BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Almanya'nın kimlik krizi

Almanya'da entegrasyon neden bu kadar zorlu bir mücadele? BBC Berlin Muhabiri Stephen Evans yazdı.

Abone ol

Gerçek bir Alman nasıl görünür? Ya da Almanlar gerçek bir Almanın nasıl göründüğünü düşünüyor?

Almanlar anketlerde Müslümanlara karşı daha az hoşgörülü

Almanya göç çağında kendisini tanımlamaya çalışırken bu soru ısınan, zaman zaman da alevlenen tartışmanın tam kalbinde.

Örneğin, Gunter Piening sarı saçları ve mavi gözleriyle, kafalardaki 'Alman resmi'ne benzediğini düşünüyor.

Fakat Piening, bu algıdan hoşlanmıyor.

Piening, başkent Berlin'in entegrasyon ve göçten sorumlu yetkilisi.

'Pek çok insan Almanlığı etnik anlamda tanımlıyor. Almanların mavi gözlü ve sarı saçlı olduğunu düşünüyorlar' diyor.

Başında bulunduğu kurum, Almanya'nın farklı yüzlerini, sarışın ve mavi gözlü olmayan yüzlerini göstermek için bir kampanya yürütüyor.

Ama Piening, 'Artık çok geç. Toplumumuzun böyle olduğunu düşünmeye başladık' diyor.

Ülkesini İngiltere'yle karşılaştıran Piening, 'Belki de İngiltere, geçmişte bir imparatorluk olduğundan, İngilizlerin dünyanın farklı uluslarıyla birarada olma anlamında geniş bir tecrübesi var. Modern toplumun etnik açıdan çeşitlilik arz ettiğini kabul etmekte sorun yaşayan insanlarımız var. Belki de İngiltere, Fransa ya da ABD gibi göçle oluşan ülkelerle aramızdaki fark bu' diye konuşuyor.

Medyada Türk imajı

Başarılı bir işadamı olan Hint kökenli bir arkadaşından bahsediyor.

Piening, sarı saçlı, mavi gözlü Alman algısından hoşlanmıyor

Arkadaşının İngiltere'deyken kendisini orta sınıfa ait başarılı bir insan olarak gördüğünü, ama Berlin'de yabancı hissettiğini anlatıyor.

'Bir fark da, göçmenlerin İngiliz medyasında temsil edilmesi. Orta sınıfta görünür haldeler' diyor.

'Buradaysa medyadaki Türk imajı, yoksulluk, şiddet ve entegrasyon sorunlarıyla bağlantılı.' diye de ekliyor.

Piening entegrasyonla ilgili kaygılarını, Almanya'nın kimliği konusunda derin bir tartışma yaşanan bir dönemde dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Christian Wulff geçtiğimiz günlerde, 'İslam Almanya'nın bir parçasıdır' demişti.

Bunun üzerine Başbakan Angela Merkel de 'Almanya'da çok kültürlülüğün iflas ettiğini' söylemişti.

Tüm bunların üzerine bir de, Almanya'nın ikinci dünya savaşından bu yana kendisini göçle yok ettiğini savunan bir kitap, en çok satanlar listesinde birinci oldu.

Kitap başarılı oldu olmasına ama, Almanların kafasındaki karmaşık Alman kimliğini çözümlemek hala çok zor.

İslam'a karşı olumsuz tavır

Merkel çok kültürlü yaklaşımla Almanya'nın kendisini kandırdığını söylemişti

Bu konudaki bir ipucu, Munster Üniversitesi Din ve Siyaset Merkezi'nin yaptığı anketler olabilir.

Anketler beş Avrupa ülkesinde, eski Doğu ve Batı'da ayrı ayrı olmak üzere Almanya, Danimarka, Hollanda, Portekiz ve Fransa'da yapıldı.

Almanya'da biraz daha az olmak üzere, beş ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu tüm dinlere saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyor.

Ama farklı dinlerin mensuplarına karşı bakışta Almanlar, özellikle Müslümanlara karşı daha sert bir tutum takınıyor.

Hollandalı, Fransız ve Danimarkalıların İslam'a bakışı çoğunlukla olumlu. Ancak eski Batı Almanya'da katılımcıların yüzde 34'ü İslam'a olumlu bakıyor. Eski Doğu Almanya'daysa bu oran yüzde 26'ya iniyor.

Tüm dini grupların eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünenler arasında da Almanlar sonuncu.

Eski Batı Almanya'da katılımcıların yüzde 30'dan azı cami inşasına destek veriyor. Doğu'da ise bu oran yüzde 20.

İletişim arttıkça, hoşgörü artıyor

Araştırmaya göre, Müslümanlarla iletişim arttıkça hoşgorü de artıyor.

Araştırma ekibinden Alexander Yendell, 'Almanların Fransız, Hollandalılar ve Danimarkalılara kıyasla Müslümanlarla daha az iletişim kuruyor. Almanların Müslümanlarla iletişimi arttıkça görüşleri de olumlu yönde değişiyor' diyor.

Türklerin, Almanya'ya gelip çalışmak, sonra da geri dönmek üzere davet edilmesinin üzerinden yaklaşık 50 yıl geçti.

O dönem Alman vatandaşlığı etnik kökene dayalıydı.

Sonra yeni gelenlerin de vatandaşlık alabilmesi için yasa değiştirildi.

Ama doğdukları ülkeyle Almanya arasında bir seçim yapmak zorunda kaldılar. Çifte vatandaşlık hakkı yoktu.

Bazıları Almanya'da onlarca yıl geçirmelerine karşın, doğdukları ülkenin vatandaşlığını tercih ediyor.

'Yabancıyım ve öyle kalacağım'

Sahes Taşçıoğlu, Berlin'de mükemmel gelinlikler diken bir terzi.

Almanya'ya 1969'da, 14 yaşındayken bir otomobil fabrikasında iş bulan babasıyla birlikte gelmiş.

Şimdi klasik bir bölünmüş insan. Almanya'da 40 yıl geçirmiş olmasına karşın hala Türk vatandaşı.

Peki hayatının dörtte üçünü geçirmediği bir ülkeye geri dönecek mi?

'Hala burdayım. Çalışabildiğim sürece de burada olacağım. Ama Almanya'da kendimi evimde hissetmiyorum. Bir yabancıyım ve hep öyle kalacağım' diyor.