Alman bestecinin, 82 yıllık "Ankara" senfonisi izleyiciyle buluşuyor
Türkiye'de çok sesli müziğin gelişmesi için 1935'te davet edilen Alman müzikolog, şef Dr. Ernst Praetorius'un H.Ü Ankara Devlet Konservatuvarı Kütüphanesinde 4 yıl önce bulunan "1941-Ankara" eseri 13 Aralık'ta CSO'da seslendirilecek.
Abone olHacettepe Üniversitesi (HÜ) Senfoni Orkestrası Şefi Prof. Dr. Burak Tüzün ve Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Kamer Güngör, Alman müzikolog Dr. Ernst Praetorius'un 4 yıl önce konservatuvar kütüphanesinde sarı bir zarfta bulunan"1941-Ankara" senfonisini sanatseverlerle buluşturacak.
Dr. Ernst Praetorius, Hitler'e tepki göstererek Almanya'daki Müzik Genel Müdürlüğü görevinden 1933'te istifa etti, devlet konservatuvarı kurulmasının öncülerinden Prof. Paul Hindemith tarafından 1935'te Türkiye'de çok sesli müziğin gelişmesi için davet edildi.
Alman orkestra şefi, kemancı, besteci ve müzik bilimci Praetorius, 1936-1946 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), o günkü ismiyle Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası Birinci Şefliği ile eş zamanlı Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümünde eğitmenlik yaptı.
Geçirdiği rahatsızlık sonrasında 1946'da hayata veda eden ve isteği üzerine Ankara'da defnedilen Praetorius'un "1941-Ankara" ismini verdiği senfonisi tozlu raflardan çıkarıldı.
HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı kütüphanesinde 2019'da bulunan eser, 4 yıllık çalışmayla dijital ortama aktarıldı.
Eser, HÜ Senfoni Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sanatçılarınca, CSO Ada Ankara Konser Salonunda 13 Aralık'ta ilk kez seslendirilecek.
Praetorius'un müzik bilgisini üst düzey yansıttığı eser
HÜ Senfoni Orkestrası Şefi ve Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Tüzün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, CSO'nun birinci şefliğini yapan, kemancı ve müzik bilimci Praetorius'un, "1941-Ankara" senfonisinin müzik konusundaki bilgisini üst düzey yansıttığı bir eser olarak görülebileceğini söyledi.
Tüzün, esere ait el yazması partisyonun sanatçının vefatından sonra, bir şekilde Ankara Devlet Konservatuvarı Kütüphanesine geldiğini belirterek, besteci Doç. Dr. Önder Özkoç'un konservatuvar kütüphanesinde çalışmalar yaptığı sırada eseri bulduğunu ve sarı zarfın içindeki eseri kendisine getirdiğini ifade etti.
"Eser, yazıldıktan 82 yıl sonra 13 Aralık'ta halkın karşısına çıkacak"
Tüzün, eser bulunduktan sonraki çalışmaları şöyle anlattı:
"Eseri bulduğumuzda önünde bir şey yazmıyordu. Bir tek son sayfasında bir imza vardı, imzadan yola çıkarak eserin Praetorius'a ait olduğunu keşfettik ve yazımı için notist, MÜSAM Müdürü Kamer Hocaya partisyonu götürdük. Kamer Hoca'nın bize, Praetorius'un öğrencisi, besteci Faik Cansalen'in kendisine 'Praetorius'un bir eseri vardı son senelerinde yazmıştı, esere ne olduğunu kimse bilmiyor' demesi üzerine, bu bilgiyi doğrulatarak, çalışmalara başladık. 4 yıldır bu işle uğraşılıyor, çok defa kontrolleri yapıldı. Bunu baştan bir standart edisyon haline getirebilmek çok zor bir iş. Sonra ön okuma provaları başladı. Şimdi artık eser yeniden partisyon olarak da basılıyor. Eser, yazıldıktan 82 yıl sonra 13 Aralık'ta halkın karşısına çıkacak. Cumhuriyet'in 100. yılına denk gelmesi çok önemli bir şey. Türkiye'de çoksesli müziği geliştirilmesi için Türkiye'ye davet edilmiş insanların eserinin, Cumhuriyet'in bir asrının bittiği zaman sahnelenmesi çok güzel ve çok değerli."
"Çok zarif, naif bir eser"
Burak Tüzün, 1940'lı yıllardaki şartları ve o günün Ankara'sını anlatan bir eserle karşılaştıklarını söyledi.
Tüzün, "Çok zarif, naif, bir eser. Melodileri dinlediğinizde hemen güzelliğe ulaşamıyorsunuz, ideal bir güzellik o temanın içinde saklı ve eserin sonuna kadar kendini dinlettiriyor. Praetorius, bu bestesinde bakır üflemeli çalgılara büyük ağırlık vermiş ve çok yorucu bir konser olacak üflemeli çalgı sanatçılarımız için. Onun için de bu enstrümanlar çift olarak düşünülerek kalabalık bir kadro ile çalınacak. 55 dakika sürekli aynı performansı sergilemek bu enstrümanlar için gerçekten çok zor." dedi.
Dünyadaki ilk seslendirilişi CSO'da yapılacak
Burak Tüzün, eserin gün yüzüne çıkmasının aslında bir keşif olduğunu belirterek, "Bu eserin yeniden yazılması ve seslendirilmesi, dünya müzik tarihi açısından önemli bir keşif. Eseri beğenirsiniz, beğenmezseniz ama böyle bir şeyin ortaya çıkarılması tarihsel olarak önemli. Biz, bu eserin dünyadaki ilk seslendirilişini CSO'da 13 Aralık'ta yaptıktan sonra Almanya'nın pek çok şehrinde de bu eser seslendirilecektir." dedi.
CSO'nun, eserin sanatçıları tarafından seslendirilmesine büyük destek verdiğini belirten Tüzün, "Praetorius gibi daha nice bestecinin kıyıda köşede kalmış çok bestesi vardır. Burada müzik bilimcilere çok iş düşüyor. Bizim de bunları hayata geçirmek için durmadan araştırmamız lazım." ifadesini kullandı.
"Biz 53 yaşındayız ama eser 82 yaşında"
HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi ve HÜ Müzik ve Sahne Sanatları Uygulama Merkezi (MÜSAM) Müdürü Kamer Güngör, eseri bulduktan sonra titiz bir kontrolden geçirdiklerini, bütün sayfaların eserin devamı olup olmadığını kontrol ettiklerini anlattı.
Güngör, eseri 2020'nin başında dijitale aktarmaya başladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Önce el yazısı ile yazılan eseri dijitale girdik, hocaların kontrolleri ile armonik yapıların redaksiyonu yapıldı. 7-8 kontrolden fazla sürdü bu işlemler. Ondan sonra okuma provalarında, hatalar çıktı, bunlar düzeltildi ve eser orkestranın önüne geldi. Burak Hoca'nın sayesinde Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, bu eserin dünyadaki ilk seslendirilişini yapacak. Biz 53 yaşındayız ama eser 82 yaşında, bu maneviyatı yüksek bir şey. Hacettepe Üniversitesi'nin hem uluslararası müzik yazımı ve yayıncılığında büyük bir adım hem de arşivimiz efsane bir esere kavuştu. 82 yıllık bir eser 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde gerçeğe dönüştü."
Eserin telifinin Hacettepe Üniversitesi'nde olduğunu kanıtlayarak uluslararası müzik merkezlerine gönderilmesini hedeflediklerini belirten Güngör, "Bu, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Devlet Konservatuvarı için büyük onurdur." dedi.
Kendisinin, Praetorius'un öğrencisi eğitimci ve besteci Faik Canselen'den ders aldığını belirten Güngör, "Faik Hoca, bize Praetorius'tan bir alıntı yapmıştı. Praetorius, bir eserin iyi olduğunu anlamanın yöntemine ilişkin şunları söylemiş. 'Çalan memnun olacak, yöneten memnun olacak, dinleyen de memnun olacak. O zaman o eser iyidir.' Biz de bu eseri icra edeceğimiz için mutluyuz, seyircimizin de mutlu olacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.