Alman devlet kanalına çalışan Türk gazetecinin iddiasına MHP'li İzzet Ulvi Yönter'den tepki: İspat etmezsen alçaksın
MHP Genel Başkanı İzzet Ulvi Yönter'in Sinan Ateş cinayetiyle ilgili gizlice soruşturma savcısı ile görüştüğü rüşvet teklif ettiği iddiasını ortaya atan Alman Deutcshe Welle çalışanı Alican Uludağ ile ilgili Aydınlık yazarı Gaffar Yakınca, yazı kaleme aldı.
Abone olÜlkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili Aydınlık yazarı Gaffar Yakınca, dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Cinayetin MHP'ye yıkılmak istendiğini savunan Yakınca, dosyanın tam olarak aydınlatılamadığına değinerek Almanya'nın da devreye girdiğini yazdı.,
Yakınca, "MHP ve ‘gazeteci’" başlıklı yazısında Alman Deutcshe Welle çalışanı gazeteci Alican Uludağ'ın iddiasına, hedefteki Yönter'in cevabına yer yerdi ve yabancı ülkeler için çalışan gazetecilerle ilgili görüşlerini aktardı:
"İddiasına göre MHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. İzzet Ulvi Yönter, soruşturma savcısı ile görüşmüş ve ona rüşvet teklif etmiş. İddia gerçekten ağır. Ama Yönter’in cevabı daha da ağır geldi, kendisini suçlayan Alman devlet memuruna “Alican Uludağ, bu iğrenç iddianı ispat etmezsen alçaksın, şerefsizsin, müfterinin en önde gidenisin…Yargıda hesaplaşacağız…” diye yanıt verdi. (Sizler de böylelikle Alman devlet memurunun kim olduğunu öğrenmiş oldunuz.)
"Haberin hiçbir temel öğesi tam değil, sadece dedikodu var"
Peki Alman memurun haber diye yazdığı şey neydi? Onu da paylaşalım: “MHP yöneticisi İzzet Ulvi Yönter'in gizlice soruşturma savcısı ile görüştüğü, tahliye karşılığı Yargıtay üyeliği teklif ettiği öne sürüldü.”
Bu sözde haberdeki kritik ifade “öne sürüldü”. Biz buna “iddia edildi haberciliği” diyoruz. Yani aslında haber falan değil, bildiğiniz tetikçilik. Çünkü kaynak yok, net bilgi yok, belge yok… haberin hiçbir temel öğesi tam değil, sadece dedikodu var!
Sinan Ateş davasının sonucu ne olur, nerelere varır bunu bilemeyiz. Bizler gazeteciyiz, hak ve hukuk için mücadele ederiz ama teyit edilmiş doğrular dışında konuşmamaya, insanlara söylentiler üzerinden iftira atmamaya gayret ederiz. Mesleğimizin etiği bunu gerektirir. Ancak yabancı bir devlete memur olarak çalışan bir kişide gazetecilik etiği aramak pek makul olmayabilir.
Gazeteciler kendilerini “yabancı ajan” olarak kaydettirmek zorunda
Geçenlerde yazmıştım, bir kez daha yazayım. Rusya’da bir yasa var. Yabancı basın kuruluşları için çalışan gazeteciler kendilerini “yabancı ajan” olarak kaydettirmek zorunda. İnsan “keşke bizde de olsa, mesleğimizin onuru bu fonculardan korunsa” demeden edemiyor. Şimdi anladınız mı “gazeteci” sözcüğünün neden tırnak içinde olduğunu?"