BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Allah aşkına susar mısınız?

Partinin 13 yıllık hafızasının 3 dönem kuralıyla beraber adeta resetlenecek olması beni oldum olası ürküttüğü için 3 dönem kuralına hep karşı çıktım.

AK Parti'nin 3 dönem kuralına her zaman karşı çıkanlardan biri oldum. Partinin 13 yıllık hafızasının 3 dönem kuralıyla beraber adeta resetlenecek olması beni oldum olası ürküttüğü için bu kurala karşı çıktım.

Ancak geçen zaman zarfında "Bazı isimler"in 3 dönem kuralına takılmasına sevindim desem yalan olmaz.

Çünkü kimin makam için, kimin dava için mücadele ettiğine şahit oldum.

Aday gösterilmeyenlerden bazılarının AK Parti'de hiç makam mevki sahibi olmamış gibi sırra kadem bastığına tanıklık ettim.

Kimi kitap yazıp, "Paralel yapı var diyemem" diyerek partisini, liderini ve davasını ayaklar altına almaya çalışan kesimlere sahip çıktı. Kimi ise yeniden makam verilmedi diye, "Benden sonrası tufan" türünden hareketlerde bulundu.

Onları anlamasına anladım da parti içinde "Abi" sıfatıyla hürmet gören bazı isimlerin yaptığı açıklamalara bir türlü anlam veremiyorum.

Beni takip eden kardeşlerim sözlerimi törpüleyemediğimi, gördüğümü olduğu gibi anlattığımı iyi bilir. Bu nedenle isim vererek beni bu anlamda büyük hayal kırıklığına uğratan isimleri sayacağım.

Beni takip eden kardeşlerim sözlerimi törpüleyemediğimi, gördüğümü olduğu gibi anlattığımı iyi bilir. Bu nedenle isim vererek beni bu anlamda büyük hayal kırıklığına uğratan isimleri sayacağım.

Şunu açık açık ifade edeyim ki Bülent Arınç'ın 7 Haziran seçimleri öncesinde hırsına ve nefsine yenik düşerek önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da Melih Gökçek hakkında söyledikleri AK Parti'ye 7 düvelin veremediği zararı verdi.

Bir başka deyişle muhalefetin 13 yılda yapamadığını Bülent Arınç 13 dakikalık konuşmasıyla yaptı. Cemaatin yapıştıramadığı "Hırsız" damgasını da bir iki cümlesiyle kendisi AK Parti'nin siciline ekleyiverdi.

Aradan aylar geçmesine rağmen bugün toplumun neredeyse tamamı, "Melih Gökçek Ankara'yı parsel parsel sattı" sözünü AK Parti'ye oy isteyen tabandaki partililerin yüzüne haykırıyor. Bu sözlerin AK Parti'ye 2 puana malolduğunu gerek kamuoyu anketleri gerekse parti tabanında çalışan herkes açık açık dile getiriyor.

Aynı Bülent Arınç bundan bir süre önce "Bir gerekçe bulsam da AK Parti'ye çaksam" diye kıvranan Aydın Doğan'ın televizyonuna çıkarak bu kez yeni bir depreme neden oldu.

"Anlattıklarım bu kadarla kalsın!" şeklindeki imalı sözler, "Birilerine sevgim azalmış olabilir" türünden şifreli mesajlar bir haftadır Doğan Grubu ve paralel yapının yayın organları tarafından tepe tepe kullanılıyor.

İki seçim ve iki seçimin hemen arefesinde bu tür açıklamaların yapılması. Tabandaki herkes bu tür açıklamaların partiye verdiği zararı görüp yaşadıkça isyan ediyor.

Seçmeni isyan ettiren sadece Arınç değil...

Sayenizde Erdoğan'a "diktatör" deniliyor, sayenizde bu dava büyük zarar görüyor.

İki gün önce partide en az Bülent Arınç kadar ağırlığı olan Mehmet Ali Şahin bir açıklama yaptı. Günlerdir çalmadık kapı bırakmayan, gecesini gündüzüne katarak çalışan partili çalışanları adeta can evinden vuran bir açıklama hem de...

Bir toplantıda "Eğer sandıktan 7 Haziran sonuçlarına benzer bir sonuç çıkarsa korkarım yeniden seçim konuşulmaya başlanacak" dedi. 13 yıldır seçimlerden bıkan halka bunu söyledi.

1 Kasım seçimleriyle ilgili açıklanan anket sonuçları, "AK Parti'nin iktidara gelmesi büyük olasılık" derken bu açıklamayı yapmak, partinin alt tabanında hayal edilemeyecek ölçüde bir hüsrana neden oldu. Çünkü tamamı partinin tek başına iktidara geleceğini söyleyerek ve topluma bunları anlatarak çalıştılar.

Bu açıklama onların yaptığı çalışmalara darbedir. Bu açıklama onların şevkini kırmaktan, umudunu yitirmelerinden başka işe yaramadı.

Yazık değil mi ya!

Dikkat ediyorum da Başbakan Davutoğlu artık mesaisini bu tür açıklamalara açıklama getirmeye çalışarak zaman geçiriyor.

Şimdi yeni bir vekil çıkmış, "1 Kasım'dan sonra bazı gazeteler ve yazarlardan hesap sorulacak" diyor. Sözde AK Parti'yi savunan bazı yazarlar da ondan feyz alarak, "O şirketede de el konulacak, bu gazeteye de el konulacak" diyerek topluma korku pompalıyor.

Ne tuhaftır ki bu isimlerin hepsi yaptıkları bu yıkıcı açıklamaların AK Parti'ye yarayacağına inanıyor.

Beyler!

Bu açıklamalar size göre bal kaymak ama toplumda bunun nasıl bir etki bıraktığını sokaktaki insanlara sorun. Sayenizde Erdoğan'a "diktatör" deniliyor, sayenizde bu dava büyük zarar görüyor.

Birileri IŞİD'i AK Parti'nin kurup desteklediğini söylerken gıkınız çıkmaz. Birileri Erdoğan'a küfür hakarette sınır tanımazken tek kelime etmezsiniz. Ama mesele en gereksiz konulara gelince sizi susturabilene aşkolsun.

Allah aşkına siz konuşmayın!

Bir susun peygamber aşkına!