Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan mutsuzluk, yalnızlık, öfke, engellenme ve sinirlilik gibi olumsuz duyguların neden olduğu alışveriş hastalığı aile huzurunu da bozuyor.
Abone olÇukurova Üniversitesi Mediko-Sosyal uzmanlarından Psikiyatr Dr. Sabri Yurdakul, “insanın ihtiyaçlarının ötesinde ve ekonomik yönden kendisini zora sokacak şekilde alışveriş yapmasının” alışveriş hastalığı olduğunu belirtti. Hastalığın en büyük özelliğinin bir anda kriz gibi alışveriş tutkusunun başlaması olduğunu vurgulayan Psikiyatr Dr. Sabri Yurdakul, “Hastalar, ‘param var mı? yok mu?’ diye düşünmeden önüne gelen her şeyi satın alır, alışveriş yapamadığı zaman da çok büyük sıkıntı duyar, kendisini kötü hisseder” dedi. Yurdakul, bu tür hastaların kendilerine hakim olamayıp alışveriş yaptıktan sonra da suçluluk duygusuna kapıldıklarına dikkati çekti. “HASTALIK YÜZDE 90 KADINLARDA GÖRÜLÜYOR” Hastalığın, aile bütçesini sarstığını, dolayısıyla aile huzurunu bozduğunu ifade eden Yurdakul, şunları kaydetti: “Yapılan araştırmalar ve pratikte hasta başvurularıyla yaşadığımız deneyimler bu hastalığın yüzde 90’ının kadınlarda görüldüğünü ortaya koyuyor. Alışveriş hastası için alınanların çeşidi hiç önemli değildir, önemli olan bir anda çılgınca satın almaktır. Evinde giyemeyeceği kadar kıyafeti bulunan bir kadın ile belki hiç işine yaramayacak özellikleri olan bilgisayarlara büyük paralar yatıran bir erkek bu hastalığın belirtilerini taşıyor olabilir.” Yurdakul, alışveriş hastalığının en büyük özelliklerinden birinin de kişinin bir anda karar verip önceden hiç aklında olmayan eşyaları alması olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Örneğin, evden çıkarken mağazaya gidip bir bluz almayı planlayanbir kadın mağazaya girdiğinde 3 etek, 2 kazak, 4 çorap, bir palto ve iki de gömlek alıyor ama asıl almak için gittiği bluzu almadan çıkabiliyor ve hesabı gördüğünde bir anda ‘ben ne yaptım’ diye düşünüyorsa bu alışveriş hastalığının bir belirtisi olabilir. Kredi kartı gibi sanal ortamda para harcanması da bu hastalığın varlığını sürdürmesine yol açan bir durumdur. Cebinde para olmadığında alışverişi sonlandırabilecek bir insan o anda yanında para olmadığı ve borçlanarak para harcayabildiğinde hesapsızca satın alabilmektedir. Kredi ekstreleri geldiğinde sorunlar başlamakta ve kimi zaman kredi kartı mağdurları dediğimiz kişiler ortaya çıkabilmektedir.” “TEDAVİSİ MÜMKÜN” Yurdakul, tedavi için alışveriş çılgınlığının mutlaka kişi tarafından bir hastalık olarak kabul edilmesi olduğunu belirterek, “Bu hastalığın gerek terapi gerekse düşük dozda ilaçlarla tedavisi mümkündür” dedi. Hastalık düzeyinde olmadığı halde satın alma güdüsüne engel olamayanlara çarşıya çıkarken kredi kartını evde bırakmalarını, almayıplanladıklarını alabilecek kadar bir miktar parayı yanlarına almayı öneren Yurdakul, hastalığın 17-35 yaş arasında daha yoğun görüldüğünü ifade etti. Yurdakul, çocuklarıyla sağlıklı ve doyurucu ilişki kuramayan sosyoekonomik düzeyi yüksek anne babaların da bu eksikliği, onlara birşeyler satın alarak tamamlamaya çalıştıklarını, bunun da çocuklarda gelecekte alışveriş hastalığının ortaya çıkmasına neden olduğunu sözlerine ekledi.