BIST 9.721
DOLAR 35,22
EURO 36,82
ALTIN 2.978,86
HABER /  GÜNCEL

Altemur Kılıç'a üç tokat

Çetin Altan'a üç tokat atmak istediğini yazan Altemur Kılıç'a cevap gecikmedi. Nebil Özgentürk, Kılıç'a çok sert bir cevap yazdı.

Abone ol

Nebil Özgentürk'ün Altemur Kılıç hadisesi!   başlıklı yazısı büyük bir tartışmayı da beraberinde getirecek.

Altemur Kılıç, kendisine yakışan (!) biçimde Çetin Altan'a vermiş, veriştirmiş!
"Benim ahdım" var demiş; "Çetin Altan'la bir yerde karşılaşırsam, yüzüne üç tokat atmak isterim. Biri, milletim için, biri ordum adına, üçüncüsü de kendim adına... Şimdi, onu altmışlı yıllarda döven rahmetli dostum, Yassıada'da koğuş arkadaşım Hamit Fendoğlu'ya rahmet okuyorum!
Şimdi... Dikkatinizi iki noktaya çekmek istiyorum... Biri kendi adıma!
Eğer, Mehmet Barlas alıntı yapmasaydı Altemur Kılıç'ın, bir yerlerde falan yazdığını(!) öğrenemeyecektim! Ama açıkçası, bu, nevişahsına münhasır ve "Türk basınının şahinler şahini, "kalemi ince, kılıcı keskin (!) üyesi"nin nerede (!) olduğunu, ne yapıp ettiğini merak ediyor da değildim!...
Meğer.. Yıllar boyu, en Türkçü, en turancı, en kökten-milliyetçi, en ırkçı gazete ve dergilerde, "Babam Kılıç Ali" diye başlayan yazılarında genellikle hedef gösteren, özellikle hedef saptıran, asmayalım da besleyelim mi diyen, hak hukuk diyenlere en kolay yoldan "hak tuuu" yanıtını(!) veren, insan haklarından söz edeni "vatan haini" diye özetleyen...
Kısacası, "kendine Türk" olan Altemur Kılıç.. Habertüurk'te yazıyormuş da haberim yok! Son olarak, (üç beş yıl önce falan) bir köşeden yine dilinin frenini tutmadan, tabii ki "Türk'e Türk propagandası" (Altan'ın kulakları çınlasın) yaparken, yargısız infazları, işkenceleri savunurken, şöyle bir okumuştum(!) da gülüp geçmiştim...
Bir de, bi tesadüf ya, bu tür yazıları yazdığı sırada bir haber okumuştum gazetenin birinde... Haber, Kılıç'ın, "vatan sevgisi" ve "turancı fikirleri"ni değil, "iş" tecrübelerini hatırlatıyordu!
Şöyle yazıyordu haberin girişinde... "Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün eşi Orhan Aslıtürk'ün eski kayınpederi olan Altemur Kılıç'ın, yönetim kurulu başkanlığını üstlendiği DEMPA şirketi, Halk Bankası ve Emlak Bankası gibi devlet(!) bankalarından aldığı önemli miktarda kredilerden dolayı incelemeye alındı!"
Neyse, demek ki Kılıç'ın "çok değerli fikirler"ini yine farkeden birileri olmuş da "yazar" kadrosuna almış, sağolsunlar varolsunlar!
Çetin Altan'la ilgili dikkat çekmek istediğim konu da şu.. Altemur Kılıç, en kestirme yoldan konuşmuş!
"Çetin Altan'ı atmışlı yıllarda döven...." diye başlıyor ve "Hamido"ya rahmet okuyor!
Kılıç'ın, "döven" biri için rahmet okumasına diyeceğim bir şey yok da...
Ancak "dövme"ye takılmadan edemem! Çünkü, bilirim, Çetin Abi'den çok dinledim, çok üzüldüm, çok kahrettim, bu "altmışlı yıllarda geçen olay"ı... O olay bir linç girişimiydi... "Teke tek" değildi, "kavga, döğüş" değildi ve erkekçe değildi! Hainceydi, insanlık ötesiydi...
Merak edenler ayrıntısını Altan'ın, "Ben Milletvekiliyken" kitabından okuyabilir ama özeti şu.
Çetin Altan, TİP(Türkiye İşçi Partisi) Milletvekili olarak Meclis'teydi... Demirel'in AP'si de, TİP'in kapatılmasını savunuyordu..
Tartışmalar, karşılıklı sözler derken, AP'li İçişleri Bakanı Faruk Sükan, oturduğu koltuktan Parti'sini savunan Altan'a, "Sen, Nazım Hikmet'i beğenen adam değil misin?" diye sordu..
Çetin Altan'ın son sözü; "Nazım Hikmet vatan şairidir" oldu.. Çünkü, o saniyeden itibaren onlarca AP'li milletvekili (Hamit Fendoğlu dahil) Altan'a çullanmış, tabanca kabzalarıyla, yumruk, tekme, hatta sopalarla öldüresiye, hunharca vurmaya başlamıştı....
Çetin Abi, ölümden dönmüştü o gün... Haftalarca tedavi gördü. Ancak bir gözünü kaybetmişti...
Yani, tekrar ediyorum, dövme değil, tam bir hainlikti, alçaklıktı, linç girişimiydi, insanlıktan çıkma haliydi!
Şimdi, madem nerede olduğu (!) ortaya çıktı, Altemur Kılıç'a ve benzerlerine(!) bende gördüğüm yerde "tokat" niyetine üç kez şiir okuyacağım!
Üçü de "vatan şairi Nazım"dan olacak!