Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden ve Bedri Baykam gibi isimleri bünyesinde bulunduran Türk Solu dergisi Alevi ve Kürtler'e ağır eleştiriler yöneltti.
Abone olDergiye göre; Türkiye’de Kürtçülük akımlarını Aleviler güçlendirdi. Web sitelerinde ‘Türk oğlu, Türk kızı Türklüğünü koru!’ başlıklı bir açıklama yayınlayan Türk Solu dergisi, Türklerin kendilerini ancak modern şehir hayatında ifade edebileceğine dikkat çekiyor. Yazıda şöyle deniliyor: “Türk medeniyeti, köyden gelen etkilere kapatılmalıdır. Köy, her halükârda Kürtçülüğün yaşam alanıdır. Yıllarca İstanbul’da Sivaslı, Erzincanlı, Malatyalı, Tokatlı Alevi kitlenin yarattığı köy ortamı, Kürtçülüğü güçlendirmiştir. Türk’ü saza mahkum eden köylü kafası, bugün şehirleri Kürt kültürüne teslim etmiştir.”
Her Türk’ün alışverişini mutlaka Türk’ten yapması istenilen yazıda, “Kürt’e aktarılan para PKK’ya maddi destek demektir. Türk, bu maddi desteği kesmezse hem Türklerin mali gücü olmayacaktır hem de Kürt’ün altında ezilecektir.” deniliyor. Yazının bir başka maddesinde ise her Türk’ün mutlaka Türkçe konuşması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Yazıda, şu görüşler savunuluyor: “Bunu da İstanbul şivesi ile konuşmalıdır. Dil varsa millet vardır. Ancak şehri istila eden Kürtler kendi dillerini hakim kılmaktadır. Bunlarla temas içinde Türkler de şivelerini bozmakta, Türkçe konuşsa bile adeta Kürt şivesiyle Türkçe konuşmaktadır.”
Televizyonlardaki Kürt dizilerinin, Kürt müziğinin, her adım başı Kürtçe müzik çalan barların, kasetçilerin, minibüslerin ortasına düşen Türklerin ister istemez lisanını yitirmeye başladığını öne süren Türk Solu dergisinde şu ifadelere yer veriliyor: “Buna direnmek için; Türk, Kürt dizisi izlemez. Kürtçe müzik dinlemez. Kürtçe müzik çalan barlara gitmez. Kürtçe konuşulan minibüse binmez. Kürtçe kaset satan dükkandan alışveriş yapmaz.”
Yazıda Türk yemekleri de ele alınmış. Türk yemeklerine sahip çıkılmasını isteyen Türk Solu yöneticileri, Türk’ün damak tadının, Kürt yemekleri ile yer değiştirdiğini söylüyor. Türk’ü kebaba, lahmacuna mahkum eden anlayışla mücadele edilmesini isteyen Türk Solu dergisinin açıklamasında, “Yemek, kültür savaşının bir parçasıdır. McDonalds’lar ne kadar tehlikeli ise Kürt mutfağı da o kadar tehlikelidir. Başka kültürlerin yemeklerini yiyen kültürler asimile olur. O nedenle Türk, Türk mutfağına sahip çıkmalı, başka şeyler yememelidir. Her şeyden önce Türk üremelidir. Artan her bir Türk bebesi, bizi Ergenekon’dan çıkaracak bir kurtarıcıdır.” görüşlerine yer veriliyor.
Haber: Erkan Acar
Kaynak: