BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,67
ALTIN 2.964,66
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Ali Babacan'dan çok kritik MİT TIR'ları açıklaması

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, MİT TIR'larıyla ilgili, "Bu Türkmenlere bir yardımdı. Türkiye'ye ancak bu kadar zarar verilebilir." dedi.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, MİT TIR'larıyla ilgili Cumhuriyet Gazetesi'nin yaptığı habere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, bunun içler acısı bir durum olduğunu söyleyerek "Türkiye'ye ancak bu kadar zarar verilebilir. Bir ülke kendi içinden böyle vurulmaz" dedi. Babacan, bununla ilgili yargı sürecinin başladığını bildirdi.

Babacan, Kanal A televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.  

BABACAN, SEÇİMLERİN ARDINDAN NE YAPACAK?

Seçimlerin ardından ne yapacağının sorulması üzerine de Babacan, siyasetin kendileri için bir askerlik görevi gibi olduğunu söyledi. Siyasetteki hizmetin muhasebesinin bu dünyada yapılmasının zor olduğunu dile getiren Babacan, asıl muhasebenin ahirette olacağına inandığını ifade etti. Babacan, "Biz gerçekten bu millet için, bu memleket için alıştık. Artık bunun muhasebesini ahirette görürüz diye düşünüyorum. Gelecekle ilgili de ne hesap ne kitap ne plan, hiçbir şey yok" dedi.

İşte Babacan'ın o açıklamaları: 

"BUNU BAŞKA BİR ÜLKEDE KOLAY KOLAY GÖREMEZSİNİZ"

"Bu, Bayırbucak Türkmenleriyle ilgili bir destektir, bir yardımdır, özü budur, gerisi ne olursa olsun. Bunun ötesindeki değerlendirmeler, çabalar, masumane çabalar değil. Yani, 'Türkiye'yi daha iyiye götürelim ya da yapıcı bir eleştiri yapalım da bu iktidar farklı bir şey yapsın.' Bu değil. Bunun ötesinde bir çabanın olduğunu maalesef görüyoruz. Yine benzer, Suriye ile ilgili konularda, Sayın Başbakanımız Dışişleri Bakanı iken, devletin en mahrem konularının konuşulduğu bir toplantının dinlendiği, kayda alındığı ve bu kaydın internete düşürüldüğünü de gördük. Bunlar vatanseverlikle bağdaştrılamayacak yaklaşımlar. Gerçekten adına hainlik, casusluk deyin, ne derseniz deyin, bu noktaya varan işler. Bunu başka bir ülkede kolay kolay göremezsiniz.

ali-babacan.20150605101252.jpg

"AK PARTİ'DEN KURTULMANIN YOLU..."

Niyet hep aynı. Bir kesim var ki 'AK Parti'den kurtulmanın yolu eğer bu memleketin batmasıysa, varsın batalım, varsın dünyada rezil olalım, yeter ki bunlar gitsin.' Bu gerçekten çok hastalıklı bir yaklaşım ama bu yaklaşımın zemin bulmadığını da gördü herkes. Bu MİT TIR'ı olsun, diğer konular olsun, yerel seçimlerden önce, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce ortaya döküldü mü, döküldü. Ne oldu? Halkımız sağduyu sahibi olarak, doğruyu tercih etti ve o seçimleri çok şükür başarıyla geçirdik. Onun için bu çabalar boşunadır, bunlar ters teper. Bunların, Türkiye'yi yıpratmak için hazırlanmış senaryolar olduğunun herkes gayet farkında."

"KARARSIZIM DİYENLERİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ..."

Ali Babacan, "Geçmişte AK Parti'ye oy vermiş tabanda, bu seçimde bir kırgınlık görüyor musunuz?" sorusu üzerine de şu değerlendirmede bulundu:

"Kuşkusuz var. Şu anda mesela, 'kararsızım' diyenlerin önemli bir bölümü, bir önceki seçimde AK Parti'ye oy vermişken, şu anda kararsız olan vatandaşlarımız. Bunun çok sebebi olabilir. Nihayetinde 12,5 yıldır iktidarda olan bir partiyiz. 12,5 yıl uzun bir süre. Bu süre tamamen hatasız, yüzde 100 mükemmel değil. Kuşkusuz belki hatalarımız, yanlış adımlarımız oldu. Yanlış anlaşılan belki hareketlerimiz oldu. Bunlar da belli toplum kesimlerini belki üzdü, kırdı, bazılarını gücendirdi ama şuna inanıyorum ki karar günü, seçim günü geldiğinde o vatandaşlarımız da yine istikrardan yana tercihlerini kullanacak ama biz de bir yandan kendi muhasebemizi yapacağız."

BANK ASYA'NIN TMSF'YE DEVRİ

Bank Asya'nın TMSF'ye devrine ilişkin soruyu yanıtlayan Babacan, bu konuda yapılan her şeyin Bankacılık Kanunu, ilgili mevzuat ve hukuk çerçevesinde olduğunu söyledi. TMSF'nin de BDDK'nın da bağımsız kurumlar olduğunu ifade eden Babacan, BDDK'nın yaptığı açıklamaya bakılırsa, bu kararın gerekçelerinden birinin de mevduat sahiplerinin haklarının korunması olduğunu kaydetti.

Bir zamanlar bazı ekonomi yazarlarının, IMF ile anlaşmaması halinde Türkiye'nin ekonomisinin kötüye gideceğini yazdığının hatırlatılması üzerine de Babacan, son 7 yıldır IMF ile bir anlaşmanın olmadığını ancak ülkenin gelişmeye, büyümeye devam ettiğini belirtti. Babacan, "AK Parti gibi halkın içinden gelen siyasi hareketin, ekonomiyi çok iyi yöneteceği, iyi bir dış politika uygulayabileceği ve strateji konusunda gayet başarılı olabileceği pek yakıştırılamıyordu ama biz bunu ispat ettik" dedi.

"BU ÇEVRELER BUNLARI GÖRMEK İSTEMEZLER"

Babacan, AK Parti'nin bununla da kalmadığı ve bu yıl G20'nin dönem başkanı olduğunun altını çizerek, "Bu çevreler bunları görmek istemezler. Bu çok da önemli değil. Bizi dünya takip ediyor, takdir ediyor, en önemlisi de somut sonuç alıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"MESELE AK PARTİ'Yİ SEVMEK YA DA SEVMEMEK..."

"CHP iktidar olursa, Kemal Derviş ekonominin başına gelecek. Böyle bir ihtimal var mı?" şeklindeki soruyu da Babacan, "Bu, tezatları kendi içinde barındıran bir tablo aslında. En büyük tezat da yüzde 35 hedefini açıklayıp, yani bir bakıma tek başına iktidar olamayacağını resmen açıklayıp, ondan sonra da 'iktidar olduğumda şunları yapacağım' diye yapılan açıklamalar" diye yanıtladı.

Bunların bir inandırıcılığının olmadığını vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:

"Vatandaşlarımız niye AK Parti'ye değil de CHP'ye, MHP'ye oy veriyor diye baktığımızda, aslında oy verme sebeplerinin analizlerinde şunu görüyoruz. Bu vatandaşlarımızdan çoğu aslında, bu partilerden gerçekten iktidar olmasını beklediği için ya da o partinin Türkiye'yi daha iyi yöneteceğine inandığı için vermiyor. O partilere oy vereceğini söyleyen vatandaşlarımızın önemli bir bölümü, AK Parti'ye kırgın olduğu, belki de sevmediği için diğer partilere veriyor. Dolayısıyla burada yine karşılaştırmada referans AK Parti. Yani AK Parti'yi sevmek ya da sevmemek üzerine oluşan bir siyasi yelpazeyi görüyoruz."

"ALLAH KORUSUN..."

Hükümet olmanın, vatandaşların yüzde 100'ünü kucaklamak anlamına geldiğini dile getiren Babacan, kendilerinin de bunun bilincinde olduğunu söyledi.

Muhalefet partilerinin, özellikle asgari ücret konusundaki vaatlerine iş dünyasının neden sessiz kaldığının sorulması üzerine Babacan, bu tür konularda yalnız kalmaya alıştıklarını bildirdi. Buna karşın, iş dünyasında, "Muhalefet şunu, bunu söyler ama AK Parti doğrusu, makulü neyse nihayetinde onu yapar" diye bir güvenin oluştuğunu belirten Babacan, "Zaten Allah korusun, piyasalar bizim bir popülizme sapacağımızı görse, öyle bir kanaat oluşsa, zaten ekonomik göstergeler bugünden allak bullak olur, seçimi falan beklemez" dedi.

BAŞBAKAN DANIŞMANI OLACAK MI?

AK Parti'nin "3 dönem kuralı" nedeniyle milletvekilliğinin sona ermesinin ardından "Başbakan danışmanı" olacağı yönündeki iddianın hatırlatılması üzerine de Babacan, "Bu dönemde çıkan dedikodulara inanmamak lazım. Reuters yazsın, şu yazsın, bu yazsın. Bunlara inanmamak lazım" dedi.

Şu anda tamamen seçimlere odaklandıklarını ve devlette devamlılığın esas olduğunu dile getiren Babacan, kişilerin gelip geçici olduğunu ama kuralların kaldığını ifade etti. Babacan, kendilerinin de buna çok önem verdiklerini belirterek, önümüzdeki dönemde uygulayacakları politikaları yazılı hale getirdiklerini ve tüm detaylarıyla ortaya koyduklarını bildirdi.

"YOL HARİTASINI ÇİZDİK RAYLARI DÖŞEDİK"

Şimdiye kadar hiçbir dönemde yapılmayan detayda bir gelecek hazırlığı yaptıklarının altını çizen Babacan, şunları kaydetti:

"Yol haritasını çizdik, rayları döşedik ve bunun da siyasi taahhüdüne girdik. Bunu da partimizin genel başkanı, bizzat kendisi bu taahhüdü verdi. Bundan sonraki dönemde önemli olan bunun uygulanmasıdır. Bunun da önümüzdeki dönemle ilgili tüm hazırlıkları tamam. Verilen sözler tutulduktan sonra, yol haritasında yüründükten sonra, raylar döşenmiş, bu rayda yüründükten sonra Türkiye'nin inşallah önü açık ama verilen sözler tutulmazsa, rayları döşediniz, treni başka yöne götürmeye çalışırsanız tren devrilir, kredibilite kaybolur. O zaman hep beraber Türkiye'den korkalım, ben de korkarım herkesin de korkması gerekir. O zaman öngörülemez bir ülke haline geliriz, akşamdan sabaha karar değiştiren, ne yapacağını bilemeyen bir ülke durumuna düşeriz. Daha önceki 1990'lar olsun, ondan önceki kötü dönemler olsun, hep bu yüzdendir. Geleceği belirsiz hale geldiği anda Türkiye'nin, önü kapanır, ekonomisi durur."