BIST 9.842
DOLAR 35,27
EURO 36,71
ALTIN 2.968,13
HABER /  GÜNCEL

Albay'ın sır ölümünde şok detaylar

Albay Kazım Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili öyle iddialar ortaya çıktı ki...

Abone ol

Dönemin Asteğmeni, Albay Cillioğlu'nun ölümüyle ilgili sırları açıkladı. “Albay Kazım Çillioğlu’nun cenazesi saatlerce revirde bekletildi, taşıma suyla yıkandı. Otopsiyi bile lojmanda yaptılar”

Albay Kazım Çillioğlu’nun şüpheli bir intiharla hayatını kaybettiği dönemde askerliğini Tabip Asteğmen olarak yapan Tunceli Jandarma Alayı revir komutanı Diş Hekimi Onur Kepez önemli iddialarda bulundu.

ÖLÜMÜN DUYULMASINI İSTEMEDİLER

Kepez, cenazenin saatlerce revirde tutulduğunu, otopsinin lojmanda yapıldığını belirterek, “Şimdi öğreniyorum ki kaburgalarında kırık, kurşun deliği var. Otopsi yapan doktorlar nasıl atladı?” dedi. Lojmanında 1994 yılında ölü bulunan eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun şüpheli intiharı ile ilgili sır perdesi aralanıyor. Olaydan 19 yıl sonra Çillioğlu’nun Düzce’deki mezarı tekrar açılarak otopsisi yapıldı. Adli Tıp Kurumu raporunda saç köklerinde arseniğe rastlanan Çillioğlu’nun, kürek kemiğinde kurşun yarası, kaburgalarında kırık olduğu tespit edildi.

"İNTİHAR DEĞİL CİNAYET"

Adli Tıp bulguları sonrası Çillioğlu ailesinin de gündeme getirdiği “intihar değil cinayet” iddiası ilk defa somut delillerle dayandırıldı. Savcılar raporu aldıktan sonra cinayet üzerinde araştırmalarını yoğunlaştırdı. O dönem Tunceli Jandarma Alayı’nda Tabip Asteğmen olan Diş Hekimi Onur Kepez, Albay Çillioğlu olayı ile ilgili gazetemize ilginç açıklamalarda bulundu. Albay ölmeden önce sürekli kendisiyle görüşen Kepez, aynı zamanda şüpheli intihardan sonra Çillioğlu’nun odasına giren ilk heyetin içindeydi.

BEYNİ HALININ ÜSTÜNE AKMIŞTI

[PAGE]

Olay anını anlatan Kepez, “Olaydan hemen sonra 5 kişi içeri girdik. O zaman Kurmay Binbaşı olan Mehmet Çörten, nöbetçi yedek subay, İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı ve kapıyı kıran marangoz vardı. Salonun hemen yan tarafına telsizini koymuş, intihar etmiş bir görüntüsü vardı. Kafasından çıkan mermi yukarıda kapının pervazına saplanmıştı. Kendisi de yarı yatar pozisyonunda uzanmıştı. Beyin tamamen halının üstüne akmış, odada kesif bir koku vardı. Benim gördüğüm manzara buydu. Savcılar gelinceye kadar orada birkaç saat kaldık. Olayın cinayet olacağını hiç düşünmedim. Çünkü 4. kat orası. Helikopter pistinin hemen yanında, güvenilğin çok iyi sağlandığı uçan kuştan herkesin haberdar olabileceği bir yerdi” dedi.

DOKTORLAR DA MI GÖRMEDİ?

Yıllar sonra mezar açılıp otopsi yapıldıktan sonra olayın cinayet olduğuna dair kuşkuları düşünmeye başladığını ifade eden Kepez, ikinci otopside kurşun yarası ve kaburgalarında kırık tespit edilen Çillioğlu’nun cenaze süreci ile ilgili skandal bilgiler verdi. Kepez, cenazenin revirde yıkandığını, buradaki taşınma esnasında da kaburga kemiklerinin kırılmış olabileceğini söyledi. Kepez, kurşun deliği ile ilgili olarak ise “Cenaze revirde taşıma su ile yıkandı. Camiden gelen imam cenazeyi yıkadı. O görmedi doktorlar da mı görmedi? Kurşun deliği hakikaten varsa otopsiyi yapan doktorların bunu atlama şansı var mı ona şaşırıyorum? “ diye konuştu.

ÖLÜMÜ DUYULSUN İSTEMEDİLER 

O dönem askerliğini Tabip Asteğmen olarak yapan Diş Hekimi Onur Kepez, “Cenaze neden revirde yıkandı” sorusuna ise “Olaydan sonra rütbeliler Kazım Albay’ın naaşı başında saatlerce nöbet tuttular. O zaman terörün en şiddetli yaşandığı, düşük yoğunluklu bir savaşın olduğu bir zamandı. Rütbeliler, biz albayımızı çarşıya gönderip hastanede bekletmek istemeyiz diyerek ölümün ilk etapta bölgede duyulmasını istemediler” dedi.

"YEŞİL, PAŞA GİBİ AĞIRLANIYORDU"

İntihar ettiği açıklanan Kazım Albayın oğlu Gökhan Çillioğlu, babasının Yeşil tarafından öldürüldüğünü iddia etmişti. Türkiye'nin haberine göre, Onur Kepez, Yeşil denilen Mahmut Yıldırım’ı 1993 Kasım’da gördüğünü belirterek şunları söyledi; “Yeşil Tunceli Jandarma’ya gidip gelen birisiydi. Şahsen bir tanışıklığımız yoktu. Ama oradaki muhabere kendisini çok iyi tanıyordu. Hem Jandarma hem de Emniyet ile çok iyi ilişkileri olan, geldiği zaman paşa gibi ağırlanan bir insandı. Askerler, ‘Komutanım buna yeşil derler, gidip gelir’ derlerdi. Kendisi için kontrgerilla denilirdi.”