YÖK´ün görevden almak istediği İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, Gözcü Gazetesi'ne konuştu. Alemdaroğlu'nın sığındığı gerekçe, yine Atatürkçülük...
Abone olYÖK´ün görevden almak istediği İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, ``Hedef oluşumun altında, Atütürk ilkelerini savunmam yatıyor'' dedi.. Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Gözcü Gazetesi Yayın Koordinatörü Ufuk Büyükçelebi´ye, ``Ben Atatürk türü yaşam felsefesi olarak kabul ettim. Ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğünü kabul eden bir kişiyim. Bu nedenle suçlu isem, cezasını çekmeye hazırım'' dedi. İşte Büyükçelebi'nin soruları, Alemdaroğlu'nun cevapları: İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü´nde idari yargı kararlarını uygulamadığı için görevden alınması konusunda Cumhurbaşkanlığı´na teklif sunulan Rektör Kemal Alemdaroğlu, ``Benim hedef gösterilmemin ardında çirkin oyunlar sözkonusu'' dedi YÖK Genel Kurulu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu´nun görevden alınması için Cumhurbaşkanı Sezer´e teklif sundu. Alemdaroğlu´nun görevden alınmasına gerekçe olarak da ``Kardiyoloji Enstitüsü'nün kapatılan anabilim dalları hakkında mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararını uygulamadığı ve YÖK'ün bu konudaki kararına direndiği'' iddiası gösterildi. Enstitüde yaşanan sıkıntıların rektörün inisiyatifi dışında olduğu belirtildi. Kardiyoloji Enstitüsü'nde idari yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle Kemal Alemdaroğlu'nun rektörlükten alınması kararı şiddetle kınandı. - Sayın Alemdaroğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü´nde idari yargı kararları uygulanmadığı için görevden alınmanız yönünde karar alındı. Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? Birtakım mali açıklardan bahsediliyor? Hiçbir bölümümüzde böyle bir açık sözkonusu olamaz. Sayıştay denetimleri 2003 yılı da dahil olmak üzere biraz önce geldi. Orada da böyle bir açık yok. 1998, 1999, 2000, 2001, 2002 denetimlerinde herşey tam anlamıyla noktası noktasına doğrudur. Ayrıca hiçbir şekilde sayıştay sorgulaması geçilmemiştir. - Peki efendim bu suçlamalarla YÖK´ün sizi görevden alma yetkisi var mı? Bu suçlamalarla şu şekilde görevden alma yetkisi yok. Soruşturma açarak, uygulama için süreç başlatılabilir. Ayrıca bugüne kadar bir soruşturma açılmadı. Kardiyoloji Ensitütüsüyle ilgili idari yargı kararlarını uygulamadığım iddiası var. Bu durum bir iddiadan öte inceleme raporu şeklinde imiş. Denetleme kurulundan iki defa ikişer kişi geldi. Bazı konularda inceleme yaptılar. O incelemeyi yaptıran YÖK Başkanı´nın incelemeyle tatmin olup, o konuyu kapatması gerekiyor veya tatmin olmuyorsa soruşturma açtırması gerekiyor. TOPLUM VE ÜNİVERSİTELER SUSTURULMAK İSTENİYOR İdari yargı karar vermeli. İdari yargı kararını uygulama emriyle ilgili olarak, zaman zaman YÖK´te yazışmalarımız oluyor. ``Şu karar şöyle nasıl tavır alalım dediğimiz zaman uygulayınız deniyor.'' Biz YÖK´ün bu uyarısına uyarak, uyguluyoruz. İdari yargı kararını uygulamadığımız zaman kişi veya o kurumun yetkilileri benim için tazminat davası açabilir. Ceza davası açabilir veya YÖK beni bu mahkemelere verip savcılığa bildirebilir. Burada oynanan oyun üniversiteleri susturma oyunudur. 1839´dan bu yana batılılaşma hareketleri içerisinde toplumun konuşması istenirken, Avrupa Birliği´ne girme çabasında bulunduğumuz bu dönemde üniversitelerin susturulması isteniyorsa, bu bence çok çağdışında kalmış bir harekettir ve acıdır. Dönem dönem üniversiteler ve çağdaş kurumlar birtakım suçlamalara ve iddialara maruz kalıyor. Siz bu tür suçlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Cumhuriyet´in kurumları hedef alınıyor. Cumhuriyetin kurumları, Cumhuriyetin kazanımları, Türkiye Cumhuriyeti´nin Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk´ten ilkeleri, devrimleri kazandıkları doğrultusunda kazandıkları hedef haline geliyor ama şu çok açık ki ben sayın Cumhurbaşkanımız´ın bu konudaki duyarlılığını yakınen yaşıyoruz, görüyoruz onun bu konudaki yorumunun çok gerçekçi olacağına inanıyorum. KİŞİLER DEĞİL, KURUMLAR ÖNEMLİ Sayın Alemdaroğlu, Yargıtay Başkanı Özkaya hakkında ne düşünüyorsunuz? Aynı benzerlik var mı? Gazeteleri okuduğum zaman Yargıtay Başkanı´nın herhangi bir suçunun olduğunu da anlamadım. Kurumları hedef alıyorlar. Kişiler burada önemli değil, ben giderim. Bir başkası gelir. Ama burada kurum ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Kurum felsefesine karşı mücadele veriyor. Tabii Cumhuriyetin kazanımları, bugünkü üniversitelere Cumhuriyet üniversiteleri diyoruz, en başta en eski olmamız nedeniyle İstanbul Üniversitesi olma koşuluyla Cumhuriyet üniversitelerinin yapısı ortadan kaldırılıyor. Artık üniversiteler konuşamıyor, üniversiteler yüksek öğretim kurulu yetkililerince yönetilen bir kurum haline eğer getirilmeye çalışılıyorsa YÖK´ün çıkış tarihi 1981´i hatırlarsak bu kadar diktatöryel bir tavır yoktu. Yani Yargıtay başkanı içinde de aynı şey yapılmaya çalışılıyor. Son yıllarda İstanbul Üniversitesi´nde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul Üniversitesinde son 7 yıldan beri büyük bir atılım gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi Uluslararası Atıf İndeksi´ne giren dergilerdeki yayın sayısı itibariyle 5´incilikten 1´inciliğe çıktı 2003 yılında. Shantay Üniversitesi´nin Amerikan Bilimler Akademisi ile birlikte son 2 yıl sürdürdüğü bir çalışma 2003 yılı sonunda internette yayınlandı. Araştırma da dünyada mevcut 7 bin üniversite arasında en üst düzeydeki 500 üniversite içinde Türkiye Cumhuriyeti´nden 2 üniversitesi yer alıyor. Biri Hacettepe, diğeri de İstanbul Üniversitesi. Bu İstanbul Üniversitesi için çok büyük bir ödül. Biz bu ödülü çok daha güçlü bir şekilde kendi kurumlarımızdan beklerken, kurumlarımız bundan belli ki rahatsızlık duyuyorlar. Bu hoş değil. İstanbul Üniversitesi´ne daha çok şey kazandırcağız. 24 saat bize yetmiyor. Avrupa´da üniversitelerle ilgili çok önemli sorunların tartışıldığı anda bu bilgiyi aldım. Bunların hepsini aşacağımıza inanıyorum. ``Yargısız infaz buna denir!'' Soruşturma açıldıktan sonra nasıl bir süreç başlayacak? Soruşturma açıldıktan sonra yine YÖK Denetleme Kurulu görevlendirilir. YÖK Denetleme Kurulu´ndan bir kişi, iki kişi gelir denetimi yapar. Ancak tanıklar da dinlenir. Olaylar daha derinliğine incelenir, ondan sonra da kanaatleri bir cezaya doğru yöneliyorsa, o konuda onu belirterek benim savunmamı isterler. Böyle bir işlem olmadan, bugün hiçbir şekilde üniversite ve kamu kuruluşlarında işlem yapılamaz. Bu konuyu hukuk dışına çıkartmaktır, hukukun üzerinde hiçbir zaman bir yüksek öğretim kurulu değildir. Yüksek Öğretim Kurulu yargıdan bu konuyu bir anlamda uzaklaştırma girişimi içersindedir. Biliyorsunuz ki hiç kimse yargısız suçlanamaz, yargısız infaz edilemez denilmektedir. Maalesef bugün karşılaştığımız olay tamamen yargısız infaz görüntüsü vermektedir. Ben sayın Cumhurbaşkanımızın bunu yargısız infaz biçiminde de yorumlayacağına inanıyorum. Görevden alınmanız yönünde verilen kararın Cumhurbaşkanlığı´na iletilmesi ile nasıl bir süreç başlayacak? Cumhurbaşkanımıza teklif gönderilmiş diye biliyorum, başka bir bilgim bilgim yok. O kadar gizli bir şekilde gerçekleşiyor ki, toplantıda bile kısa ve gizli ve hızlı bir konuşma yapılmış. Toplantının dışarıya yansıtılmaması için de tüm tedbirlenr alınmış. Sayın Alemdaroğlu size yönelik olarak yapılan bu suçlama ve iddiaların altında türbana karşı gösterdiğiniz sert tavrın ne derece belirleyici olduğunu söyleyebilirsiniz? Hedef oluşumuzun altında birçok olayın ya da tavrın rövanşı yatabilir. 50 yıldan bu yana tek devleti, tek vatanı, tek ulusu, tek bayrağı ve tek dili savundum. Bu nedenle suçlu isem her türlü cezasını çekmeye hazırım. Laik, demokratik, sosyal hukuk devletini savundum ve savunmaya da devam edeceğim. Atatürkçü yaşam felsefesini, ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğünü kabul eden bir kişiyim. Bu nedenle suçlu isem, cezasını çekmeye hazırım. Bunun dışında ben herhangi bir şekilde bir rövanş düşünmek istemiyorum. Rektörlük de nasip oldu. Bazı kişiler bana tepkilerini birçok gazetede, yazdıkları kitaplarda dile getirdiler. Fikirleri, benimle ilgili düşünceleri yıllar öncesinden belli olan kişilerin vereceği karar, yargıdan kaçırma biçimindeki bir karar olur. Bu konular soruşturmaya açılır, eğer bir cezam, suçum varsa cezasını çekerim. O da yargıda. Söyleşi: Ufuk Büyükçelebi Kaynak: Gözcü Gazetesi