BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,37
ALTIN 2.921,18
HABER /  DÜNYA

Alman STK temsilcisi PYD'yi öyle bir anlattı ki

Almanya merkezli Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi Başkanı Savelsberg, Suriye'de PYD’nin insan hakları ihlallerinin çok ciddi boyutlara ulaştığı uyarısında bulundu.

Abone ol

Almanya merkezli Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi Başkanı Eva Savelsberg "PYD, Suriye rejiminin insan hakları ihlallerini aratmayacak nitelikte bir süreç başlattı. Tek fark şimdi işkence yapanlar Arapça değil, Kürtçe konuşuyor. PYD, Baas benzeri bir rejim inşa etti” dedi.

17 yıldır Suriyeli Kürtler hakkında araştırmalar yapan, bölgede sivil toplum projeleri yürüten, gelişmeleri yakından izleyen ve finansörleri arasında Almanya, ABD ve AB'nin de bulunduğu Almanya merkezin başkanı Savelsberg, PYD’nin artan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek hedefiyle başlatılan, “Savaş mazeret olamaz. PYD’nin çocuk asker kullanımına hayır.” adını taşıyan kampanya hakkında açıklamalarda bulundu.

PYD BAAS BENZERİ REJİM İNŞA ETTİ

Suriye rejiminin 2009 yılında bölgedeki Kürtlere ve Araplara yönelik insan hakları ihlallerini izlemek için “Kurd Watch” projesini hayata geçirdiklerini anlatan Savelsberg, 2012 yılı itibarıyla tanık oldukları süreç hakkında şunları söyledi:

“Suriye’nin kuzeyindeki kontrolün Esed rejimi tarafından PYD’ye devredilmesi üzerine 2012 yılı itibarıyla çok kötü bir sürece tanıklık etmeye başladık. PYD, Suriye rejiminin insan hakları ihlallerini aratmayacak nitelikte bir süreç başlattı. Tek fark şimdi işkence yapanlar Arapça değil Kürtçe konuşuyor. PYD, Baas benzeri bir rejim inşa etti.”

PYD PKK'NIN SURİYE KOLU

PYD’nin PKK’nın Suriye’deki kolu olduğunu, aralarında fark bulunmadığını dile getiren Alman uzman, “PYD, PKK’nın Suriye kolu, Osman Öcalan tarafından 2003 yılında Kandil’de kuruldu. Abdullah Öcalan’ın Suriye’den sınır dışı edilmesi sonrasında PKK Suriye’deki yandaşlarını bir arada tutabilmek, faaliyetlerini sürdürebilmek için PYD’yi kurdu.” diye konuştu.

Savelsberg, PKK’nın son yıllarda değiştiği, kendi halkını öldürmediği, siyasi bir örgüte dönüştüğü savlarının gerçekleri yansıtmadığını vurgulayarak, “PYD ile ilgili Batı kamuoyundaki hakim olumlu algı bölgedeki gerçekleri yansıtmıyor.” dedi.

PYD BU SİLAHLARI DAEŞ’E KARŞI KULLANMIYOR

Batı’nın DAEŞ ile mücadelede kara birliklerini göndermek istemediğini, PYD ve YPG’nin bu işi üstlenmeye hazır olması üzerine PKK’ya tavrın değiştiğine dikkati çeken Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Batı gerçekte kimin silahlandırıldığının bilincinde olmalı. Olası sonuçları iyi değerlendirilmeli. İnsan hakları ihlalleri gerçekleştirenlere destek verenler bu ihlallerden de sorumlu olurlar. PYD’nin temel demokratik hakları uyguladığına gerçekten inanan çok saf insanlar var. Bunun gerçeği yansıtmadığını bilenler ise ‘Elimizde başka kimse yok bu nedenle onları silahlandırıyoruz.' diyor ama PYD bu silahları sadece DAEŞ’e karşı kullanmıyor.”

PYD HAPİSHANELERİNDE SURİYELİ KÜRTLERE İŞKENCE

PYD’nin Suriyeli Kürtlere zulüm ettiğini, verilen silah desteği ile Suriye’de PKK’lı olmayan Kürtlere baskı uygulandığını savunan Savelsberg, “PYD, kendinden olmayan Suriyeli Kürtlere zulüm ediyor. Farklı görüşlere izin verilmiyor. 2011 yılı itibarıyla Esed rejimi karşıtı Kürtler PYD tarafından infaz edilmeye başlandı. Bağımsız gazeteciler, bağımsız aktivistler baskıya uğradı. PYD hapishanelerinde 100’ü aşkın Kürt siyasi tutuklu bulunuyor. Diğer Kürt partilerin ofisleri saldırılara hedef oluyor, üyeleri gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. PYD hapishanelerinde işkence yapılıyor.” ifadesini kullandı.

PKK’NIN DEĞİŞTİĞİ SAVI BİR HALKLA İLİŞKİLER KAMPANYASINDAN İBARET

PKK’nın değiştiği savının bir halkla ilişkiler kampanyası ürünü olduğunu dile getiren Savelsberg, bunun gerçeklerle alakasının bulunmadığını vurguladı. Savelsberg, iki yıl önce Alman Dışişleri Bakanlığının desteğiyle Irak’ın kuzeyinden Almanya’ya kaçırmayı başardıkları bir kız çocuğunun yaşadıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

“Suriye Kamışlı’dan Irak’ın kuzeyindeki bir kampa zor kullanılarak kaçırılan bir kız çocuğu götürüldüğü kampta çok sayıda çocuk olduğunu, sık sık kaçma girişiminde bulunulduğunu, 17 yaşındaki bir kız çocuğunun 9 kez kaçma girişiminde bulunması üzerine kamp alanında toplanan çocukların ortasında, silahla kafasından vurularak infaz edildiğini anlattı. Biz kamptan kaçmayı başaran bu kızı Alman Dışişleri Bakanlığının desteği ile Almanya’ya getirmeye başardık. Ailesi ile burada yaşıyor artık. PKK’nın değiştiği savı bir halkla ilişkiler kampanyasından ibaret.”

SURİYE'NİN PARASI PKK'YA GÖNDERİLİYOR

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in üç röportajında Suriye’nin kuzeyinin denetimini devrettikleri PYD’yi silahlandırdıklarını açıkça söylediğini belirten Savelsberg, “Esed ile PKK’nın işbirliği pragmatik bir esasa dayanıyor. Öcalan’ın sınır dışı edilmesi öncesine dayanan ortak tarihleri var. O dönemde var olan ve devreye sokulan ilişkiler söz konusu.” dedi.

PKK’nın önceliğinin Suriye'nin aksine Türkiye olduğunu, PKK’nın PYD üzerinden Suriye’yi Türkiye’deki hedefleri için kullandığını aktaran Savelsberg, “PKK Suriye’den çok para kazanıyor. PYD aracılığıyla sınır geçişlerinden toplanan para, Suriye’de toplanan vergi, yani Suriye’nin parası Kandil’e, PKK’ya gönderiliyor. Suriye içinde harcanmıyor. Ayrıca artık Suriye’de rahatlıkla insanlara kamplarda askeri eğitim verebiliyorlar.” diye konuştu.

SAF OLMAMAK LAZIM

Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi Başkanı, PYD ve YPG’ye verilen silahların Türkiye’de de kullanıldığını belirterek, “Saf olmamak lazım. Sınırları geçiyorlar bir gün PKK olarak Türk devletine karşı savaşırken bir gün sonra sınırı geçip YPG içinde yer alıyorlar. PYD’ye Rusya, ABD ve Esed rejimi tarafından verilen silahlar Türkiye’de de kullanılıyor. Türkiye’nin neden endişeli olduğu da açık ortada. Ayrıca PKK, PYD yandaşlarının çoğunluğu Suriye’de değil Türkiye’de, bu da bir gerçek.” ifadesini kullandı.

PYD SURİYELİ KÜRTLER VE ARAPLARDAN DESTEK ALMIYOR

YPG’nin son dönemde istatistikler yayınladığına, IŞİD’e karşı savaşan kişilerin isimleri ve geldikleri şehirlerin bu vesileyle açıklandığına işaret eden Alman uzman, YPG’nin IŞİD'e karşı mücadelede hayatını kaybedenler listesinde yer alanlarının yüzde 45’inin Türkiye’den gelmesinin dikkat çekici oluğunu vurguladı. Savelsberg, “Suriye’de savaşanlar arasında çok sayıda Türkiye'den gelen Kürtler var. Çünkü PYD, Suriyeli Kürtler ve Araplardan destek alamıyor.” dedi.

Bunun en önemli sebebinin PYD’nin Suriye’de asker toplamada yaşadığı sıkıntılar olduğuna dikkati çeken Savelsberg, bölge halkının büyük bir kısmının DAEŞ’a karşı savaşmak istediğini ancak bunu PKK için yapmak istemediğini aktardı.

Alman uzman, PYD’nin karşılaştığı bu güçlükler karşısında çocuk asker kullanımına yöneldiğini ve bunun uluslararası kamuoyunun baskısıyla derhal durdurulması gerektiğini söyledi.

ÇOCK ASKER KULLANIMINA KARŞI KAMPANYA BAŞLATILDI

PYD’nin çocuk asker kullanımına karşı başlatılan kampanyaya, Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Hristiyan Demokratik Birlik Partisi Federal Meclis Milletvekili Uwe Schummer ve Sosyal Demokrat Partili Milletvekili Gerold Reichenbach’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda Alman siyasetçi desteğini açıkladı.

Destekçiler arasında ayrıca Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu üyeleri Alyn Smith ile Petras Austreviclus, İnsan Hakları Komitesi başkan yardımcısı Dan Cristian Preda gibi önde gelen siyasetçiler de yer alıyor.

Savelsberg, kampanyayı ABD’de de tanıtacaklarını vurgulayarak, ABD’ye seyahat ederek konuyu Amerikalı siyasetçilerin gündemine taşıyacaklarını, bu konuda ABD Kongresi üyelerinden destek talep edeceklerini kaydetti.

AVRUPA KÜRT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

1 Eylül 1999 tarihinde kurulan, Suriye, Irak ve diasporadaki Kürtlerle ilgili çok sayıda araştırma yürüten, Berlin merkezli Avrupa Kürt Araştırmaları Merkezi özellikle 2005 yılından bu yana Suriye’de sivil toplum yapılarının güçlendirilmesine dönük projeler yürütüyor.

Merkezin 2009 yılında başlattığı “Kurd Watch” adlı proje Esed rejiminin, Suriyeli Kürtleri hedef alan insan hakları ihlallerini izleme amacını taşıyordu.

Araştırma merkezi faaliyetlerini üyelik aidatları ve mali yardımlarla sürdürüyor. Finansman sağlayanlar arasında ABD Dışişleri Bakanlığı, Alman Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu da yer alıyor.