Amaç her evi birer geneleve çevirmek...
Epey zamandır gözlerimdeki rahatsızlıktan muzdariptim. İşimde ciddi aksamalara neden oluyordu.
Epey zamandır gözlerimdeki rahatsızlıktan muzdariptim. İşimde
ciddi aksamalara neden oluyordu. Doktorlar, "Kornea
kuruması var. Şayet mümkünse gözlerini bir süre ekranlardan,
gazetelerden, kitaplardan ve hatta telefondan uzak tut"
deyince, çaresiz uymak zorunda kaldım.
Bir haftalık dinlenme ve yapılan bazı operasyonlar, sonrasında
kullanılan damlalar ve ilaçlar iyi geldi.
En son "Ahlak katili diziler. Bize ensest ikram eden
senaristler" diye bir yazı yazmıştım.
Çektiği sözde dizileri, aile kurumunun kalbine bir hançer gibi
saplamaya yeltenenler hayli tepki gösterdi yazdıklarıma.
Pişmiş aşa su kattığımdan dolayı epey hakaretler, küfürler
işittim.
Resmen düşman bellediler.
Onlar son düşmanım olmayacak, biliyorum. Vicdanımın itirazlarına,
ruhumu kapatmış biri olmaktansa, bu yolda düşman kazanmayı tercih
ederim!
Mabedlerimize arsızca saldıran bu ahlak ve haya katilleri, tarih
sahnesinden utanç içinde çekilinceye kadar bu konuyu yazmaya, bu
uğurda çabalamaya devam edeceğim.
Ne demiştik o yazıda?
"Bir kardeşin kollarından diğerinin
kucağına, karısının koynundan, yengesinin yatağına süzülenlerin adı
"Aşık" olmuş.
Fahişeyi masum, onu yatağa atmak için yarışan iki kardeşi
sevdalı, hapçıyı, hırlıyı hırsızı birer gariban göstererek en
ölümcül zehri günbegün toplumun bilinç altına zerkediyorlar.
Kimlerin, kimin hayatına girdiği, hangisinin hangisine seksi endam
ettiği belirsiz.
Ekranın üst köşesine "13+, 18+" yazarak sözde
çocukları korumaya çalışıyorlar. "Yaşınız bunun üstündeyse,
artık kim kimi yakalarsa..." diyerek belli bir kesime
sapkınlığı ezberletmeye çalışıyorlar.
Namussuzluğu yaş sınırıyla sınırlayacak kadar iffetsizler.
İnsanlık ve hayvanlık sınırından bihaberler. At tayına, eşek
sıpasına, köpek eniğine, domuz bile yavrusuna şevhetle bakamazken,
kanı bozuk, ciğeri beş para etmezler bizlere, "Yahu kimseyi
bulamazsanız ailenizi düzün" diye rol biçiyorlar.
O da olmazsa apartman sensörlerinin bile seçemediği boydaki
öğrenciyi öğretmenine aşık diye mecnunlaştırıyorlar. Lise
öğrencilerinin okulda alkol almasının, ilişkiye girmesinin ve dahi
hamile kalmasını çok normal bir şey olduğu fikrini akıllara nakış
gibi işliyorlar.
Sadece diziler mi?
Bir devlet tiyatrosunda, anneyle oğul arasında geçen ensest
ilişki, en şevhet uyandıran sahnelerle izleyicilere sergileniyor.
Bunları yapanlar, devletin benden ve sizden aldığı vergilerle
maaşını ödediği devlet sanatçıları.
Yarışma desen bir başka hilkat garibesi. Birinde para için
insanları satmanın gayet doğal bir şey olduğunu, güven ve sadakatin
sanıldığı gibi yüce erdemler olmadığını anlatıp duruyor, diğerinde
kazanmak için eşini galeyana getirmek isteyen kadın,
"Kocacığım beni başkasıyla hayal et" diye
kişniyorlar.." demiştim.
Peki bu yazıdan sonra neler oldu?
Onu da anlatayım...
Seda Sayan'ın programında izleyenlerin ağız dolusu kusacakları bir
söz söylendi. Programa katılan Cinsel Sağlık Enstitüsü
Başkanı Doktor Cem Keçe kadınlara cinsel hayatı
güzelleştirmenin yöntemini, izleyenlerin taş gibi bir suratla
dinledikleri şu tavsiye nezaretinde verdi:
"Komşunuzu hayal ederek eşinizle sevişebilirsiniz. Bu sizi
coşturuyorsa, keyif veriyorsa kötü bir şey değildir.."
Öfke deniz gibi kabardı bu aşamadan sonra. Milyonlar bu rezilliğe
"dur" demek için seslerini yükseltti.
İşte tam da bu sırada sözlerin zafer kazandırmadığını bilen
birileri harekete geçti. Sanki benim ve benim gibi milyonların
düşüncelerini duymuş gibi...
İlk defa, ama ilk defa öfke isyana dönüştü.
Sosyal medyada ismiyle bir heyet kuruldu. Siz ona "Halkın
RTÜK'ü" de diyebilirsiniz. Daha fısıltısı
duyulur duyulmaz binlerce kişi dalga dalga, fırka fırka akın etmeye
başladı.
Amaçları, bu ahlak katillerinin karşısında saf saf durabilecek
yüzbinlerce insanı bir çatı altında toplamak. Hedefleri, şeytana
yamak olurcasına hareket eden dizi ve programların yapımcılarına,
finansörlerine ve bu rezaleti bir buzul kütle gibi durarak izleyen
sözde yetkililere azap yaşatmak.
Facebook ve twitter'da başlayan bu hareket yakın zamanda kurumsal
bir kimlikle vücut bulacak.
Bunu size niye anlatıyorum?
Dostlar...
Bu güne kadar rezillikler, kepazelikler ve namussuzluklar adına
ekranlarda herkes göreceğini gördü, duyacağını duydu. Belli
oldu ki artık susmak, konuşmaktan daha kötü neticeler
getirecek.
Boşuna, "Onları durduracak makam ve mevki sahibi olsaydım
bilirdim neler yapacağımı" diye hayıflanmayın. Bilin ki
makamların en yücesindesiniz. Çocuğunuza iyi bir baba, mukaddes bir
anne olmaktan daha yüce bir makam yok!
Yarını bugünden kazanmak gerek.
Ekranlar, evimize namussuzluğun süzüle süzüle girdiği birer
ahlaksızlık kapısı haline dönüştü. Yapılan yayınlardaki amaç her
evi birer geneleve çevirmek.
Gerçek bu!
Ve bu gerçeği değiştirecek olan tek güç sizsiniz.
Ben kendi adıma söz veriyorum.
Eğer bu namussuzluğun üzerine tüm gücümle gitmezsem, bana Tahir
Özışık'ın oğlu Süleyman demesinler! Yarın birgün verdiğim bu
sözü unutursam bana hatırlatmak sizin de boynunuzun borcu
olsun..
Diyorum ki;
Tarihler boyu mukaddes bildiğimiz aile kavramını kaybetmek
üzereyiz. Eğer siz de aynı korkuyu hissediyor, birşeyler yapmalı
diyorsanız, gelin bu soytarılara kaybeden birinin neler
yapabileceğini hep beraber gösterelim.
Sözümüz birse, o şu son günlerin reklam filmindeki sloganı
söylemenin tam da zamanıdır.
Tıklayın şuraya, gelin buraya! >>>
Birlikte
neler yapabileceğimizi ayrıca konuşmak isteyen
dostlar
ise şu adreslerden benimle
iletişime
geçebilir: