BIST 9.420
DOLAR 34,42
EURO 36,35
ALTIN 2.832,80
HABER /  GÜNCEL

Albay Özdenin sır dolu cinayeti

Mardin'de öldürülen Albay Rıdvan Özden'in eşi ilk kez konuştu. Tomris Özden'in anlattığı bir çanta var ki işte o büyük bir sır!

Abone ol Gerçek katillerini bulma umudumu kaybettiğim zaman Ergenekon soruşturması başladı. Eşim JİTEM’e girse zengin olurduk ama şu an içerde olurdu. Şehit olması, cezaevinde olmasından daha onurludur.

Mardin İl Jandarma Alay Komutanı iken faili meçhul bir cinayete kurban giden Albay Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden star’a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tam 13 yıldır eşinin gerçek katillerinin bulunması için mücadele eden ve cinayeti ‘Susurluk ve devamı Ergenekon’un işlediğini öne süren Özden, Albay Rıdvan Özden’in gerçek katilleri bulma umudunu yitirdiği dönemde Ergenekon operasyonuyla yeniden umutlandığını söyledi. JİTEM’cilerle ilgili şok iddialarda bulundu.

TAM ÜMİDİ KESMİŞTİM Kİ!

Ergenekon'da Veli Küçük ismini duyunca Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’le görüştüğünü anlatan Tomris Özden ‘Eşimin gerçek katillerinin bulunması konusunda tam umudumu kestiğim dönemde Ergenekon operasyonu başladı. Veli Küçük, Ümit Oğuztan gibi isimleri duyunca panik oldum. Çünkü 10 yıl önce bu isimleri kitabımda yazmıştım. Eşimin de katillerinin aynı kişiler olduğu şüphesiyle adliyeye koştum. Savcı Zekeriya Öz, bana ‘Artık Rıdvan’ın dosyasını getirme zamanı geldi, düğmeye basalım’ dedi’ şeklinde konuştu.

JİTEM’E GİRSE ERGENEKONCUYDU

Eşi Rıdvan Özden’in bazı çevrelerin çok istemesine rağmen JİTEM’e girmek istemediğini anlatan Tomris Özden ‘Tuncay Güney yanılıyor. Eşim JİTEM’de çalışmadı. Veli Küçük ve Arif Doğan’ın teklifini reddetti tepkileri çekti. JİTEM’in pis işlerini biliyordu. Kadınların kabul gününde bile bu konuşuluyordu. Eşim JİTEM’e girmiş olsaydı, bugün Ergenekoncu olurdu. Zengin olurduk, eşim hayatta olurdu belki ama diğerleriyle birlikte cezaevindeydi şimdi’ dedi.

ZENGİN OLURDUK AMA!

Tomris Özden ‘JİTEM’cilerin eşlerinin kolları, bilezikler doluydu. Kollarında pırlantalar, üzerlerinde kürkler vardı. Biz ise sıkıntı içindeydik. Eşim JİTEM’e girmiş olsaydı, zaaflarına yenik düşecekti. Çok zengin olurduk, yatlarımız, katlarımız olurdu, ama şu an içerdeydi. Eşimin şehit olması, cezaevinde olmasından daha şereflidir, onurludur’ diye konuştu. İSTANBUL

Bitlis’in katiliyle eşiminkiler aynı

Eşi Albay Rıdvan Özden ile resmi kayıtlara ‘uçak kazasında öldü’ şeklinde giren eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in arasının çok iyi olduğunu söyleyen Tomris Özden şöyle konuştu: Ankara’da 5 yıl birlikte çalıştıkları Eşref Paşa, Körfez Savaşı’nın başladığı yıllarda eşimi ABD’ye kurye subayı olarak gönderdi. Orada bomba atma kurslarına katıldı. Döndüğünde tayini Aydın’a çıktı. Eşref Paşa ile çok samimiydik. Hatta Eşref Paşa, eşi Şükran hanımı Kuşadası’na bizim yanımıza tatile göndermişti. Eşref Bitlis’in ölümüne çok üzülmüştü, olayın suikast olduğunu düşünüp ‘Sıra bende’ demişti. ‘Öldüren Cem Ersever’ diyordu. Ancak Ersever öldürülünce de, ‘Aç, sefil yaşadı, öldü’ diyerek üzülmüştü. Onun katiliyle aynı güçler eşimi öldürdü. Bu güçler birbirleriyle bölgesel iletişim halindeler. Mıntıkalar halinde her birinin ayrı bir gücü var. Genelde bölge olarak katliamda birleşirler. Son dönemlerde birbirlerinden kopmaya başlayınca çözüldüler.

Özden’in katiline villa verildi

Albay Özden’i Zeki kod adlı İ.Y.’nin öldürdüğünü anlatan Tomris Özden ‘İ.Y.’yi eşimin yardımcısı Binbaşı C.K. tetikçi olarak kullandı. C.K. uyuşturucu, haraç gibi işlere karışmıştı. Eşim bu kirli işleri öğrenince, sürekli yanında bulunan İ.Y. isimli tetikçiye eşimi öldürttü. Eşimin cenazesini almak için Mardin’e gittiğimde İ.Y. bana eşlik etti. PKK itirafçıları Murat İpek ve Murat Demir, daha sonra bu kişinin kocamı öldüren kişi olduğunu söyledi. Eşimi öldüren kişi, meğer yanımdaymış. Kısa boylu, elmacık kemikleri çıkık, sapsarı bir adamdı. Emekli olan C.K.’ya şimdi Fenerbahçe’de bir villa verildiğini duydum’ diye konuştu.

Ölüm var kalım var şifrelerimi sen de bil

Eşinin yanından ayırmadığı kahverengi bir çantası olduğunu anlatan Tomris Özden ‘İçinde anıları, günlüğü, fihristi, notları ve kırmızı kaplı ajandası vardı. Emekli olduğunda notlarını kitap yapacaktı. Şifresini bir tek ben biliyordum. ‘Ölüm kalım var, bu şifreyi sen de bil’ demişti. Ölümünden 15 gün öncesine dek çanta evde duruyordu. Ancak, ‘Ben öldükten sonra hırsız gibi eve girerler, çantayı alırlar’ diyerek çantayı götürdü. ‘Ben ölürsem, başıma bir iş gelirse, çantayı al ve içindekileri evin altında yak, sen de fazla deşme’ demişti. O çanta, eşimin ölümünden sonra sır oldu’ dedi.

Komutan: Bir daha beni rahatsız etme!

Eşinin sır olan çantasıyla ilgili bilgileri Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’e anlattığını ifade eden Özden ‘Eşimin bazı evraklarını da ben gazeteci sıfatıyla Tuncay Güney’e vermiştim. Eşimin çantasını almak için dönemin OHAL komutanı Mehmet Çavdaroğlu’nun yanına gittim. Yakın dostumuzdu. ‘Beni Rıdvan’ın öldürüldüğü yere götür’ dedim. O ise bana hiç ilgi göstermedi. Daha sonra Çavdaroğlu Paşa’yı tekrar aradım, çantayı sordum. ‘Beni bir daha bu konuda rahatsız etme’ cevabını verdi’ şeklinde konuştu.