BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  SPOR

Altaylının Teke Tekindeki ENAYİ

'Enayi' ifadesi Teke Tek'e katılan Cihan Oskay'a ait... Enayi dediği kişi ise kendisinden başkası değil.. İşte ayrıntılar.

Abone ol

Oskay konuştu, Altaylı sordu ve köşeye sıkıştı. Açılan her telefon Oskay'ın yeni bir marifetini ortaya koydu. İşte Fatih Altaylı'nın Teke Tek'inde konuşulanlar:

Altaylı: İddiaları ortaya attıktan sonra neler yaşadınız...?

Oskay: O programa katıldıktan sonra büyük sıkıntılar yaşadım. Sokağa çıkamıyorum... Tedirginim... Herkes şunu anlamalı, Fenerbahçe büyük bir kulüp benim hedefimde Sarı-Lacivertli kulüpe laf etmiyorum... Hedef saptırıldı. Ben hedefe kondum...

Altaylı: Telegol'de yayınlanan ses bantları o programda mı hazırlandı.
Oskay:
Hayır öyle birşey yok. Benim bir nokia telefonum vardı. Kızmınında webcamı vardı. Onunla kendi imkanlarımla hazırladım.
Bu olayı açıklamadan önce çok uzun süre düşündüm. Sonunda kararımı verdim...

Altaylı: Kayıtları ne zaman yaptınız?

Oskay: O kayıtları Ağustos ayının sonunda hazırladım. 4 kayıdı bir 2 kayıdı bir yaptım. Tamamen amatörce yapılmış bir kayıttır.

Altaylı: Niçin Telegol'e gittiniz?

Oskay: O programın formatı benim açıklayacaklarımı sansürsüz yayınlayacak bir açılımda geldi bana

Altaylı: Peki Ahmet Çakar, Telegol'den önce kendisine gittiğinizi iddia etti?

Oskay: Ahmet Çakar'ın iddialarına yanıt bile vermek istemiyorum. Durumdan vazife çıkarttı. Zaten hakkında cezai davalar açıldı. Tüm söyledikleri külliyen yalan.

Altaylı: Peki kasetlerin açıklanma tarihi kritik bir maçın arifesine geldi. Bu tesadüf mü?

Oskay: O kısmı tamamen prosedürden kaynaklandı. Program 1 hafta öncesinden hazırdı. Fakat gerekli hazırlıklar ve izinler ancak denk geldi. Olayın gelişimi tamamen tedadüftür.

Altaylı: Sizin söylediklerinizin içinde çelişkiler olduğu ileri sürülüyor.?

Oskay: Hayır söylediklerimde çelişki yok. Orda söylenen 300 bin dolar sonra belirtilen 150 bin dolar karışıklı yok. Peşin verilen para 150 bin dolardır. Ben bu rakamdan başka bir şey telaffuz etmedim. Bu arada Mustafa Çebi'nin ismini bu işe karıştırdığım için çok pişmanım. 70 yaşına gelmiş bir adam. Çok üzgünüm.

Ahmet Çakar canlı telefon bağlantısında

Ahmet Çakar: Oskay'a bir soru sormak istiyorum. Siz benimle nerde hangi lokantada kimlerle görüştük?

Oskay: Sabah'ın yanındaki lokantada görüştük.

Ahmet Çakar: Yanımızda kimler vardı?

Oskay: Başbaşa görüştük?

Çakar: Yalan söylüyorsunuz. Ben size kimler olduğunu hatırlatayım. Telegol programından Aygün Özipek, Santra programından Ersin Düzen vardı. Kabul ediyor musunuz?

Oskay: Evet doğrudur görüştük.

Çakar: Peki Oskay'a sormak istiyorum. Bana televziyona çıkmak istediğini söyledin mi?

Oskay: Hayır öyle birşey söylemedim.

Çakar: Oskay, orda bana bu programda söyledikleri anlattı. Fakat elinde ses kayıtları yoktu.
Bende ona o zaman sen bu iddiaları dile getirdiğinde Oktay Derelioğlu almadım dese, ne diyeceksin dedim. Oskay'ın sesi çıkmadı.
Ağustos'un son haftasıydı bu görüşmeleri yaptık. Beni kuytu bir noktaya çekip. Bana 10 bin euro çocuğum ve karım için uçak bilet verin size herşeyi anlatacağım.

Oskay: Çok güzel senaryo yazıyorsunuz. Tebrik ederim. Ben sahtekar ve üç kağıtcı değilim.

Altaylı: Trabzonlu futbolculara para götürdüğünüzü iddia ediyorsunuz?

Oskay: O paraları ben götürdüm. 2001-2002 sezonun son maçıydı. Galatasaray, maçı 4-0 kazandı. Yangın merdivenin yanında asansör vardı.
Elimdeki çantada 250 bin dolar para var. Oktay bana abi dedi sen arkamdan gel. Korkuyor tabi. Arama var. Parayla birlikte yakalanmaktan korkuyordu. Bana 6. kattayız dedi.

Bu kata çıktım. Oktay ve Tamer Tunalı'nın odasıydı. Tüm futbolcular iki iki odaya girdi. Tabi Trabzonlu futbolcuların bu olaydan haberi yok. Onlar duyarsa kızarlar dediler.

Ben onlara siz yarınki maçta Galatasaray'a yenilin, Samsun'daki maçın skoru ne olursa olsun. Siz üzerine düşeni yapın yeter. Bu parayı bir prim olarak kabul edin diye konuştum. Futbolcularda bana üzerimize düşeni yaparız, isterse Galatasaray maçı 8-0 kazansın.

Altaylı: Siz spor yazarınız. 11 Nisan 2005'de bir yazınız var? Bu yazınızda Aziz Yıldırım'ı bayağı bir övüyorsunuz? Bu yazınızda Telegol'ü eleştiriyorsunuz. Onları Galatasaraylı olmak itham ediyorsunuz yazınızda. Sonra neden gidip Telegol'e konuştunuz.?

Oskay: Ben bu tercihimde hata yaptığımı düşünmüyorum. Gidip Fenebahçeli bir programda bildiklerimi anlatamazdım. Zaten bu olaylardan sonra artık köşede yazamıyorum. Adeta linç edilmek isteniyorum. Allah'tan Papa burdayken suikast girişimi olmadı. Onu da benden bilirlerdi.

Altaylı: Ortağınız gazeteye ilan verip neden aradı sizi?

Oskay: Hayatımda hep bordolu olarak çalıştım. Hiçbir zaman kendi kendi işim olmadı. Bu iş denememizde 10 ay sürdü. Zaten bu gazeteye ilan veren kişi hakkında gerekli davayı açmıştım.

Ortağımız dediğinizde zaten işletmenin borçlarını bizim üzerimize yapıyordu. Borç 750 milyara dayanınca bende çeketimi alıp gittim. Oda zaten borçları için aramıştır.

Benim evim yok, kiradayım, arabam yok, bir köşede evim yok. Kimsenin malını çalmadım ben. Hesaplarım ortada.

Altaylı: Ahmet Çakar'la 8 aydır görüşmediğinizi söylediniz. Son görüşmenizde karınızın ameliyatı için görüştüm demişsiniz. Daha sonrada köftecide görüştüm diyonuz. Bu bir çelişki değil midir.

Oskay: Tüm görüşmemiz 10 dakikadır. Tek görüşmemiz köftecide geçmiştir.

Mustafa Çebi canlı yayına telefonla katıldı

Mustafa Çebi: Hayatı boyuncu üç kağıtcılık yapmış. Bizde bunları bilmemiş olarak ona selam vermiş insanlarız. Ona şunu sormak istiyorum. Arabayla çantada 150 bin dolar olduğu halde İstanbul'dan Samsun'a geldiğini söylüyorsun. Yıldırım'ın masasında alıp para hangi yollardan geçip buraya geldin. Bunları anlatabilir misin? Sen büyük bir yalancısın.

Oskay: Sözlerimin arkasındayım.

Mustafa Çebi: Seninle iki defa görüştük. Başka görüşmemiz olmadı. Zaten onda da yemek yedik. Ben 70 yaşında adamım. Hayatın yalan senin. Senin ağzını burnunu da dağıtırım ben. Döverim seni ben. Sayın Altaylı, yanınızda bir yalan makinası oturuyor.

Oskay: Ben size hakeret etmiyorum. Sözlerim çıkmazsa intihar ederim. Sonuna kadar söylediklerimin arkasındayım.

Gürcan Bilginç canlı yayına telefonla katıldı.

Bilgiç: Benim adıma paralar istiyorsunuz. Benim adıma pazarlıklar yapıyorsunuz... Aylarca insanlar yüzüme rüşvetci diye baktı. Siz buna sebeb oldunuz.

Oskay: O dönemde iş yapan firma işini yarım bırakıp kaçtı. Bilgiç beyin bahsini yaptığı 4 milyar para ise benim banka dekontlu maaşımdır. Tüm olay budur. Belgeside elimdedir.

Altaylı: Herkes sizi sahtekarlıkla suçluyor. Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'de 40 milyarlık bir paradan bahsediyor.

Oskay: Ben Federasyon'a basın danışmanlığı yaptım. Zamanında herkesin buyur ettiği ben artık istenmeyen birisi oluverdim. Benim zamanımda basketbol maçları televziyonlarda canlı yayınlanmaya başlandı.

Altaylı: Yıldırım bu parayı neden sizin götürmenizi istedi. Etrafında bir sürü insan varken neden siz.?

Oskay: Olay biraz tesadüf oldu. Başlangıç Oktay Derelioğlu ile oldu. Onun ve Alpay'ın Fenerbahçe'ye gelişinde etkim oldu. O dönemde Oktay Trabzon'daydı. Başkanla konuşurken bizden gittikleri için, şu çocuklara bir prim verelim sözünden çıktı bütün mesele. Sonra ordan Samsun'a geçtim. Samsun'a para götürmeyide ben teklif ettim.

Altaylı: Neden elinizdeki belgelerle Federasyon'a gitmediniz?

Oskay: Ben kendimden çok eminim. Türkiye böyle bir yüzleşmeye hazır değildi. Adeta şoka girdiler.

Oskay'ın Gürçan Bilgiç'le birlikte çalıştığı Portakal'ın İşletme Müdürü Engin Güleç canlı telefon bağlantısına katıldı.

Engin Güleç: Siz bana gelip, Gürçan Bilgiç adına gelip 4 milyar istemediniz mi?

Oskay: O parayı benim maaşım olarak hesabıma yatırdınız.

Engin Güleç: Yazık yazık yazık... yalan söylüyorsunuz... Siz gelip benden Bilgiç adına 4 milyar vermezseniz, bu yerin işletmesini alamayacaksınız demediniz mi?

Engiç Güleç: Oskay'ın o dönemde net maaşı 1.5 milyardı. 2 aylık maaşı olan 3 milyar ve 4 milyarı da Gürcan Bilgiç adına rüşvet verecek diye hesabına yatırdım.

Altaylı: Sizin bu açıklamalarınıza Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım sert bir açıklama yaptı. Fenerbahçe'ye karşı düzenlenmiş bir komplonun parçası olduğunuzu ileri sürdü.

Oskay: Ben Fenerbahçe'yi hedef almadım. Diyorum ki kulüp başkanı böyle böyle bir iş yapmıştır. Ben kötü bir adam değilim. Futbol temiz olsun istiyorum. Söylediklerimin arkasındayım.

Yıldırım'ın ilk ofisine gidişim 1999 yılıdır. Alpay'ın transferiyle olmuştur. Kozyatağı'nda Alpay'ı aldım. Sabah 09.00' da ofise gittik.

Şekip Mosturoğlu canlı yayına bağlandı.

Mosturoğlu: Oskay hakkında Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'nda suç duyurusunda bulunduk. Kendisine bir tebliğ ulaşmadığını söylüyor. Bunun sebebi de bir adresinin olmayışıdır. Sizin aracığılınızla bize bir adresini bildirirse seviniriz. Gidip vereceği ifadede bu iddialarını ispatlayabilir.

Hukuk önünde Fenerbahçe'ye attığı bu karanın hesabını verecektir. İddialarını ispatlayamazsa gerekli cezayı alacaktır.

Altaylı: Siz Fenerbahçe olarak, Oskay'ın iddialarına karşılık, Federasyon ve savcılıklar soruşturma açmazsa dahi kulüp olarak işin peşini bırakmayacağınız söyleyip, olayın tüm yönleriyle araştırılmasını mı istiyorsunuz...

Mosturoğlu: Fenerbahçe olarak tüm olayların aydınlanmasını istiyoruz. Zaten Cihan Oskay bizim muhattabımız değildir. Kendisi zaten bizim nazarımızda bir piyondur. Kendisi zaten attığı bu lekenin cezasını mahkemeler karşısında verecektir.

Oskay: Ben sözlerimin arkasındayım. Sizede yaptığınız hakaretler için dava açtım. Ben yalan makinasına bağlanmaya razıyım. Nerde isterseniz ben hazırım.

Altaylı: Sizin ilişkiniz olan hiç kimse sizin için iyi demedi. Herkes size karşı. Bir kişi de çıkıp sizin için iyi demiyor. Bunda bir anormallik yok mu?

Oskay: Bu zamanda benim birisi kötü derse üzülmem, iyi desede sevinmem. Ben kendimden eminim. Bir mücadele veriyorum. Yıllar sonrası vicdan azabı duyarak harekete geçmişim. Sonuna kadar gideceğim.

Altaylı: Niçin bir anda ortaya çıktınız. Gerçekten vicdan meselesi mi?

Oskay: Evet tamamen vicdanı... Yaşımız 60'a dayanmış. Bakmışsınız, geride yaptığınız bir iş yok. Burda bir iş yapmaya kalktık. Bu ülkede şike tahkim kurulları kuruldu. Toplantılara kolkola girildi, kolkola çıkıldı. Biliyorsunuz, çaycısına kadar paraların paylaştığı belirtildi, yine bir netice çıkmadı. Ben bunun neden böyle olduğunu açıklamaya çalışıyorum. Zaten hep parayı paylaşan konuşuluyor. Kimse bu parayı kimlerin gönderdiğini sormuyor... Sorun burda...

Altaylı: Sizin Aziz Yıldırım'dan talepleriniz mi oldu. Onlar mı karşılanmadı?

Oskay: Hayır, öyle bir beklentim olmadı. Bütün hesaplarım ortada.

Stadyum Programı Yorumcusu Bilgin Gökberk canlı telefon bağlantısında

Gökberk: Turgay Demirel Federasyonu döneminde tanıştık. Orda danışman olduğunu söyledi. Bir süre sonra beni aradı. O sırada CNNTürk'te Pivot programını sunuyordum. Oskay bana gelip, Turgay Demirel'le anlaşamadığı ve onun hakkında programına çıkıp eleştirecek şekilde açıklamalar yapmak istediğini söyledi.

Bizde verdiği bilgileri tatmin edici bulmadığımız için teklifini kabul etmedik. Programa çıkartmadık. Bunu bilgi olarak paylaşmak istedim.

Oskay: Söyledikleri tamamen doğrudur.

Altaylı: Aziz Yıldırım sizinle dostluğunu sürdürseydi, yine bu açıklamaları yapar mıydınız?

Oskay: Açık söylemek gerekirse, bu açıklamalarda bulunmayabilirdim. Bu açıklamayı belkide bir kağıt mendil gibi kullanılıp bir köşeye atılmışlık hissiyle yaptım. Kendimi kullanılmış hissediyorum. Birileri omuzlarıma basarak yükseldi. Ama olayın diğer bir tarafı var. Türkiye bu olaylara hazırlıklı değildi. Şok içindeler. Şu anda sistem kendi kendini koruyor.

Şu gelişmeler, nasıl olurda Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy'u rahatsız etmez anlamıyorum. İnsan bir çağırmaz mı beni. Kardeşim ne oluyor gel bir anlat bakalım demez mi?

Zaten bir büyük kulübü başkanı benim bu anlattığım gerçek olayları televziyonlara çıkıp milyonlarca insanın gözünün içine baka baka yalandır dediği anda tamamen bittim... Ama bu iddiaların aksini ispatlarla kendimi Taksim Meydanı'nda asacağım.