Aralarında gazeteciler ve yazarların da bulunduğu mağdurlar dinlemelerden dolayı şikayetçi oldu.
Abone olGazeteci Fatih Altaylı, 2006 yılında Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün FBI ve CIA yetkilileriyle Tarabya'daki hakim evinde toplantı yaptığını haber yaptığı için dinletildiğini söyledi.
Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın başlamasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporunda, yasa dışı dinlemelere takılan gazeteci, hakim, siyasetçi ve iş adamlarının "müşteki" sıfatıyla alınan ifadelerine yer verildi.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Turgay Alpman ve polis müfettişi Selim Kutkan tarafından hazırlanan raporda, gerçek isimleri yerine yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgileri kullanılarak dinlenildiği belirtilen bazı isimlerin konuşmalarıyla ilgili detaylar da yer aldı.
Gazeteci Altaylı, Bila ve Eğin'in dinlenilmesi
Gazeteci Fatih Altaylı'nın, 23 Aralık 2008 ile 18 Haziran 2009 tarihleri arasında "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Fatih" kod adıyla dinlendiğinin tespit edildiği belirtilen raporda, dinleme talebinde bulunan isimler arasında "yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında tutuklanan eski İstanbul istihbarat şube müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın imzasının bulunduğu kaydedildi.
Altaylı'nın "Fatih" kod adıyla dinlenilmesine karar veren hakimin ise o dönem İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevli hakim Mehmet Karababa olduğu aktarılan raporda, Altaylı hakkında dinleme talebinin bir kez daha yine yanı suç kapsamında ve aynı polisler tarafından talep edildiği anlatıldı. Raporda, Altaylı'nın bu kez "Fatih Altay" kod adıyla dinlenmesi talebinin dönemin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevli hakim Sedat Kutluata tarafından kabul edildiği belirtildi.
"Ergenekon kapsamında dinlenilmemi Zekeriya Öz haberime bağlıyorum"
Raporun eklerinde, Fatih Altaylı'nın, "paralel yapı" soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcılarından Okan Özsoy'a "müşteki" sıfatıyla ifade verdiği ve kendisini dinleyenler hakkında şikayetçi olduğu belirtildi.
Altaylı'nın, savcılık ifadesinde, "Beni neden sahte kimlikle dinlediklerini kavrayamadım. 'Ergenekon terör örgütü' olduğu iddia edilen örgütten yargılanan insanlar ile en ufak bir irtibatım olmadı. Ancak gazeteci kimliğimle herkes ile görüşmüşlüğüm vardır. Bu görüşmelerde de yasa dışı bir şey yoktur" dediği aktarıldı.
Raporda, Fatih Altaylı'nın dinlenilmesine ilişkin şu ifadelerine yer verildi:
"Bir ara savcı Zekeriya Öz'ün, FBI ve CIA yetkilileri ile Tarabya'daki Hakimevi'nde toplantı yaptığını haber kaynaklarımdan öğrendim. Hatta buna ilişkin fotoğraflarda vardı. Fotoğraf şu anda Sabah gazetesinin arşivindedir. Bu görüşmeyi program haline getirdim. Gazetede yayınladım. Bu haberin hemen akabinde Ergenekon soruşturması başladı. O zaman haberi derinleştirirerek araştırma yaptım. Louis Sakka isimli yabancı uyruklu şahsın yakalanması ile ilgili toplantı yapıldığını söylediler. Ancak Mersin'de yakalanan bir terörist ile İstanbul'daki Cumhuriyet savcısının Amerikalılarla toplantı yapmasının bağını kuramadım. Bu olay bende hala meçhul olarak kaldı. 23 Aralık 2008 ile 18 Haziran 2009 tarihleri arasında dinlenilmemi bu hadiselere bağlıyorum."
İmzalar Yılmazer ve Demirhan'ın
Gazeteci Fikret Bila'nın "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Fikret" adıyla 6 ay dinlenildiği kaydedilen raporda, dinleme talebi yazısında, "paralel yapı" soruşturmasında gözaltına alınan şüpheli bazı polislerin imzasının yer aldığı anlatıldı.
Raporda, gazeteci Oray Eğin'in de "Ergenekon terör örgütü" soruşturması kapsamında "Orhan Eğri" kod adıyla 2008 ile 2009 yılları arasında 3 kez dinlenildiğine dikkati çekildi.
AK Parti 24. dönem milletvekili Metin Külünk'ün "organize suç örgütü" kapsamında "Metin" adıyla 6 ay, Büyük Birlik Partisi (BBP) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi iş adamı Metin Corut'un da "Metin" adıyla "organize suç örgütü" kapsamında 9 ay dinlenildiği kaydedilen raporda, bu dinleme talebi yazılarında Ali Fuat Yılmazer ile Erol Demirhan'ın imzasının bulunduğu belirtildi.
Aydın Doğan'ın davasına bakan hakimin dinlenilmesi
Raporda, iş adamı Aydın Doğan'ın şirketlerine ilişkin vergi davalarına bakan dönemin İstanbul 6. Vergi Mahkemesi Başkanı Hasan Erdem'in dinlenildiği aktarılırken, hakim Erdem'in "Doğan Medya Grubu'nun yüzde 25 hissesinin Alman Yayın Kuruluşu Axel Springer'e satışı sırasında vergi kaçırıldığı" iddiasıyla açılan davaya baktığına işaret edildi.
Erdem hakkında "Ergenekon terör örgütü üyeliği" şüphesiyle "Hasan Yalçın" sahte ismi kullanılarak dinleme kararı alındığı ve talep yazısında eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in imzasının bulunduğu belirtilen raporda, talebin dönemin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildiği anlatıldı.
"Paralel yapı" soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy'a "müşteki" sıfatıyla ifade veren Hakim Erdem'in, dinleme kararına bir anlam veremediğini belirttiği aktarılan raporda, Erdem'in, "Baktığım davalardan ötürü olduğunu zannediyorum. Bu davalara kısaca 'Doğan Holding davaları' diyebiliriz. Bu dinlemelerin, davaların hatırladığım kadarıyla 2009 yılı Mart ayında açılması ve ilk dinleme kararının 9 Nisan 2009'da alınmasından dolayı bu davalarla ilgili olduğunu zannediyorum. Dinleme yapan kişilerden şikayetçiyim" beyanında bulunduğu kaydedildi.
"Özcan Yeniçeri, 2 ay süreyle dinlenildi"
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı kurucularından Latif Erdoğan'ın "organize suç örgütü üyeliği" şüphesiyle 3 kez "Latif" ismiyle dinlenildiği kaydedilen raporda, dinleme talep yazısında yine Alif Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın imzalarının yer aldığı aktarıldı.
Raporda, Latif Erdoğan'ın oğlu Metin Erdoğan'ın da "organize suç örgütü" kapsamında, "Emine" kod adıyla dinlenildiğine dikkati çekildi.
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin milletvekilliği dokunulmazlığı bulunmasına rağmen iki ay süreyle dinlenildiği kaydedilen raporda, yazar Kadir Mısıroğlu'nun da İBDA-C örgütü üyesi şahıslarla irtibatlı gibi gösterilerek teknik takipe alındığı ve 9 ay süreyle herhangi bir ihbar veya resmi yazışma bulunmadığı halde telefonlarının dinlenildiği kaydedildi.
"Gerçek isimler yerine, yanlış ve eksik isimler kullanıldı"
Dinlemelerde gerçek isimler yerine, yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgilerinin kullanıldığı vurgulanan raporda, belirtilen tarihlerdeki teknolojik imkanlar ve istihbari veriler göz önüne alındığında, şahısların gerçek kimlik bilgilerinin tespitinin kolayca mümkün olabilmesine rağmen, iletişime müdahalenin yanlış ve eksik isim bilgileriyle yapıldığı, dinleme kararlarının da bir çok kez uzatıldığı ifade edildi.
Bir çok hakim, savcı, gazeteci, polis ve bürokratın, önemli isimlerin farklı adlarla dinlenildiği ve bu dinleme talep yazılarında haklarında soruşturma açılan birçok polisin ıslak imzasının yer aldığı belirtilen raporda, talep evraklarında imzası bulunan kolluk görevlilerinin, içeriğinde bilgileri bilerek gerçeğe aykırı düzenleme yaptıkları vurgulandı.