BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  DÜNYA

Alkışlanacak azim !

Doğuştan gözleri görmeyen 45 yaşındaki Halis Kuralay, okul ve iş hayatındaki azmiyle insanların takdirini topluyor. Boğaziçi Üniversitesi Ps...

Abone ol

Doğuştan gözleri görmeyen 45 yaşındaki Halis Kuralay, okul ve iş hayatındaki azmiyle insanların takdirini topluyor. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezunu olup, şu sıralar Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Kuralay, aynı zamanda Aile ve Sosyal Politikalar Baklanlığı’nda İstanbul İl Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyor.
Evli ve 4 çocuk babası olan ve doğuştan gözleri görmeyen Halis Kuralay, azmiyle insanları kendine hayran bırakıyor. Eğitim ve iş hayatındaki başarılarının yanı sıra bugüne kadar 3 tane kitap yazan görme engelli Kuralay, gözleri gören birine göre çok daha fazla tat aldığını belirterek, “Belki görseydim bu kadar başarılı olamazdım” diyerek, körlüğü kendisine verilmiş bir nimet olarak gördüğünü ifade ediyor.

"ZOR BİR ÇOCUKLUKTU"
Çocukluk döneminden itibaren çok zor bir hayat süren Halis Kuralay, körlüğü hiçbir zaman kendisine dert edinmediğini belirtiyor. İki gözü de doğuştan görmeyen Kuralay kendi hikayesini anlattı. Zor bir çocukluk geçirdiğini belirten Halis Kuralay, hayata bu şekilde devam etmek zorunda olmanın bilincine çok erken vardığını, bu durumun hayatı boyunca kendisine kolaylık sağladığını belirtti. Kuralay, başarılarla dolu yaşamını şu şekilde özetledi:
“1968 yılında Çanakkale Bayramiç’de dünyaya geldim. Altı çocuklu bir ailenin en son çocuğu benim. Şu anda rahmetli olan anne ve babam benim dünyaya getirdiklerinde 40 yaşındaydılar. Doğduğumdan beri görmüyorum, ailem tedavi için çok uğraştı ancak gözlerimin açılmasının mümkün olmadığını anlaşılınca İstinye’de körler okuluna yazdırdı. Yatılı okulda ilkokulu bitirdikten sonra ortaokul ve liseyi normal, gören arkadaşlarımla birlikte Büyükçekmece Lisesi’nde bitirdim. Ardından girdiğim üniversite sınavında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne girdim. 2 yıl sosyoloji bölümünde okuduktan sonra, psikoloji bölümüne geçtim ve okuldan sonra bir buçuk yıl üniversitede memurluk, ardından rehber öğretmenlik yaptım. Memuriyet hayatıma 10 yıldan fazla İngilizce öğretmenliği yaparak devam ettim. Ardından 2005 - 2012 arasında İstanbul İl Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yaptım. 2012 yılından bu yana da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul il Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Evli ve 4 çocuk babasıyım. Şu ana kadar; “Hayata Dokunmak”, “Kör Öyküler” ve “Fati’nin Maceraları” isimlerinde 3 kitabım yayımlandı. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nde eğitim yönetimi ve denetimi alanında yüksek lisans yapıyorum. Ayrıca çalıştığım kurumda engellilerin daha rahat bir hayat sürebilmeleri için çalışmalar yürütüyorum.”

“HİÇ BİR ZAMAN KEŞKE GÖZLERİM GÖRSEYDİ DEMEDİM”
Hayat hikayesini normal bir insanın yaşayabileceği türden anlatan Kuralay, görememenin birçok dezavantajını yaşamasına rağmen, bu durumdan hiçbir zaman şikayet etmediğini söyledi. Kuralay, “Tabi gözlerimin görmemesi çok büyük dezavantaj, görmeyen bir insan olarak görmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu fark edebilenlerdenim. Diğer taraftan da, görmeden hayat sürmek benim için çok özel ve doğal bir şey. Hayatımın hiçbir aşamasında “Hay Allah keşke gözlerim açılsaydı” demedim. Bu duruma öylede alıştım ki hala da demiyorum ancak gören insanlar bunu anlayamıyorlar" diye konuştu.

“BENİM İÇİN EN ACI ŞEY BİR KİTABI ELİME ALIP OKUYAMAMAK’’
Görmediğim halde görüyor olmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu biliyorum diyen Kuralay, hayatında karşısına çıkan zorlukları ve en çok neyi arzuladığını şu şekilde anlattı:
“Yolda giderken bir ağaca çarpabilirsiniz, açılmış bir çukura düşebilirsiniz ama en acısı bir kitabı elinize aldığınızda yapabileceğiniz şeyler çok sınırlı kalıyor. Bunlardan birisi, kitabın orta sayfalardan birini açarak burnunuzu kitabın içine sokup derin derin koklamak, ikincisi ise kitabın sayfalarını saymak. Bunların haricinde belki de yapılması gerekli olan şey ise yanındaki birine kitabın ismini, yazarını, yayın evini, sayfa sayısını ve başlıklarını sormak. Görmeyen biri olarak bir kitapla alakalı yapabileceğiniz başka hiçbir şey yok. Bana, size en acı veren şey nedir diye sorarsanız; cevabım bir kitabı elime alıp doyasıya okuyamamak olurdu. Benim düşünebildiğim en acı şey bu.”

“İNSANLAR, KENDİLERİNİ BİZİM YERİMİZE KOYARAK, ’BU ADAM BU İŞİ YAPAMAZ’ DİYOR”
Kuralay, yaşadığı diğer sıkıntıların fiziksel koşullardan ziyada bilinç eksikliğinden kaynaklandığını söyledi. Halis Kuralay, başına gelen ilginç olaylardan iki tanesini şu şekilde anlattı:
“Toplumun, engellileri, yeteri kadar tanımamalarından kaynaklanan hatalarla sıkça karşılaşıyorum. Kör öyküler kitabımda da bunlardan birkaç örnek anlattım. Mesela bir gün kaldırımda yolun karşısına geçmek için beklerken biri koluma girdi ve beni bir yere götürmeye başladı. O kişi bunu yaparken benim karşıya geçmek istediğimi düşünerek, yani iyi niyetiyle yaptı ancak ben orada otobüs bekliyordum.”
Yine insanların görmeyen insanlara bakışını güzel bir hikayeyle özetleyen Halisi Kuralay, hastanede yaşadığı anıyı şöyle anlattı: “Memleketten ağabeyim gelmişti ve bir akşam hastalandı. Ben O’nu hastaneye götürdüm ve hastaneye gittiğimizde hemşire hanım ağabeyime, beni işaret ederek hastayı şuraya oturtun dedi. Hâlbuki hasta olan ben değil, ağabeyimdi. Ancak oradaki hemşire, görenle görmeyen birlikte olunca, mutlaka görmeyen hastadır diye düşünmüş olmalı. Benim hasta ağabeyimi oraya getirebilmiş olmama ihtimal vermedi.”

“İNSANLAR GÖZLERİNİ 5 SANİYE KAPATIP BİZİ O ŞEKİLDE ANLAMAYA ÇALIŞIYOR, OYSA BEN 45 YILLIK TECRÜBELİ BİR GÖRMEYENİM”
Yaşadığı fiziksel engellerden ziyade, insanların kafasındaki engellerden dert yanan Halis Kuralay, kendisi gibi olan insanların en çok bu durumdan şikayetçi olduğunu söylüyor. Engelli bir birey olarak imkan dahilinde her işin üstesinden gelebileceğini belirten Kuralay, bu durumu şu ifadelerle anlatıyor:
“Toplumla bizim ilişkilerimiz çok fazladır, ben Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görev yaparken çok başarılı bir görme engelli kızı, bir koleje almaları için teklifte bulunmuştum ancak yetkililer kızın merdivenleri inip çıkmayacağını düşündükleri için okula almamışlardı. Oysa, bir görmeyen için başını bulduktan sonra merdiven inip çıkmak en zevkli şeydir. İnsanlar bunu anlamıyor ve görme engellileri bir işi başaramaz olarak nitelendiriyorlar. Bunun temel sebebi ise insanların 5-10 saniye gözlerini kapatıp hiçbir şey yapamamaları. Bu tarz insanlar kendi gözleri kapandığında hiçbir şey yapamadıkları için bizlerin de hiçbir işi başaramayacağını düşünüyorlar. Oysa ki öyle değil, ben doğduğumdan beri görmüyorum ve bu konuda 45 yıllık tecrübeliyim. Çok şükür her işimi de yapıyorum.”

BİLGİSAYAR VE CEP TELEFONUNU HİÇ ZORLANMADAN KULLANIYOR
45 yıllık hayatına birçok başarının yanına üç tane de kitap sığdıran, cep telefonunu, diz üstü bilgisayarını rahatlıkla kullanabilen Halis Kuralay, bu işleri nasıl başardığını şöyle anlattı. “Ben görmeyen bir insan olarak, teknolojinin hemen her nimetinden faydalanıyorum. Bilgisayarımda ve cep telefonumda özel seslendirme programlarım var, her bastığım tuşu seslendiren bu programlar sayesinde hiç zorlanmadan bu aletleri kullanabiliyorum. Kitaplarımı da bu önümdeki, sıradan diz üstü bilgisayarda yazdım.”

“ÜNİVERSİTE SINAVINA ARKADAŞLARIMIN YAPTIKLARI SES KAYITLARIYLA HAZIRLANDIM”
Öğrencilik yıllarında bilgisayar ve programlarından faydalanamayan Kuralay’ın ÖSS sınavına hazırlanma macerası ise oldukça ilginç. Kuralay, “Ben lise ve üniversiteyi gören, normal arkadaşlarımla okudum. Ancak bu durum ilk başta akla geldiği gibi benim için bir dezavantaj oluşturmadı. Çünkü derslerime çalışırken arkadaşlarımı kullandım ve akşamları yakalayabildiğim arkadaşlarıma ders kitaplarını okutturdum. Onlar okurken ben de can kulağıyla onları dinledim ve aklımda kalanlarla tüm derslerimi verdim. Bazen kitap okuyacak arkadaş bulmak zor olsa da, usanmadan birilerinden yardım istedim. Üniversite sınavların da aynı şekilde hazırlandım. Bir arkadaşım, üniversiteye hazırlık setini baştan sona okuyup banda kaydetti ve ben de bu kitabı dinleye dinleye ilk senemde Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandım. Üniversitede de derslerime aynı şekilde, birilerini yakalayıp hatır koyarak kitap okutturdum ve o şekilde çalıştım” diye konuştu.
Yaptıklarına bugün dönüp baktığında zor bir iş başardığının farkında olan Halis Kuralay, bu durumun gençlere örnek olmasını temenni ettiğini söyledi.

“MUTFAK İŞLERİNE YARDIM EDER, KENDİ ÜTÜMÜ KENDİM YAPARIM”
Normal bir aile hayatı, gören bir karısı ve dört çocuğu olan Halis Kuralay, aile yaşantısında da oldukça renkli ve hareketli. Karısıyla zor bir sürecin ardından evlenebildiğini söyleyen Kuralay, “Eşim gören, normal bir insan. Biz üniversiteden tanışıyoruz, uzun yıllar görüştükten sonra evlenmeye karar verdik. İlk başta eşimin ailesi evlenmemize karşı çıktı, biz de bu durum sonucunda vazgeçtik ancak 3 yıl sonra tekrar karar aldık ve zorluklara göğüs gererek evlendik” diye konuştu.
Ev işlerinde de eşine mümkün olduğunca yardımcı olan Kuralay, “Evde her erkek gibi ben de mutfak işlerine pek karışmam ancak eşim yemek yaparken O’na küçük katkılarda bulunurum. Mesela haşlanmış patatesi soyarım, kıyma yoğururum, alışverişleri ben yaparım. Bunun haricinde kendi ütümü kendim yapıyorum” dedi.

EN BÜYÜK HAYALİ KİTAP OKUYABİLMEK OLAN KURALAY, 3 KİTAP YAZDI
Toplamda üç kitap yazan ve yenilerine yazmaya oldukça hevesli olan Halis Kuralay, kitaplarını ve ortaya çıkış öykülerini şu şekilde anlattı:
“ ‘Hayata Dokunmak’ isimli kitabım, benim otobiyografim gibi görünse de, bir ibretlik hikayenin anlatıldığı bir kitap. Bu kitabı gençlere örnek olması açısından hazırladım. Kitap, Hayrünnisa Gül Hanımefendi’nin “En kısa sürede okuduğum kitap” olarak tanımladığı bir kitap oldu. İkinci kitabım ise “Kör Öyküler”, bu da görmeyen vatandaşların, toplum içerisinde yaşadığı ilginç diyaloglardan oluşan, kısa hikayelerin anlatıldığı bir hatıra kitabı. Geçen Mayıs ayında çıktı ve benim ikinci kitabım oldu. Son kitap ise “Fati’nin Maceraları” isminde bir çocuk kitabı. Kitap çocuklara engellileri doğru anlatmak için planlanan bir seri. Yaklaşık 10 seri çıkartacağız. Bu kitabı hazırladık çünkü, çocuklarımızın engellileri doğru anlamalarını ve onları dışlamamayı öğrenmelerini istiyoruz.”
(İHA)