İftiraya uğradığını ve yazısını utana sıkıla yazdığını belirten Altaylı, Sarıer'in şantajcı patronunun emriyle yazı yazdığını iddia etti
Abone ol Hayatımda verilmeyecek tek kuruşluk hesap yoktur‘Utana sıkıla yazdığım bir yazı oldu bu. Ama yazmak şart olmuştu. Okurlarım kusura bakmasınlar.’
İnsan zavallı olunca, her şeyi yapar. Şantajcı patronun emriyle yazı da yazar, iftira da atar.
Sabah’ta bir zavallı haftalardır çırpınıp duruyor.
Yalanın bini bir para. Sabah’tan bir muhabir beni arıyor ve iftiralarıyla ilgili sorular soruyor. Verdiğim yanıtlardan bir tanesi bile kullanılmıyor şantaj gazetesinde. Ama iftiralar sürüyor.
Bu aşağılık iftiralara yanıt vermeyi bile utanç verici buluyorum, ama vereceğim.
1997 yılında Kanal D’de otururken odama iki genç kız girdi. Yeni yapılacak bir siteden ev pazarlıyorlardı. Kanal D yöneticilerinden randevu almışlar. Bana da geldiler.
Daha ortada temel bile yok. Bir proje var. Anlattılar. Ben, Kanal D Program Müdürü Oğuz Koloğlu ve MED Yapım’ın patronu Fatih Aksoy birer tane almaya karar verdik.
Oğuz Koloğlu peşinatı yatırdı, ama sonra vazgeçti. Aksoy ve ben birer tane aldık. Üç taksitte parayı ödedik. Bu arada bacanağım da bir ev aldı. Bir süre sonra inşaatlar yükselmeye başlayınca ben bir tane daha aldım. Bunların ödemeleriyle ilgili dekontlar elimde. O günkü rayiç fiyat neyse ondan almışım. Bunu da belgeliyoruz.
Bu arada Zeytinoğlu Grubu’nun patronu Yavuz Zeytinoğlu ile tek tanışıklığımız, onun da Galatasaray kongre üyesi ve Galatasaray Lisesi mezunu olması.
Aradan iki yıl geçmiş ve devlet Esbank’a el koymuş. Esbank’a el koyulma nedeni hortumculuk değil zaten. Kötü yönetimden batmış. Dinç Bilgin gibi batık banka patronları bankalarından mal kaçırırken, Zeytinoğlu Grubu tam aksine ailenin elinde ne varsa bankaya koymuş ve onlar da banka ile birlikte gitmiş.
Zaten devlet de bu kanaatte olduğu için Yavuz Zeytinoğlu, Dinç Bilgin ve diğerleri gibi Kartal Cezaevi’ne konmamış.
Ben bu durumu nereden biliyorum?
O günlerde Yavuz Zeytinoğlu bu konularla ilgili yazı yazan birkaç gazeteciyi davet ettti.
Ben de Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar ve Hürriyet yazarı Enis Berberoğlu ile birlikte Yavuz Zeytinoğlu’yla yemek yedim, o zaman bunları bize belgeleriyle aktardı.
Sabah’taki zavallının iddiasına göre, ben iki yıl sonra devletin el koyacağı banka için iki yıl önceden avanta ev almışım.
Avans rüşvet...
Biz o zaman banka olaylarını yazarken Sabah’ta bu haberler çıkamıyordu. Çünkü patronları ve arkadaşları içerdeydi ve bize adam üzerine adam yollayıp yazmamamız için ricacı oluyorlardı.
Bilgin’le aynı koğuşu paylaşan Nail Keçili’nin ailesi, avukatları geliyordu; Çağlar’ın yakınları, avukatları geliyordu.
Biz de dinliyorduk. Ne yapacaktım yani, şans eseri Eston’dan ev aldım diye adamın haklı olduğunu görmezden mi gelecektim?..
Ben bir üçkáğıtçı olsaydım, acaba o evi kendi üzerime mi alırdım!
Alnım açık, yüzüm pak. Gece gündüz çalışıyor, kazanıyorum. Şerefimle yaşıyorum.
Bu dünyada da, ötekinde de kimseye veremeyecek hesabım yok.
Türkiye Cumhuriyeti’nde bir kişi bile çıkıp ‘Fatih Altaylı bizden şunu istedi’ diyemez.
Bunun için de her istediğimi yazıyor, yedi düvelle kavga edebiliyorum.
Türkiye’nin kár eden tek gazetesinin en önemli yazarlarındanım, Türkiye’nin kár eden tek televizyonunun en tepedeki iki yöneticisinden biriyim. Türkiye’nin en çok dinlenen ve para kazanan radyolarını yönetiyorum.
Eşek gibi çalışıp insan gibi yaşıyorum.
İşimi seviyorum. Tek sıkıntım, hayatları ona buna yaltaklanmakla geçmiş, üç otuzluk avanta için kırk takla attığı suratından belli olan haysiyetsizlerle zaman zaman muhatap olmak zorunda kalmam.
Bu da bu meslekte namuslu olmanın zorluğu.
NOT: Hakkımda iftiralar yazan zavallı, kendisini mahkemeye veremediğimi de yazmış. Ne yazık ki, Türkiye’de mekanizma yavaş işliyor. Tebligat kendisine ulaşmamış olmalı.