BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,26
ALTIN 3.004,61
HABER /  POLİTİKA

Allaha değil savcıya havale etti

Bülent Arınç, Deniz Feneri için "yaptıysalar Allah belalarını versin" demişti. Bugün bedduasının devamını getirdi. Bakın neler söyledi?

Abone ol ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER

ANKARA- Deniz Feneri ile ilgili iddiaların sadece Allah’a havale edilerek bırakılmaması gerektiğini söyleyen TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, iddialarla ilgili savcıların harekete geçmesi gerektiğini söyledi. "Bu işler beddua ederek geçiştirilemez" dedi.

Başkanlığı döneminde Deniz Feneri’ne üstün hizmet ödülü ve TBMM’nin kullanılmayan tabak, kaşık gibi malzemelerini vermekle eleştirilen Arınç, basın toplantısı düzenleyerek, iddialara açıklık getirdi.

TABAKLARI VERDİM AMA

Bu konuda yazılan haberlerin doğru olduğunu belirten Arınç, kullanılmayan malzemelerin bu derneğe verildiğini ancak bunun yanı sıra birçok okul ve Cemevi’ne de yardım yapıldığını belirtti. Yapılan yardımların ve yardım yapılan yerlerin listesini de açıklayan Arınç, ‘O tarihte listelerin açıklanmasının yardım yapılan yerleri rencide edebileceği’ gerekçesiyle; soru önergelerinin geri çekilmesini rica ettiğini de yineledi. Üstün Hizmet Ödülü’nün verilmesine ilişkin olarak da, mevzuata uygun davranıldığını belirten Arınç, söz konusu derneğin Ankara’daki faaliyetlerini beğendiğini de sözlerine ekledi.

Arınç, şunları söyledi:

“Ben Almanya’daki kişileri bilmem. Hiçbir irtibatım olmadı. Hiç işbirliği yapmadım. Türkiye’deki Deniz Feneri sadece isim benzerliği olduğunu söylüyor. Yücel Arslantaş, Deniz Feneri ile ilgili soru önergesi vermiş. Dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu bilgileri vermiş: Derneğin yurt dışında şubesinin bulunmadığı ancak Almanya’dan yardım aldığı belirlenmiştir. Bakanlık yazısında bağlantı olmadığı ancak bir miktar yardımın Türkiye’deki Deniz Feneri’ne gönderildiği de ifade ediliyor.”

ALLAH’A HAVALE EDİLEMEZ

Arınç, “Allah cezasını versin ya da belasını versin, diye bu konunun geçiştirilmesi mi yoksa hukuki inceleme mi yapılması gerekir?” sorusuna da şu karşılığı verdi:

Bu söz çok kullanılan bir sözdür. Ama çok fazla kullanılmalı. Bir kısım insanlar işi Allah’a havale etmekle bırakırlar. Bu yeterli ve doğru değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Bağımsız yargısı vardır. Savcılar araştırır ve yargıya getirilir. Cezalarını versin derken bundan söz ettiğimi söylemek istiyorum. İkincisi her suç ve her iddia mutlaka araştırılmalı ve eğer yasalara aykırı işlem varsa mutlaka cezalarını çekmelidirler. Yoksa beddua ederek bu işler geçiştirilmemelidir”

İNSANLIK ONURU YİTİRİLMİŞTİR

Arınç, başbakanın konuya ilişkin tutumuna ilişkin bir başka soruya ise, “Ben sayın başbakanın tutumunu, ya da söylediklerini yargılayacak, yorumlayacak turumda değilim. Buradaki tercihimi ve prensiplerimi açıklayabilirim. Geçmişten bu yana benim tavrımı bildiğinize inanıyorum. Başbakanla ilgili bir şey söylemem ama şunu söylerim bu şablona kim girerse, hangi kurum kuruluş girerse, payını alacaktır. Toplanan paraların kişisel menfaatlere kullanılması çirkin ve yanlış bulurum. Bu insanın insanlığından çıkması ve merhamet duygularını istismar etmek demektir. Fakirlere verilen yardım paraların kim kendi hesabına geçirmişse o insanlık onurunu yitirmiş demektir. Biz bu tür insanları siyasi kimliğine bakmadan dışlamak zorundayız” dedi.

ÇOK ÇİRKİN OLAY

Arınç, bu süreçte çok dikkatli olunması gerektiğini ve bir yargı kararı olmadan insanların suçlanmasının yanlış olduğunu da belirterek, “Ama olay çok çirkin bunu yapanlar cezasını çekmeli. Bunlarla ilgili kim ihbarda bulunmuşsa ve takip ediyorsa ve sonuçlanması için çalışıyorsa onlara teşekkür borcumuz var” dedi. Olayı yakından takip ettiğini ve üzüntü duyduğunu da belirten Arınç, şunları söyledi:

TÜRKİYE’DE SAVCILAR VAR

“Bu davada sürekli AK Parti ve Başbakanı suçlayarak devam edilmemeli. Bilgiler teyit edilmeden manşete çekilmesi doğru değil. Mahkeme henüz kararını vermedi. Bununla ilgili Türkiye’de bir tahkikat yapılmalı mı? Elbette yapılmalı. Türkiye’de bunu yapacak savcılar var.

BU UYUŞTURUCUYU MERKEL VERDİ DESELER İNANACAK MIYIZ?

Ne para var, ne paranın götürüldüğü var ne makbuz var ne verildiğini söyleyen var. Al bu parayı başbakana götür, sözü yeterli değil. Tek başına bu bir cümle yeterli değil. Yani Türkiye’de üzerinde uyuşturucu ile yakalanan bir Alman çıkıp ‘bu uyuşturucuyu Merkel verdi’ dese, buna inanacak mıyız? 100 dolara kendini pazarlayan bir kadın ben üst düzey insanlarla beraber oldum dese inanacak mıyız? Orada bir cümle söylendi ise, iki serseri böyle bir laf etti diye Türk başbakanı suçlanabilir mi? Başbakanı suçlayacak bir şey olduğuna inanmıyorum.