Yaşar Alptekin intiharın kapısından dönmüş. Eski manken dini ticarete alet ediyor eleştirilerine yanıt verdi.
Abone olBir dönemin en gözde mankenlerinden olan Yaşar Alptekin, hızlı hayatını bırakıp namaza başladı. Kur’an-ı Kerim’i 7 kere hatim ettiğini söyleyen Alptekin, dini kullanarak ticaret yaptığı yönündeki iddialara sert cevap verdi.
Bugün gazetesine konuşan Alptekin, "Tek amacım, Hakk’ın rızasını kazanmak" dedi. İntihara karar verdiğini belirten Alptekin 15 metre kala atlamaktan nasıl vazgeçtini anlattı.
Bir zamanlar deri mont giyen, kulağına küpe takan, içki içen, sabaha kadar diskolarda eğlenip dans eden Yaşar Alptekin'i hidayete erdiren olay ne oldu?
Tarih 12 Nisan 2004 günlerden Pazartesi idi. Sakıp Ağa'nın Fatih Camii'ndeki cenaze namazına gittim. İnanın oraya niye gittiğimi bilmiyorum. O güne kadar Sakıp Ağa'yı 100 metre uzaktan bile görmemiştim. Ne zaman avludan içeri girdim, Yaşar Alptekin'in havası alınmaya başladı. Nasıl bir balonun havası alınır, havamın söndüğünü hissettim. Türkiye'nin en zengin adamı ölmüş, orada yatıyordu. O kadar fabrikası, malı mülkü, şöhreti vardı, hiçbirini yanında götüremiyordu. O tabuttaydı ve yalnızdı. Kendimi düşündüm. Bir gün ben de ölecektim. Geçmişime baktım. Bir korku sardı içimi. O güne kadar gençlere kötü örnek olmuş, bir insandım ben. Gerçeklerle yüzleştim. İşte, namaz kılmaya, Allah yolunda olmaya o an karar verdim.
İman sonrasında yaşadığınız kabuk değişiminizi, his dünyanızı ve yaşadıklarınızı bize anlatabilir misiniz?
Ben gül bahçesinde doğmadım. Bataklığın içinde dünyaya geldim. Çöplükten geldim ya, namazla, imanla gül bahçesinin içine girdim. Şimdi gülün kokusu, gülün dikeni, gülün yaprağı; ben güle büyüteçle bakıyorum. Namazla yeniden dünyaya geldim. Nüfus kağıdıma bakarsanız 2009 itibariyle yaşım 47 ama ben beş yıl önce namaza başlamış biri olarak kendimi 5 yaşında görüyorum. Çünkü namaz insanın yeniden doğuşudur. Bu doğuşa bizzat kendi nefsimle tanıklık ettim. Kıyamla, rüküyla, secdeyle tüm hayatınızı tanzim ediyor, bütün yaşam alfabenizi yeniden söküyorsunuz. Şimdi imamdan önce camide yerimi alıyorum. Camiye ilk ben giriyorum, camiden en son ben çıkıyorum. Abdestimi alırken, yürürken, konuşurken her türlü edebime dikkat ediyorum. Kendimi taze tutabilmek için, küflenmemek için Allah dostlarının yanına gidiyorum ve cilalanıyorum.
Hayatınız maddi açıdan nasıl geçti?
1999 yılında borçlarla boğuştum. Dibe vurmuştum. Herkes kapılarını bana kapattı. Yanlış yatırımlar yaptım. Sürekli dolandırıldım. Sabahları kalkar kalkmaz içki içmeye başlıyordum. Gece kulüplerinden sabaha karşı 6'da geliyordum. Sahip olduğum her şeyi kaybetmiştim. Param yoktu ama Yaşar Alptekin adını korumak zorundaydım. Otobüse binemezdim. Üsküdar'dan Bostancı'ya yürürdüm. Boğaz Köprüsü'nden yürümeyi bile düşündüm. Bütün bunlar bana, Rabbimin parayla, zenginlikle, yoksullukla, açlıkla kullarını sınadığını öğretti. Bende sınandım. Hatta kendimi öldürmeyi düşündüm. İntihar girişiminde bulundum.
İntihar edecektiniz öyle mi?
Kızım 5 yaşındaydı. O zamanki sıkıntılara dayanamadım. Ne, sabır verecek kuvvetli bir imanım vardı, ne de içimi rahatlatacak bir ibadetim. Sanki bir çözüm gibi intihara teşebbüs ettim. Motosikletle Boğaz köprüsünden aşağı atacaktım kendimi. Ama tekrar geriye dönüşüm korkuyla oldu. Atlamaya 15 metre kala vazgeçtim. Sattığım tişörtler yüzünden dini kullanıp kazanç sağladığımı söyleyenler cesaretsizdir. Bir arkadaşla birlikte ortak yaptırıyoruz, Eyüp Sultan Kitapevi'nde satıyoruz. Tanesi 20 lira. Helal yoldan para kazanıyorum, kimseyi kandırmıyorum. Tişörtlerimde, 'Ey kul etme dünya nazı kıl namazını” gibi ifadeler var. Bu mesajları gençler alsın istediğim için tişörtleri yapıyorum.
Peki ya kadınlara karşı nasıl bir erkektiniz, bana davrandığınız gibi centilmen miydiniz yoksa çok mu kabadayıydınız?
30'lu yaşlardaydım. Cahiliye dönemimde sevgilimi arabadan attım, Allah affetsin. Pişmanım ama hak etmişti. Fazlasıyla hak etmişti ama bugünkü aklım olsaydı yapmazdım. Çok kızdırdı beni. Şişli'de oldu bu olay. Kıza hızla bir tokat attım. Kapı açıktı, arabadan düştü, yuvarlandı. Bir kere de bir kadına iki üç kez tokat attım. O da yine haksızdı. Kadınlar erkekleri delirtiyorlar. "Car car car", "Tamam sonra konuşalım" diyordum, o durmuyordu, artık tokat farz olmuştu...