Fatih Altaylı, Reha Muhtar ve Hıncal Uluç'a son günlerde fena halde kızgın. Çünkü iki yazarda köşelerinde gençlik ve cinsellikle ilgili konuları yazıyorlar.
Abone olÖzellikle SABAH Gazetesi yazarları arasında bir gençlik muhabbetidir dönüyor. Son bir kaç gündür sigarayı bırakan Reha Muhtar'ın cinsel gücünün arttığını kaleme alması ve Hıncal Uluç'un cinsellikle ilgili açıklamaları Fatih Altaylı'yı çileden çıkardı. Altaylı, "Bırakın da yaşayalım" diyerek tepkisini gösterdi.
YILLAR önce bir yazı yazmış, Hürriyet’in yazı işlerindeki ‘ağabeylerimi’ kızdırmıştım. Gazete yöneticilerinin yaşları ilerledikçe gazetelerde sağlık haberlerinin arttığını, Hürriyet’in de bundan nasibini aldığını söylemiştim. Hürriyet’in açtığı bu yolda şimdi tüm gazeteler ilerliyor.
Her tarafta sağlık, sıhhat ve özellikle ‘gençlik’ haberleri.
Son günlerin ‘idolü’ ise Ertuğrul Akbay.
Benim çocukluğumun ‘yakışıklı’ muhabiri şimdilerin ‘hormonlu ihtiyarı’ olmuş.
Ama tabii ihtiyar demeye bin şahit. Bir süredir de ‘nasıl genç ve formda’ kaldığını Hürriyet’te tefrika ediyor. Okudukça gülüyorum.
Çünkü bana sorarsanız Ertuğrul Akbay hepimizle ‘dalgasını geçiyor’.
Genç mi kalacaksın?
Git Kaf Dağı'nın ardına bilmem ne amca ile konuş yaşa.
Sonsuz gençliğin sırrına mı ermek istiyorsun.
Yallah Hindistan’a, Hint fakiri ol.
Yani bir anlamda ‘Benim gibi olamazsınız’ diyor, çünkü hiçbirimizin kalkıp oralara gitme ve bunları yapma ihtimali yok.
De ki, kafayı bozduk gittik.
Yine Akbay’dan öğrendiğimiz kadarıyla oralarda kabul görmek de kolay değil.
Sadece Akbay mı?
Her yerde bir sağlık, bir cinsel performans muhabbetidir gidiyor.
Sabah’ta birisi ‘Sigarayı bıraktım artık yatakta süperim’ diye yazmış.
Okuyor, tövbe estağfurullah diyorum.
Hıncal Ağabeyimiz zaten başlı başına bir fenomen.
Osman Müftüoğlu ve ona özenen bir grup beslenme ve sağlıklı yaşam uzmanı.
Gazete mi okuyorum, sağlıklı yaşam dergisi mi, cinsel hayat ansiklopedisi mi artık karıştırıyorum.
Bunları ciddiye alsam sabahtan akşama abuk sabuk ne buldumsa yiyeceğim, ya vitamin komasına gireceğim, ya obez olacağım, ya da zafiyet geçireceğim.
Yahu acıyın bize.
Ne zaman sofraya otursam gün boyu okuduklarım vicdan azabı gibi üzerime çöküyor.
Yeter yahu..
Dedem 90 küsur yaşında ‘kaza sonucu’ öldüğünde her sabah tereyağını ekmeğe sürer, inciğin iliğini yerdi. Ama eminim ki, gazetelerin sağlık köşeleri o zaman var olsa adam yeme içme stresinden 70’ini zor görürdü.
YAZI:Fatih ALTAYLI
SABAH