16 Nisan'da sandıktan 'Hayır' çıkması için tüm güçlerini ortaya koyan Alman vakıfları, istedikleri olmayınca planlarını Türkiye'deki yeni sisteme göre ayarlamak zorunda kaldı.
Abone olAlman istihbarat kurumu BND adına faaliyet yürüten ‘Alman vakıfları’, 16 Nisan öncesi çeşitli başlıklar altında ‘Hayır’ kampanyası düzenledi, ancak bu çalışmalar sandıkta milletin ‘Evet’ cevabıyla ters tepti.
PKK’ya, hendek-barikat eylemlerinde her türlü lojistik desteği sunan istihbarat vakıfları, bir yandan 16 Nisan öncesi Türk siyasetçilerin Avrupa’da ‘Evet’ için propaganda yapmasını engellerken, bir yandan da Türkiye’deki kollarını kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı çok sayıda kampanya yürüttü. Güvenlik güçlerinin FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi kukla terör örgütlerine yönelik düzenlediği etkili operasyonlar, Alman vakıflarını ‘bu kez doğrudan sahaya inmeye’ yöneltti.
BND'NİN BUNDAN SONRAKİ HAREKET TARZI
BND destekli ‘Friedrich Naumann Vakfı’, mart ayından itibaren ‘3H’ (Hürriyet, Hukuk, Hoşgörü) mottosuyla 16 Nisan için ‘Hayır’ kampanyası yürüttü. “Neden hayır?” ve “Neden bu sefer kazanabiliriz?” konferansları düzenleyen Almanlar, bu konferanslarda açıkça ‘Hayır’ oyu verilmesi çağrısı yaptı. Alman vakıflar arasında FETÖ ile en yakın temastaki kurum olan Naumann Vakfı’nın Türkiye direktörü Hans Georg Fleck’in örgütle ilişkiyi halen sürdürdüğü belirtiliyor.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNDEN
Geçmişte FETÖ’nün işadamları derneği TUSKON’la temaslarıyla gündeme gelen Fleck, şimdi de Türkiye için 2016-2019 planlamasıyla gündemde. Naumann Vakfı’nın hazırladığı “Türkiye’de medya özgürlüğünün sağlanması” başlıklı çalışma, hem FETÖ’nün Türkiye karşıtı söylemleriyle benzerlikler taşıyor hem de BND’nin bundan sonraki hareket tarzının işaretlerini veriyor.
YENİ KONULAR ÇALIŞIYORLAR
Bir başka BND bağlantılı istihbarat vakfı ‘Konrad Anenauer’ ise, 16 Nisan’da gurbetçilerin oyunu ‘Hayır’a çevirmek için faaliyet yürüttü. İsmini ABD ajanı Konrad Adenauer’dan alan vakıf, Türkiye’de ‘demokrasiyi yükseltecek faaliyetler için kurulduğu’ iddiasına karşın, ülkedeki ayrışmayı körükleyecek her eylemin içinde kendini gösteriyor. Sosyal ve siyasal alanda etki ajanlığı yapan Friedrich Ebert Vakfı ise 16 Nisan öncesi bir siyasal parti gibi nabız yokladı.
Süreç boyunca ‘Hayır’ cephesinin nabzını tutan, özellikle Alevi vatandaşların görüşlerini tespit etmeye çalışan vakıf, sandıktan çıkan ‘Evet’ sonucuyla birlikte ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi içinde yeni gerilim konuları’nı çalışmaya girişti. Friedrich Ebert Vakfı, 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde de FETÖ lehine “Türkiye’de yaşanan sistem krizi” konulu bir çalışma yapmıştı. Vakıf 7 Haziran seçimleri sonrası da, içinde CHP ve HDP’nin bulunacağı bir koalisyon teorisinin en sıkı destekçisiydi.