BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Almanya'da kim ağır basıyor?

Almanya'da yoğun koalisyon ön görüşmeleri çerçevesinde Bild gazetesi ''Kim başbakan olacak?'' başlığıyla verdiği haberde, adayların şanslarını değerlendirdi.

Abone ol

Gerhard Schröder'in başbakanlığı açıkça istemesi, yüzde 24'lere düşen Sosyal Demokrat Parti'yi yüzde 34.3'e çıkarması ve parti içinde kimsenin kendisine rakip olmaması gibi etkenler, Schröder'in avantajları olarak gösteriliyor. Schröder'in dezavantajları olarak da seçim akşamı televizyondaki tavırları, her şeye rağmen SPD'nin ikinci parti oluşu ve Birlik Partileri'nin kendisinin başbakanlığını kabul etmemesi olarak gösteriliyor. Schröder'in başbakan olması halinde, en fazla iki yıl başbakan kalacağı söylentiler arasında bulunuyor. Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel'in avantajları olarak, büyük kayıplara rağmen seçimi kazanmış olması, yüzde 98'lik oyla CDU Genel Başkanlığı'na yeniden seçilmesi ve bu zamana kadar parti içi muhaliflere karşı başarılı olması gösteriliyor. Merkel'in dezavantajlarıysa Birlik Partileri ve FDP hükümetini kuracak çoğunluğu sağlayamaması ve bu başarısızlığın Birlik Partileri'nin öncü politikacıları tarafından kendisine mal edilmesi olarak sıralanıyor. Merkel'in her şeye rağmen başbakanlığın açık favori isimlerinden birisi olduğuna dikkat çekiliyor. Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmud Stoiber'in avantaj listesinde, 2002 yılında, Merkel'in 2005'de aldığı sonuçtan daha iyi bir sonuç alması ve parti içerisinde başka isimlerin başbakanlık talebi olmaması bulunuyor. Stoiber'in dezavantajlar listesindeyse CSU'nun Bavyera Eyaleti'nde yüzde 50'nin altına düşmesi ve CDU'da fazla taraftarı olmaması bulunuyor. Stoiber'in bu şartlarda sürpriz bir aday olarak ismini ön plana çıkabileceği de bildiriliyor. SPD Genel Başkanı Franz Müntefering'in partiye hakim olduğu, siyasi oyunları çok iyi bildiği, parti başkanlığını Schröder'den aldığı için başbakanlık için adının geçebileceği ileri sürülüyor. Ancak başbakanlığı açıkça istememesi, devlet adamlığından ziyade parti neferi görüntüsü vermesi ve dış politikada tecrübesi olmaması dolayısıyla sadece bir kriz durumunda başbakanlığının söz konusu olabileceğine dikkat çekiliyor. Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı Christian Wulf'un (CDU) ise Almanya'nın en sevilen politikacısı olduğu ve parti içinde büyük destek alabileceği belirtilirken, başbakanlık istemediğini açıkça söylediği ve başbakanlık için dört yıl daha bekleyecek kadar genç olduğu ifade ediliyor. Wulf'un Başbakan olmak için en iyi şartları yerine getirdiği, ancak bunun için henüz erken olduğu belirtiliyor. Hessen Eyaleti Başbakanı Roland Koch'un (CDU) parti içinde profesyonel bir iktidar adamı olarak bilindiği, Hessen'de istikrarlı bir iktidar sağladığı, parti içinde Wulf ve Merz gibi güçlü bir lobiye sahip olduğu belirtiliyor. Koch'un CDU içinde başbakanlıktan ziyade parti genel başkanı olmak istediği ve CDU Hessen'deki bağış kampanyası skandalı nedeniyle başbakanlık için şansının çok düşük olduğuna da dikkat çekiliyor. İçişleri Bakanı Otto Schily'ninse kabinen en güçlü bakanı, Birlik Partileri ile ilişkilerinin iyi olması ve SPD içinde büyük saygınlık görmesine rağmen, tavizsiz tutumu ve yaşlı olması nedeniyle başbakanlık şansının bulunmadığı belirtiliyor. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Başbakanı Peer Steinbrück'ün (SPD) parti içinde Schröder'in halefi olarak görüldüğü, iktidar tartışmalarında akıllıca geri çekildiği ve Büyük Koalisyona sıcak baktığı belirtilirken, federal düzeyde fazla dikkati çekmemesi, parti içindeki sol gruplarla anlaşamaması dolayısıyla sadece başbakan yardımcılığı görevine uygun olabileceği gözüyle bakılıyor.