BIST 9.550
DOLAR 34,52
EURO 36,17
ALTIN 3.003,22
HABER /  GÜNCEL

Altı petrol üstü mayın dolu

Bir dönem mayınlı arazileri protesto için kaçakçılarla birlikte sınırı geçmişti. İşte o gazeteciden ilginç açıklalamar geldi.

Abone ol

1950'lerde kaçakçılarla birlikte mayınlı arazilerden Suriye'ye geçen gazeteci-yazar Lütfü Akdoğan, "Cizre'den İskenderun'a kadar o bölgede petrol var” dedi.

1950'li yıllarda çalıştığı Yeni Sabah Gazetesi adına, bölgeye mayın döşenmesine tepki göstermek ve arazilerin ticaretle değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmek için mayınlı arazilerden Suriye'ye geçen gazeteci-yazar Lütfü Akdoğan, "Mayınlı bölgede petrol var" iddiasında bulundu.

YILDA 50 MİLYAR DOLARLIK GELİR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos Zirvesi öncesi Suriye'nin başkenti Şam'a gittiğini ve bu ülkeyle petrol arama protokolü imzaladığını belirten Akdoğan, mayınlı alanda petrol olduğunu, bölgede hem tarım hem de petrol arama çalışmalarının birlikte yürütülebileceğini söyledi. "İddia edi-yorum; Cizre'den İskenderun'a kadar o bölgede petrol var" diyen Akdoğan, "Davos Zirvesi öncesi Başbakan Erdoğan Şam'a gitti. Şam'da müşterek petrol antlaşması protokolü yapıldı. Ancak Amerika'nın müdahalesi yüzünden bu protokol yürümüyor. Amerika'nın Suriye'ye karşı bir ambargosu var. Amerika mayınlı bölgenin açılmasını zaten istemiyor. Suriye sınırında petrol aramak için kimseden çekinmeyelim. GAP'ın suyu ve tarımıyla birlikte o bölgeden tarımda yılda en az 50 milyar dolar gelir alınır" şeklinde konuştu.

BÖLGEDEKİ RÜŞVETİ BELGELEDİM

1950'li yıllarda çalıştığı gazete adına haber yapmak için kaçakçılarla birlikte Halep'e gittiğini vurgulayan Lütfü Akdoğan, "Mayınlı bölgeden geçtim. Her iki tarafta dönen rüşvet hattını fotoğraflarla yayımladık. 30 mayın patlattık. Geçişimiz sırasında ise 20 hayvan telef oldu" şeklinde konuştu.

GÖRÜNCE VURUN EMRİ

Akdoğan, o dönemde H.A. adındaki bir korgeneralin haber ve fotoğrafların yayımlanmasının ardından kendisi için "görüldüğü yerde vurulsun" emri çıkarttığını ileri sürerek şunları söyledi: "Röportaj ve fotoğraflar ile İstanbul'a geldim. Haber çıkınca o, ben ordayım sanıp 'görüldüğü yerde vurulsun' emri çıkarttı. Hakkımda açılan dava ise 3-4 yıl sürdü.” (Murat Palavar/Yeni Şafak)