Sözlerinin yanlış anlaşılmasını istemeyen Altaylı yazısının sonuna şu ilginç notu düşürmeyi de ihmal etmedi.
Abone olBaşbakan Erdoğan'a iltifatlar ve övgüler dizen Fathi Altaylı bu kez Erdoğan'a Nobel Barış ödülünü layık gördü. Kıbrıs konusunda gösterdiği tavrı yere göğe sığdıramayan Altaylı, başbakana bu büyük ödülünün verilmesini istedi.
Altaylı yazısının sonuna da şu notu düştü:
NOT: Bu yazıyı okurken lütfen siyasi tavrınızı, anti AKP düşüncelerinizi bir kenara bırakın. Değerlendirmenizi ona göre yapın, küfredecekseniz ona göre edin.
İşte Altaylı'nın Erdoğan'a Nobel ödülünün verilmesini istediği yazısı:
Kıbrıs sorununun neden çözülemediği şimdi net bir biçimde ortaya çıktı. Birileri ortaya çıkıp ‘çözümü zorlayınca’, Denktaş ve Rumlar 30 yıl sonra aynı noktada birleştiler.
Aslına bakarsanız, Kıbrıs’ta 30 yıldır ciddi bir tuluat vardı.
Denktaş da, Rumlar da çözüm falan istemiyorlardı.
Çünkü Rumlar, uluslararası kamuoyunun desteğine sahiptiler ve devlet olarak onlar tanınıyor, istedikleri gibi at koşturuyorlardı. Yunanistan silahla gerçekleştiremediği Enosis’i gerçekleştirmiş ve adanın ‘tanınan’ devletini kendine bağlamıştı. Zaten başbakanları bile bunu itiraf ediyordu.
Denktaş ise adanın kendine ait bölümünde tartışmasız liderdi. Yanına Türkiye’nin de gücünü almış, istediğini yapıyordu. Türkiye’den her yıl gelen yüz milyonlarca dolarla canları cennetteydi. Denktaş’ın batık dünürünün borçları bile bu paralarla ödeniyordu. Üstüne üstlük KKTC, Türkiye’nin kara paralarının aktığı yer haline gelmişti. Off-shore rezaletleri Kıbrıs üzerinden yürütülüyordu.
Bu durumdan zararlı çıkan tek ülke Türkiye’ydi. Kıbrıs’ta uzlaşmaz görünen taraf Türkiye oluyor ve müttefiklerinden bile eleştiri alıyor, her yıl yüz milyonlarca doları Kıbrıs’a aktarıyor ve Kıbrıs sorunu Türkiye’nin karşısına engel olarak çıkıyordu. Tüm bunlara rağmen bir kısım Kıbrıslılardan yediği küfür de yanına kár kalıyordu.
Bu oyunu kararlı bir Başbakan bozdu.
Türkiye’de sesi pek gür çıkmayan bir kitlenin de onayladığı bir biçimde meseleye el attı.
Önce Davos’ta, ardından New York’ta çok önemli adımlar atarak çözümü zorladı.
Öncelikle uzlaşmaz tarafın Türkiye olduğu tezini çürüttü. 30 yıldır tersini düşünen herkesi, Türkiye’nin uzlaşma arayan taraf olduğuna çok kısa sürede inandırdı.
ABD Başkanı üzerinden Annan’ı etkileyerek planın Türkiye’nin tezlerine çok daha yakın hale gelmesini sağladı.
Ve dünyanın en kronik sorunu bir anda çözülme aşamasına geldi.
Sorun çözülemese bile bundan sonra bu işin sorumlusu Türkiye olmayacak. Bu bile büyük bir adımdır.
Kıbrıs meselesinde şu an gelinen nokta, benim yıllardır düşündüğüm ve yazdığım noktadır. Yıllarca küçümsediğimiz ‘Kasımpaşalı’, Dışişleri’ne güvenerek, kendi sıcak tavrını kullanarak ve hepsinden önemlisi ‘cesaret ederek’ bence büyük bir iş başardı.
Bence bu yılın Nobel Barış Ödülü, Tayyip Erdoğan’ın hakkıdır.
NOT: Bu yazıyı okurken lütfen siyasi tavrınızı, anti AKP düşüncelerinizi bir kenara bırakın. Değerlendirmenizi ona göre yapın, küfredecekseniz ona göre edin.