Berlin'den gazeteci Cem Sey, Merkel-Tsipras görüşmesi öncesi Almanya kamuoyunda tırmanan ve zaman zaman da aşağılama içeren Yunanistan karşıtlığına ilişkin gözlemlerini aktarıyor.
Abone olAlmanya Başbakanı Angela Merkel ve Yunan mevkidaşı Aleksis Tsipras bugün Berlin'de bir araya geldiklerinde sadece Yunanistan'ın mali sorunlarını değil, iki ülke arasındaki gergin ilişkiyi de konuşacak.
Tsipras'ın önderliğindeki radikal sol Syriza partisinin Yunanistan'da iktidara gelmesinden bu yana iki ülke politikacıları arasında giderek tırmanan bir söz düellosu yaşanıyor ve Alman halkı içinde Yunanistan'ı aşağılama eğilimi hızla artıyor.
Syriza 25 Ocak'ta yapılan genel seçimi kazandığında Alman siyaseti önce temkinli bir yaklaşım gösterdi.
Almanya Başbakanı Merkel Tsipras'a gönderdiği bir telgrafta, "gelecekteki işbirliğinin, iki halk arasında geleneksel olarak iyi ve derin olan dostluğu daha da güçlendireceğini" umduğunu bildirdi.
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble de ilk açıklamasında, "Yunanistan'a hiçbir dayatmada bulunmayacaklarını" duyurdu.
Ancak bunları kuşku içeren açıklamalar izledi.
Özellikle Merkel'in koalisyon ortağı sosyal demokratlar Yunanistan'a karşı sert bir tavır sergiledi.
Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) lideri Sigmar Gabriel gelecekteki yardımları Yunanistan'ın borçlarını azaltma çabasını sürdürmesine bağlayıp, Yunan hükümetine üstü kapalı, "borç silme talebinizden vazgeçin" mesajı verdi.
SPD Meclis Grubu Başkanı Thomas Oppermann da, "gelecekte karşılıksız yardım olmayacak" dedi.
Bu ilk açıklamalarla iki ülke arasında giderek tırmanan sözlü bir gerilim başladı.
Yunan politikacılar sık sık Almanya'nın 2. Dünya Savaşı'nda ülkelerinde gerçekleştirdiği katliamları hatırlatır oldu.
Alman politikacılar ise çok kısa sürede Atina'daki yeni hükümetin güvenilmez, özellikle Maliye Bakanı Yanis Varufakis'in "ukala, beceriksiz ve bilgisiz" olduğundan söz etmeye başladı.
Örneğin, muhafazakârların Avrupa Parlamentosu'ndaki Grup Başkanı Manfred Weber, "Yunanlıların seçim yalanları için para ödemeyeceğiz" ifadesini kullanırken, Maliye Bakanı Schaeuble de ilk tavrını değiştirerek, "üçüncü bir yardım paketi çok ağır koşullara bağlanmalı" dedi.
Alman politikacılar, Yunan hükümetinin temsilcilerinin kendilerine hep hakaret ettiği izlenimine de sahip.
Özellikle Maliye Bakanı Schaeuble devamlı hakarete uğradığı kanısında.
Almanya'da medya da Yunanistan'a yönelik bu sert tavrı teşvik ediyor.
Yunanistan'ın attığı adımları, yeni hükümetin Yunanistan'ın borç krizinden çıkmak için yeni bir politikayı neden önerdiğini ve en başta da Atina'da sorumluluğu devralan yeni politikacıların, Almanya'da eleştirilen ve Yunanistan'ı borç krizine sürükleyen politikacılar olmadığını, aksine aynı gerekçelerle onlara karşı çıkanlar olduğunu görmezden geldi.
Varufakis hedef tahtasında
Ülkenin en büyük gazetesi Bild zaten uzun süredir Yunan halkından söz ederken, "aç gözlüler, asalaklar ya da tembeller" gibi ifadeler kullanıyordu.
Fakat son haftalarda bulvar gazetesi Bild'i aratmayacak yayınlar ülkenin daha ciddi haber kanallarında ve gazetelerinde de yer bulmaya başladı.
Özellikle Maliye Bakanı Varufakis Alman medyasının hedef tahtasında.
Bazı gazeteler, Yunanistan'ın "kasasının boş olmasının, yüksekten atan Varufakis'in suçu" olduğunu yazarken, diğerleri de, Yunanistan'ın bundan sonra izlenecek politikayı halk oyuna sunma düşüncesini kamuoyuna "Varufakis'in tehdidi" şeklinde yansıttı.
Son iki haftadır da Alman kamuoyu basından sadece Varufakis'in lüks mallar kullanmaya meraklı olduğunu ve Almanya'ya 'orta parmağını gösterdiğini' öğreniyor.
Varufakis'in geçen yıl İsviçre'de yaptığı bir konuşma sırasında Almanya'ya orta parmağını gösterdiğini Alman basının neden bugün haber yaptığını ise sorgulayan yok.
Almanya'nın 2. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan'ın devlet kasasından zorla aldığı yaklaşık 11 milyar Euro'yu Atina'nın geri istemesi ise, Alman basınında kısa bir süre yer bulduktan sonra tekrar unutuldu.
Medyanın yeni Yunanistan hükümetine sert yaklaşımı Alman halkının Yunanistan'a bakışını etkiliyor.
'Hırsızlar ülkesi'
Özellikle sosyal medyada Yunanistan'ı "bir hırsızlar ülkesi ve vergi kaçakçısı cenneti" olarak anan paylaşımlar çok yaygın.
Doğrudan hakaret içermeyen paylaşımlarda bile esprili bir dille Yunan halkının her zaman Avrupalıları kandırdığını çeşitli şekillerde anlatan fıkra ya da yorumlar göze çarpıyor.
Geçtiğimiz hafta yapılan bir kamuoyu yoklaması da Alman kamuoyunun Yunanistan'a bakışının ne kadar olumsuz olduğunu sergiledi.
Ankete göre, Almanların yüzde 59'u Yunanistan'ın Euro'dan çıkarılmasını istiyor.
Bu rakamın özellikle 45 yaşının üzerindeki Almanlar arasında daha yüksek olduğu dikkat çekiyor.
Almanlarda Yunan halkına karşı oluşan olumsuz duyguları siyasi sömürü konusu yapmaya çalışan ise, AB karşıtlığıyla tanınan ve Almanya İçin Seçenek (AfD) adını taşıyan parti.
AfD, "Alman hükümeti bizim çocuklarımızdan tasarruf ettiği parayı Yunanistan'ın ardından fırlatıyor" diyor ve Almanya'nın derhal Euro'yu terk etmesini talep ediyor.