BIST 9.528
DOLAR 34,55
EURO 35,98
ALTIN 2.990,96

“Allah” demek suç imiş de haberimiz yokmuş…

Bu pısırık ile biz daha çooook “muktedir” olma hayalleri kurarız…

Bazen yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşadığımızdan şüphe ediyorum!

Bu ülkede bazen İslam’ın açık bir şiarı olan başörtüsü yasaklanıyor, bazen insanlar mübarek ezan sesinden rahatsız olduğunu dile getiriyor bazen de tersine Müslümanların davranışları hiç de İslami kriterlere uymadığı zamanlar oluyor.

Yüzde 99’unun Müslüman olduğu iddia edilen ülkemde ise en son “Allah-u Ekber” demenin adeta bir suç imişcesine muamele gördüğüne de şahit oldum/k maalesef.

Bununla ilgili ilk olay İzmir depremi sonrasında yaşanan arama kurtarma çalışmaları sırasında vuku buldu. Depremin ardından 91 saat geçtikten sonra bir binanın enkazı altında beş yaşındaki bir kız çocuğuna ulaşan ve onun oldukça sağlıklı olduğunu gören arama kurtarma görevlisi şaşkınlığını ve heyecanını “Allah-u Ekber” nidasıyla dile getirdi. Ki bu durumda gösterilebilecek en tabii bir davranıştı bu.

91 saat sonra beş yaşındaki bir kız çocuğuna sağlıklı bir şekilde ulaşabilmek kimi şaşırtmaz ve heyecanlandırmaz ki…

İşte ne olduysa bu andan sonra oldu.

Sanki “Allah-u Ekber” demek bir suçmuş gibi bir linç kampanyası başlatıldı!

Özellikle sosyal medya üzerinden çok sayıda kişi “Allah-u Ekber” denmesinden/yazılmasından kaynaklanan rahatsızlıklarını dile getirdi.

İşi o kadar ileri götürdüler ki bir an hangi ülkede yaşadığımı şaşırdım desem yeri var…

Tam bunun şaşkınlığımı üzerimden atamadan dün yaşanan bir olay işin tuzu biberi oldu. Bursa’da sosyal medyadan Kelime-i Tevhid görseli paylaşımı yapan çarşı-mahalle bekçisi hakkında soruşturma başlatıldı! Hem de Valilik tarafından!

Kelime-i Tevhid görseli paylaşımı yapan bekçi, sosyal medyada günün en çok konuşulanlarından biri oldu.

Maalesef her iki olayda çok üzücü.

“Allah-u Ekber” demenin Kelime-i Tevhid görseli paylaşmanın adeta bir suç imiş gibi muamele gördüğü ülkemin güzel insanları bunları hak etmiyor.

Teröristlerin, tecavüzcülerin, hırsızların elini koluna sallaya sallaya dolaştığı bir zamanda insanlara yardım etmekten ve onların hayatını kolaylaştırmaktan başka amacı olmayan insanların suçlu muamelesi görmesi asla hoş karşılanamaz.

Hani bir söz vardır ya “itleri salıverip taşları bağlamak” diye… İşte tam da bu olay için söylenmiş bir söz.

Aslında bu olaylar Müslümanların bu ülkede “iktidar” olabileceklerinin ama halâ “muktedir” olamayacaklarının en büyük iki kanıtı gibi duruyor adeta.

İzmir depreminde “Allah-u Ekber” sesine gösterilen tepkiden korkanlar Kelime-i Tevhid karşısında hemen “suçlu!”yu bulup infaz etmenin derdine düştüler.

“Aman laikler kızmasın” psikolojisinin, karşı mahallenin güç gösterisinin altında ezilmenin en büyük fotoğrafıdır bu yaşananlar.

Yani “iktidar” olabilmenin ama halâ “muktedir” olamamanın itirafı gibi duruyor bu yaşananlar.

Hâl böyle olunca maalesef zihniyeti bozuklar hemen sahaya iniyorlar. 

İstanbul’da CHP’li bir belediyenin çocuk parkına PKK/YPG bayrağı konulu sürrealist çalışmasını, arsızca, çocuklarımızın taze dimağlarına nakşetmek adına oyun alanlarına inşa ediyorlar!

Her daim milleti aşağılayan ve tepeden bakan CHP zihniyeti "muktedir"miş edası ile arz-ı endam ediyor!

Eğer yanlış anlaşılmayacağını bilsem “at izi it izine karışmış” deyimini çok rahatlıkla kullanırdım ama bu ünlü deyimimizin de son günlerde yaşananlar sonucu çok farklı yerlere çekileceğinden endişe ettiğim için bu meşhur deyim yerine şu cümleyi kurmayı tercih ettim:

Bu ülkede dindarlar da dinsizler kadar cesur olabilse emin olun çok daha güzel bir ülke olurduk.

Ama İslamcı geçinenlerin bu pısırıklığı ile biz daha çooook “muktedir” olma hayalleri kurarız…