BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Ali Aydın'dan şok açıklamalar!

Bir Galatasaray-Beşiktaş derbisinde çaldığı iki penaltı kararı sonrası, baskılar yüzünden istifa eden eski hakem Ali Aydın çarpıcı açıklamalarda bulundu

Abone ol

Bir gün Bülent Yavuz ile karşı karşıya gelirsem soracağım. Niye o kadar ısrar etti ayrılmam için? "Bu takımlar seni istemiyor" diye niye ağladı? Ulusoy'a da ağladı, "Ali Aydın hakemliği bıraksın" diye. Yarım saat sonra istifa ettim.

Yaklaşık 200 profesyonel takım, 4-5 bin yönetici var. Kaç tanesi ilkokul mezunu bakın. Bizim spor yöneticisi profilinde aranan tek özellik para


Ali Aydın kuşkusuz futbolun en tartışmalı hakemlerinden biriydi. Yönettiği maçlar kadar istifası da konuşuldu. Ali Aydın ile federasyon seçimlerine beş kala sohbet ettik. Aydın "Bugün dönüp baktığımda istifa etmesem olurmuş" diyor. "İlk hata yaptığımda niye ceza almadım, niye dinlendirilmedim ve niye üst üste maçlara gönderildim" diye soruyor. Ve ardından ekliyor Merkez Hakem Komitesi Başkanı Bülent Yavuz istifa etmem için ağladı. Ali Aydın'ın söylediklerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.

Futbol dünyasında değişen ne var? Son günlerde temiz toplum kadar temiz futbol da konuşulur oldu.

Gençlik yıllarımdan bu yana örneğin benim içimde hep amatör bir ruh vardı. Eskiden koşullar iyi değildi ama insanlar futbolu içlerinden geldikleri gibi oynuyordu. Para pul çok da önemli değildi. Her şey menfaat, koltuk için değildi.

Yoksa bunların hepsi her zaman vardı da siz mi küçüktünüz?

Belki de. Ne zaman sahalar çim olmaya başladı, tribünler büyüdü futbolun amatör ruhu da bozulmaya başladı.

Siz aslında basketbol oynuyordunuz. Nasıl oldu da futbola kaydınız?

Boyum 1.92, bir ara kiloma hiç dikkat etmedim ve 125 kilo oldum. Tamamen keyiften. Öyle olunca bir ağabeyim dedi ki "Sen böyle koşamazsın sen gel hakem ol." Futbol ve hakemlik öyle başladı. Ne bir hayalim vardı ne de gelecek düşüncem. İki üç maçtan sonra şehir dışına deplasmanlara gitmeye başlayınca işi sevdim.

Hakemlik nasıl bir güç? Yani oyunun kaderi iki dudağınızın arasında.

O kişiye göre değişir... Neden değişir? İnsanın egosu vardır, egoyu tatmin etmek vardır. Şimdi bakıyorsunuz 23 yaşında hakemlerimiz var. Adam "Ah ne büyük futbolcu" dediği insanların maçını yönetiyor. Eğer bir hakem kendini ön plana çıkarmıyorsa daha başarılı olur. Hakemliğin içinde vardır ön plana çıkma isteği.

Son derece popüler bir meslek.

Ben hakemliği meslek olarak kabul etmiyorum. Yarınınız yok. Maçlara giderken sigortanız var ama örneğin bacağınız kırılsa uzun vadede kimse size bir şey yapmıyor. Üstelik hangi maçı yöneteceğinize başkaları karar veriyor. Yani size hiç maç vermeyebilirler. Sizi sevmeyebilirler.

Peki bir hakem nasıl yükselir? Örneğin sizin yükselişiniz çok çabuk olmuş.

Evet çok hızlı bir şekilde çıktım 1. Lig maçlarını yönetmeye başladım.

ANADOLU HAKEMİ İYİDİR

Bir yerde "Anadolu hakemleri, küçük yerlerin hakemleri daha iyidir, onları etki, baskı altında tutamazsınız" demişsiniz. Ne demek istediniz bu cümleyle?

Kim ne derse desin futbolu basın ve kulüpler yönetiyor. Bir maçtan önce hakem belli olana kadar isimler geçer. Sonra hakem belli olur. O zamana kadar gösterdiği kartlardan tutun da, çaldığı düdüklere kadar istatistikler yayınlanır. Dolayısıyla seyirci ve futbolcu hakeme karşı bir önyargıyla gider. Hakem de konuşulanların söylenenlerin etkisinde kalır. Büyük şehirlerdeki hakemler bunu daha çok hisseder çünkü etkiyi ve baskıyı canlı canlı yaşarlar.

Basın da oyunun bir parçası yani

Evet. Bu ülke insanının beklentisi nedir? Kavga dövüş, 'Kurtlar Vadisi' tarzı, Semra Hanım. Durgunluğu sevmez Türk insanı. İlla kavga dövüş ister. Sporda bile. Sonuçta gazeteler de bir ticarethanedir.

Kimse babasının hayrı için iş yapmaz. O yüzden de kavgayı körüklerler. Büyük takımların da gazeteler için maddi manevi değeri olduğunu unutmamak lazım tabii. Aslında en önemli soruntakımların yönetici profili. Ona bakmak lazım.

Ne göreceğiz?

Türkiye'de yaklaşık 200 profesyonel takım vardır, 4-5 bin yönetici vardır. Bunların kaç tanesi ilkokul mezunu bakın bakalım. Bizim spor yöneticisi profilinde ne yazık ki aranan tek özellik para. Yani kimin parası varsa o yönetici olarak oraya alınıyor. Yani amaç yöneticinin parasal olarak takıma katkıda bulunması, okumuş mudur sporu biliyor mudur hiç önemli değil.

Peki dönelim Anadolu hakemlerine

Eskiden özellikle önemli maçlara Anadolu hakemleri verilirdi. Etki altında kalmaları engellenirdi. Şu anda tam tersi olmaya başladı. Hakemlik artık Ankara ve İstanbul'dan yönetilmeye başlandı. Büyük şehirde yaşarsanız, diğer hakemler ve federasyon üyeleriyle diyaloga girersiniz. İnsanların sizi sıkıştırır. Kulüp yöneticileri yanlarına uğramadınız diye gönül koyar. İnsanlar sizi etki altında bırakır.

Kim bu insanlar?

Hakemlik camiası, yönetim camiası. Örneğin Zonguldaklı Cem Papila ile Ankaralı Cem Papila arasında dağlar kadar fark var.

Ne farkı var?

Zonguldaklı Cem Papila güven duyulan, dürüstlüğüyle anılan bir hakemdi. Ankara'ya geldikten sonra yönettiği maçlarda sıkıntı yaşamaya başladı. En eleştirilen hakem oldu. Neden? Çünkü büyük ilde seni sevmeyen çok olur. Küçük illerin ekonomik ve kültür anlamındaki yardımlaşması çok iyidir. Birbirine bakış açısı değişiktir. İstanbul'da yaşadığınız zaman değer verdiğiniz birinin yanına uğramadığınızda alınganlık kırgınlık olur. O yöneticinin yanına bir uğramaya başlarsanız bu sefer etki altında kalmaya hazır olmanız gerekir.

Kulüp yöneticileri hakemler üzerinde etkileri olsun isterler. Söylediklerinizden bunu anlıyorum. Bu iş bir hakemi göndermeye kadar gidebilir. Örneğin Beşiktaş 'Muhittin Boşat gitsin' der, Trabzon Cem Papila'yı sevmez.

G.Saray da 'Ali Aydın gitsin' der. Evet bunu derler. Her takımın sevmediği bir hakem vardır. İnsanları mutlu etmek mümkün değil. 'Ali Aydın'ı istemiyoruz' diyorlardı. Niye? Bize 4 kart çıkardı. Haksız mıydı peki? Yönetimlerden biz başarısızdık diye bir laf duymadım şimdiye kadar, hep hakem suçludur. İşte o yüzden diyorum ki MHK'da mutlaka Kulüpler Birliği'nden bir temsilci olmalı.

Siz gazetede köşe yazarken hangi maça hangi hakemin verileceğini tahmin ediyordunuz. Yani böylesine belli mi her şey? Her maçın hakemi belli midir?

Her maçın hakemi bellidir. Tekrar söylüyorum. Hakem kadrosuna bakın. FIFA kokartlı hiçbir hakeme derbi verilmemiş. Neden? Demek bir eksiklikleri var. Ya derbi ver ona ya da kokartını elinden al. Dürüstlüklerinde mi bir şey var kötü mü maç yönetiyorlar açıkla o zaman.

KULÜPLER ETKİN

Siz üstü kapalı konuşuyorsunuz. Belki futbol camiası sizin şifreli laflarınızı anlayabilir ama ben daha açık yorumlar istiyorum. Neden bu hakemlere derbi maçı vermiyorlar?

Futbolun sahibi kulüplerdir. Kulüpler olmasa ne hakem olur ne de federasyon. Kulüpler bazı hakemler için "Biz istemiyoruz" diyebiliyorlar. F.Bahçe-G.Saray-Beşiktaş maçına bir Erol Ersoy kaç seneden beri çıkmadı. Kaçıncı senesi oldu.

Neden?

Acaba büyükler küçükleri yer mi? Büyük takımlar küçük hakemleri yer. Hakemler her zaman insanların gözünde özellikle kulüplerin gözünde, bize yaranması gereken insanlar gibi görünür. Hakemler mutlaka kulüplerle iyi geçinmek zorudaymış gibi davranılır.

Sürekli hakemlerin dürüst olmasından bahsediyoruz. Siz madem dürüsttünüz niye gönderildiniz?

Ben niye kızıyorum biliyor musunuz? Dürüst hakem lafına. Bu bir meziyet değil ki. Her insanda olması gereken şey. Benim arkamdan üzülenlerin timsah gözyaşları döktüklerine inanıyorum. Bakın hakemler kurnazdır. Verilen mesajı çok iyi alırlar. Hakem yöneticisinin verdiği mesajı anlar.

Röportaj : Balçiçek PAMİR / SABAH