Almanya'da Türbanlı bir öğretmenin okullarda görev yapma talebi Anayasa Mahkemesi tarafından inceleniyor.
Abone olMüslüman ve türbanlı bir öğretmenin devlet okullarında öğretmenlik yapma talebi Alman Anayasa Mahkemesi’ni meşgul ediyor. Yargıçlar, Fereşta Ludin’in türbanla ders vermekte ısrarlı olması nedeniyle, Baden-Württemberg Eyaleti’nin kendisini deneme süresinde memur statüsünde çalıştırmayı reddetme hakkı olup olmadığına karar vermek zorunda. Daha önce üç aşamada mahkemeler Baden-Württemberg eyaletini destekleyen bir karar aldıklarından Ludin şimdi Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Eyalet hükümeti, türbanla ders verilmesinin, devletin tarafsızlık sorumluluğuyla çelişeceğini savunuyor. Bugünkü duruşmanın başlangıcında Mahkeme Heyeti Başkanı Winfried Hassemer, 'devletin dini ne kadar kaldırabileceği' sorusunu sordu. Sonra sorusunu daha da netleştirdi: “Devlet yabancı bir dini ne kadar kaldırabilir?” Hassemer’e göre, okullarda türban konusunda verilecek karar, Almanya’nın kuruluş döneminde varolmayan göç ve farklı kültürler konusunda bir tavır alma ve Anayasa’yı güncelleştirme fırsatı veriyor. Anayasa Mahkemesi yargıçlarından Berthold Sommer de, yapılması gerekenin, kadın öğretmenler, öğrenciler ve velilerle, tarafsız kalma yükümlülüğünde olan devletin hakları arasında bir denge sağlamak olduğunu belirtti. Fereşta Ludin ise, kendisinin hiçbir zaman istemediği bir konuma itildiğini öne sürdü. Türbanın, kadının ezildiğinin işareti olduğunun iddia edildiğini savunan Ludin, kendisinin bu düşünceyi daha öğrenciyken aştığını anlattı. Müslüman öğretmen, ailesinin daha kendisi gençken Suudi Arabistan’ı terk etmesinin nedeninin de bu olduğunu vurguladı. Ludin’in tezlerine karşı çıkan Yüksek Okul Dairesi Başkanı Stefan Reip ise, burada söz konusu olanın Ludin’in kişisel yaklaşımı değil, türbanın öğrenciler üzerindeki etkisi olduğunu belirtti: “Biz özellikle türbanın çok kuvvetli bir sembol etkisi yaptığından hareket ediyoruz. Yani bu konu, Sayın Ludin’in yaklaşımından tamamen bağımsızdır. Biz hiçbir zaman kendisinin bir misyoner olduğunu öne sürmedik. Ama aynı zamanda, kendisi istese de istemese de, türbanın nesnel olarak bir reklam etkisi yaptığı ortadadır.” Reip, bir memurun mesleki görevini kendisini tatmin etmek için değil, devletin eğitim görevini yerine getirmesini sağlamak üzere yaptığını da sözlerine ekledi. Almanya’daki Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Nadeem Elyas ise buna karşı çıktı: “Türbanın niteliğinin açıklığa kavuşturulmasını bekliyoruz. Bu biz müslümanlar için ne bir sembol ne de misyonerlik ya da provokasyon aracıdır. Sadece inançlı ve Müslüman bir kadının görevini yerine getirmesidir. Nasıl namaz kılıyor ve oruç tutuyorsa, türban da takar.” Elyas, okullarda bir yasak getirilmesinin başka sonuçları olacağını iddia etti: “Devlete hözmet etmek isteyen Müslüman kadınlar engellenecek. Bu dışlamadır, meslek yasağıdır ve birçok Müslümanın bu topluma uyumunu pek de teşvik etmez.” Fakat bu meslek yasağı suçlamasını Yüksek Okul Dairesi Başkanı Reip geri çevirdi: “Sayın Ludin’in şu anda ders vermekte olduğu bir gerçektir. Berlin’deki bir okulda ders vermektedir ve bu nedenle, bu bağlamda bir meslek yasağından söz etmek olanaksızdır.” Mahkeme Ludin'le ilgili kararını Temmuz ayında verecek. Kaynak : Gudula Geuther / Deutsche Welle