Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, emniyetteki paralel yapının dinlediği 160 kişilik VİP dinleme skandalını yazdı
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü yazısında Hürriyet'in "VİP dinleme" manşetiyle verdiği yeni telefon dinlemeleri haberini değerlendirdi.
Cemaatin gözde polis şefi ve dinlemelerin 1 numaralı aktörü Ali Fuat Yılmazer'e sorular soran Bayramoğlu, "Kimileri istedikleri kadar cemaati bir sivil toplum örgütü sanmaya devam etsin, bu sorular yanıtlandığı an cemaatin gayri meşru dokusunun iç kıvrımları ortaya çıkar." diye yazdı.
Bilindiği gibi Türkiye’nin ünlü işadamları, gazetecileri, rektörleri ve eski komutanların da aralarında bulunduğu 160 kişinin telefonlarının IMEI numaraları üzerinden, ‘terör ve organize suç örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle’ dinlendiği ortaya çıkmıştı. İşte o yazıdan bir bölüm:
5 KATLI GAYRİ MEŞRU DOKU
"Yani polis, daha doğrusu istihbarat şubesi bu kişilerin terör ve organize suç örgütü üyesi olabileceklerine dair kimi ciddi bulgular elde etmiş, bunun üzerine savcılığa başvurmuş, savcılık mahkemeden dinleme talep etmiş, yargıç da istihbari dinleme kararı almış...
Eğer böyleyse, polis talebi, savcı istemi ve hakim kararıyla verilen bir dinleme kararından söz ediyoruz demektir. Diğer ifadeyle yasal kılıfına uydurulmuş gayri meşru bir dinleme faaliyeti var demektir
Ne var ki gazete haberi, (pek anlaşılmıyor ama muhtemelen müfettiş raporuna dayanarak) İstihbarat Şubesi’nin yaptığı dinlemelerin, “terör ve organize suç örgütü üyelerinin yanlarına monte edilerek” yapıldığını belirtiyor.
Bu durumda ise polis savcıyı ve yargıcı sahte isimlerle kandırmış, tam keyfi ve yasa dışı dinleme yapmış demektir.
Peki fark ne?
Dinlenen ünlüler İstanbul Emniyeti’nin “istihbari dinleme” adı altında yaptığı dinlemelerde adı geçenlerden bazıları şöyle: İşadamları Ferit Şahenk, Ali Koç, Mehmet Emin Karamehmet, eski Genelkurmay Başkanları Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, eski Deniz Kuvvetleri Komutanları Oramiral Vural Bayazıt ve Oramiral Bülent Alpkaya, şimdi Habertürk Genel Yayın Yönetmeni olan Selçuk Tepeli ile gazeteciler Uğur Dündar, Mehmet Yılmaz, Yılmaz Özdil, Tufan Türenç, Can Dündar, Faruk Bildirici, Soner Yalçın, Şirin Payzın, Cengiz Semercioğlu... |
Fark aslında “hukuk gasbı çetesi”nin ne kadar derin ve sisteme yayıldığıyla ilgilidir.
Bu gayrimeşru iş sadece polis organizasyonu mu?
Yoksa savcı ve hakimin de içinde olduğu bir grubun işi mi?
İkinci ihtimal çok kuvvetli... Bu konuda çeşitli olaylarda karşımıza pek çok bilgi, bulgu ve belge çıkıyor.
HSYK-Yargıtay Hakimi-Özel Yetkili Yargıç-Özel Yetkili Savcı ve polisten oluşan beş katlı geçişsiz, denetimsiz blok bir sistem, içine alınanı kanun gücü üzerinden, savcı ve hakim marifetiyle imha eden gayri meşru bir doku...
Sadece muhaliflerini değil, siyasi ve toplumsal alandaki tüm etkili isimleri kayıt altına alan, fişleyen, buna göre strateji geliştiren bir doku...
Son olayda, VİP dinlemelerinde bu durumu ifşa eden, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan, tüm dinlemelerin 1 numaralı aktörü Ali Fuat Yılmazer’in avukatından gelen bir açıklama var.
Yılmazer haklı olarak tüm sorumluluğun üzerine yıkılmasından rahatsız olmalı ki, bu bir sistem işidir, şeklinde bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş. Avukatın açıklamasında şu satırlar dikkat çekiyor:
“Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, yapılan dinlemeler 2559 sayılı yasa kapsamında yapılmış kanuni işlemlerdir. Burada suç olan istihbari dinlemelerin ifşa edilmesidir ve yasaya göre bu suç savcılar tarafından resmen araştırılması gereken bir suçtur”.
ALİ FUAT YILMAZER'E SORULAR
Bu durumda Ali Fuat Yılmazer ve diğer sorumlulara sorulması gereken ilk soru şudur:
Bu polis şefi Ali Koç ve Ferit Şahenk’in, örneğin, hangi suç emareleriyle, hangi istihbari değerlendirme üzerinden dinlenmesini talep etmiştir? Dinlemelerle nasıl bir sonuca ulaşmıştır? Savcılar ve hakimler bu isimlerin dinlenmesine hangi inandırıcı delillerle ikna olmuşlardır?
Kimileri istedikleri kadar cemaati bir sivil toplum örgütü sanmaya devam etsin, bu sorular yanıtlandığı an cemaatin gayri meşru dokusunun iç kıvrımları ortaya çıkar.
Bu arada belirtmeden geçmeyelim, Hürriyet’in bu manşeti attığı gün Ertuğrul Özkök’ün köşesinde Fethullah Gülen’e selam göndermesi pek uygun düşmüştü!