bilmiyorum. Ama herkesin Türkiye'ye ihtiyacı var. Ortadoğu'da Türkiye herkesin ittifak duyacağı bir müttefik. Herkesin problemi var. Problem çözümünde yanında güçlü bir ülke istiyor. Türkiye'nin konumu bu. Tehlikeli bir durum. Çok akıllıca davranmak, çok akıllıca müttefikliklere gitmek veya akıllıca geride kalmak gerekir. Bunun derecesini kitapla tarif etmek zor. Karar mekanizmasında olacaksın.