BIST 8.619
DOLAR 34,29
EURO 37,44
ALTIN 3.025,02
HABER /  DÜNYA

Alperen olmak bir bedel ve zorluk ister

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Alperen olmanın bir bedel ve zorluk istediğini söyledi. <br/>Ankara Alperen Ocakla...

Abone ol

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Alperen olmanın bir bedel ve zorluk istediğini söyledi.
Ankara Alperen Ocaklarının düzenlediği iftar programına Destici’nin yanı sıra, Genel Sekreter Üzeyir Tunç, Genel Başkan Yardımcıları, İlker Kayalıoğlu, Ünsal Dalgın, Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi (MKYK) üyeleri Ali Keser, Şevki Arıcı, Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Hakkı Öznur, İl Başkanı Gökhan Tüzün, İl Başkan Yardımcısı Yıldıray Fırat Alperen Ocakları Genel Başkanı Serkan Tüzün, Ankara Alperen Ocakları Başkanı Ferhan Bayındırlı ve çok sayıda Alperen Ocakları üyesi katıldı.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici yaptığı konuşmada, Alperen olmanın büyük onur ve gurur olduğunu ifade etti.

BİR ELİNDE KUR’AN, BİR ELİNDE BİLGİSAYAR
Destici, “Alperen olmak elbette ki bir bedel, bir zorluk ister. Ama iki cihanda da mükâfatının çok yüksek bir yolun yolcusu olduğunuzu aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Merhum Muhsin Başkanımızın dediği gibi ‘Bir elinde bilgisayar bir elinde Kuran-ı Kerim olan bir gençlik istiyorum’ diyor. Yani Milli şuura, Milli ahlaka, Milli terbiyeye sahip bir gençlik manevi değerlerimizle bürünmüş, manevi değerlerimizin elbisesini üzerine giymiş, onu yaşantısında da amelinde de hayatına geçirmiş bir gençlik ama öbür tarafta çağın gereklerine, bilimine ve ilmine, çağın donanımıyla da donanmış bir gençlik istiyoruz” dedi.
HAK YOLDAN AYRILMAYACAĞIZ
‘Ağaca yaslanmayın çürür, duvara yaslanmayın yıkılır, insana yaslanmayın ölür. Hakka yaslanın baki olan Hak’tır.’ Sözünü hatırlatan Destici, ‘Onun için Hakka yaslanacağız. Hakka dayanacağız. Hak yoldan ayrılmayacağız ve sonuna kadar inançlarımızın, davamızın ve milletimizin emrinde onların geleceğini ve çıkarlarını öne alarak siyasi hareketimizin varlığını devam ettireceğiz. Hiç bir dönemde bu büyük millet muktedir bir iktidar görmedi. İnşallah Büyük Birlik Partisinin iktidarında siz değerli Alperen kardeşlerimin oluşturduğu Büyük Birlik iktidarında bu millet muktedir bir iktidar olacaktır’ şeklinde konuştu..

HEP KAN VE GÖZYAŞI
“Kafamızı kaldırıp yeryüzünün neresine çevirirsek çevirelim ne tarafına bakarsak bakalım İslam coğrafyalarına gözlerimizi gezdirdiğimizde hep kan ve gözyaşı, zulüm ve büyük bir sömürü görmekteyiz.” diyen Destici şunları söyledi: “Doğu Türkistan’daki Uygur Türkü kardeşlerimiz yıllardır Çin’in zulmü altında inim inim inlemekte ve bu mübarek günlerde maalesef Çin baskısı altında, Çin zulmü altında belki her gün onlarcası hayatını kaybederek yüzlercesi gözaltına alınıp akıbetinin ne olduğu bilinmeden geçiriyorlar. Kafkaslardaki kardeşlerimizin durumu ortada. Irakta, Türkmeneli’ndeki kardeşlerimize her gün saldırılar yapılıyor. Suriye’deki Türkmen’iyle, Arabıyla, Kürdü ile mazlum milletlerin inanmış insanların nasıl birbirine düşürüldükleri, nasıl bir oyunla büyük bir tezgâhla karşı karşıya bırakıldıklarını ya mezhep farklılıkları ön plana çıkartılarak ya etnik kökenleri ön plana çıkartılarak ya iktidar savaşlarıyla nasıl birbirine düşürüldükleri ve her gün yüzlercesinin hayatını kaybettiğini hep birlikte televizyondan haberlerden izliyoruz. Adeta alıştırıldık buna tepkisiz kalan bir toplum haline dönüştürüldük. Üç yaşında beş yaşında çocukların kafaları kopuyor, bacakları kopuyor, elleri kopuyor, kundaktaki bebeklere kurşunlar sıkılıyor, gaz bombalarıyla en son üretilmiş bombalarla onlarca yüzlerce insan bir anda hayatını kaybediyor. İslam memleketleri büyük İslam meselelerinin var olduğu yapılar harap ediliyor, şehirler yakılıp yıkılıyor ve gelecek karartılıyor ve İslam dünyasının ortasına İslam milletlerinin Müslümanların arasına büyük bir kan ve nefret tohumları ekiliyor. Belki önümüzdeki onlarca yıl belki ondan daha fazla elli yıl sürecek yüz yıl sürecek büyük ayrılık tohumlarının nifak tohumlarının temelleri atılırken maalesef bizler bu konuda duyarsızlaştırılmaya ve gündem kaçırmayla bu milletimizin gözünden kaçırılıyor.”

BİZ DİĞERLERİNDEN FARKLIYIZ
Destici, “Afrika’daki Müslüman kardeşlerimizi bugün konuşmuyoruz bile. Arakan’daki Müslümanlar bu seneki Ramazan ayının maalesef konusu bile olamadı. Sanıyor musunuz ki oradaki zulümler bitti, sanıyor musunuz ki oradaki tecavüzler bitti, sanıyor musunuz ki oradaki açlıktan ölümler bitti. Bütün hızıyla ölümler devam ediyor. Bütün hızıyla emperyalist sömürü devam ediyor ama maalesef bizlerde iç gündemimizle uğraştırılarak bu dünyadaki kardeşlerimizle kucaklaşmamız, onların derdiyle dertleşmememiz için her türlü önlem alınıyor ve her türlü gündem değiştirme ve saptırma yerine getiriliyor. Bir mazlum insan varsa, bir mazlum topluluk varsa, bir mazlum millet varsa o bizim derdimizdir o bizim sorumluluğumuzdur. Biz onun için diğerlerinden farklıyız. Biz onun için Alpereniz ve biz onun için Büyük Birlik Partiliyiz” diye konuştu.

MİLLETİ KANDIRMAKTAN VE ALDATMAKTAN VAZGEÇİN
Her zaman millet iradesinden yana olduklarını kaydeden Destici sözlerine şöyle devam etti: “Mısırdaki hilesiz entrikasız seçimlerle iş başına gelmiş Mursi hükümetinin askeri bir darbeyle hem de emperyalist küresel güçlerin maşası olanlar tarafından büyük bir tezgâhla oyunla görevden uzaklaştırılmasını kabul etmediğimizi çok yüksek bir sesle söylüyoruz ve o günde söyledik. Mısırlı kardeşlerimize iradenize ve seçtiklerinize sahip çıkın dedik. İradelerine ve seçtiklerine bedeli ne olursa olsun sahip çıkmaya devam ediyorlar. Suriye’ye geldiğimizde iki sene önce Suriye ile ilişkilerimiz bu noktaya geldiğinde millete iki şey söylendi. ‘Orada Müslüman kardeşlerimiz masum insanlar öldürülürken biz bunu seyredemeyiz burası bizim iç işlerimiz biz buraya müdahale ederiz’ dediler. O zaman millet dedi ki: ‘Siz Müslümanların öldürülmesine bu kadar hassassanız bundan birkaç sene önce de İran da milyonlarca Müslüman hayatını kaybetti. Milyonlarca Müslüman kadının ırzına geçildi. Milyonlarca çocuk öksüz ve yetim kaldı. O zaman siz niye aynı duyarlılığı göstermediniz’ dedi. İkincisi de Esad bize verdiği sözleri de yerine getirmedi dediler. Ben o zamanda söyledim Esad sizin Şam valiniz mi dedim. Eğer iki devlet arasında söz yerine getirilmemişse bunun uluslararası boyutu vardır ekonomik ilişkilerinizi asgariye indirirsiniz, diplomatik ilişkilerinizi zayıflatırsınız ve birtakım diplomatik yaptırımlar uygularsınız. Ama bu asla başka bir ülkenin topraklarına müdahaleyi haklı kılmaz. İki sene önce Suriye de bunlar konuşulurken ölenlerin sayısı yüzlerle ifade ediliyordu. Bugün yüz bin tane Müslüman hayatını kaybetti. O zaman niye duruyorsunuz hala. Milleti kandırmaktan aldatmaktan manevi duygularıyla oynamaktan vazgeçin.’

BİZ ASLA ETNİK KÖKENE DAYALI IRKÇI DEĞİLİZ
‘Biz milliyetçiyiz, Türk milliyetçisiyiz ama asla etnik bir kökene dayalı ırkçı değiliz.’ Diyen Destici konuşmasını şöyle tamamladı: “Çünkü Allahın yasakladığı Resulün reddettiği bir felsefeyi bir düşünceyi bir inancı biz asla kabul edemeyiz. Ölçümüz İslam. Allah’ın rızasını kim gözetirse kim takvada daha öndeyse Müslüman odur. Bu büyük Türk milleti on asırdan fazla süre İslam’ın sancaklarından gelmiştir. İlahi Kerimatullah için nizamı alem diyerek üç kıtada at koşturmuştur. İslam’ın yeryüzünde ismini yaymayı tek gaye olarak edinmişlerdir. Ben bunun için gururla ve şerefle bu büyük Türk milletinin bir ferdi olmaktan onur duyuyorum. Onun içinde gururla ve şuurla Türk milliyetçisiyim diyorum. Efendimiz(SAV) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman Medine de üç tane Yahudi kabilesi vardı. Olarla sözleşme imzalıyor. Hiç kimse kimsenin dini inancına karışmayacak, ticaret serbest olacak anlaşmanın kısaca özeti dışarıdan gelen saldırılara da birlikte karşı konulacak iş birliği yapılacak. Bu ne zamana kadar devam ediyor. Hendek gazasına kadar. Hendekte Mekkeli müşrikler çok büyük bir orduyla Medine’ye hücum edince Yahudiler diyor ki: ‘Şimdi Hz. Muhammed’in Müslümanların işi bitti diyorlar ve müşriklerle işbirliği yapıyorlar. Hendek gazasından sonra peygamberimiz zırhını çıkarmadan kabilelerin üzerine gidiyor ve onları Medine’nin dışına çıkarıyor. Hayber Kalesine sığınıyorlar daha sonra Hz. Ali komutasındaki bir birliği oraya gönderiyor ve orada da barınmalarına müsaade edilmiyor. Peygamberimiz düşmanla sadece lojistik olarak işbirliği yapmıştır. Ölçümüz buysa peki biz aynı peygamberin ümmeti olarak otuz yıldır ülkemizde kan kusturan, kundaktaki çocuğu öldürmekten geri durmayan milletin arasına onlarca yıldır nifak sokan bu ülkenin bir parçasını ayırıp bir kukla devlet İsrail’in bu bölgede yalnızlığını sona erdirecek küresel güçlerin sorgusuz sualsiz partneri olacak bir devlet kurmayı hedefleyen bu kansızlarla bu soysuzlarla siz nasıl olurda masaya oturursunuz? Nasıl oluyor da müzakereye gidiyorsunuz. Örneğimiz Hz. Peygamberimizse o zamanda söyledik, bu süreç Türkiye’yi terör belasından kurtarmaz, çözmez. Tam tersine çözümsüzlüğe götürür. Önce PKK’yı meşrulaştırır, sonra siyasallaştırır ve sonrada devletleştirir dedik ve şu anda adım adım bunların uygulanmaya konulduğunu görüyoruz.”

MERHUM YAZICIOĞLU’NUN KABİR ZİYARETİ
Destici ve iftar programına katılan yüzlerce kişi Tacettin Sultan Dergahında Teravi Namazını kıldıktan sonra Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kabrini ziyaret ederek dualar okudular.
(İHA)