Ebru Gökçen Emre Diyarbakır’da yaşadıklarını bir kitapta romanlaştırdı.
Abone olTiyatrocu Ebru Gökçen Emre, babasının görevi nedeniyle bulunduğu Diyarbakır'da aşık olduğu Kürt gencini romanlaştırdı
Tiyatrocu Ebru Gökçen Emre, babası subay olarak dağda terörist kovalarken, gençliğini geçirdiği Diyarbakır’da yaşadıklarını bir kitapta romanlaştırdı. Bu romanda subay çocuklarının yaşadığı travma da var, Gökçen’in bir Kürt gencine olan aşkı da.
Albay kızı olarak Diyarbakır’a gittiğinde henüz 16 yaşındaydı. Tel örgülerle çevrilmiş subay lojmanlarına kimlik göstererek giriyordu. Tel örgülerin dışına çıkıp gerçek hayatla kaynaştığında, aradaki uzaklıkların farkına vardı. Göreve giden babasının geri dönüşünü annesiyle birlikte endişeyle bekledi. Silah sesini ilk kez yine o yıllarda duydu. Evleri tarandığında, oyun oynarken altına girdiği sehpayı siper olarak kullanmayı öğrendi.
İlk kez Diyarbakır’da bir Kürt gencine áşık oldu. Subay kızı olduğu için kendisiyle mesafeli duranları o yıllarda tanıdı. Yıllar sonra da hem kendi yaşadıklarını, hem de bölgede yaşananları romanlaştırdı. Terörün aşkı bölen yüzünü yazdı. Bir subay kızı ile Kürt gencinin aşkını gözler önüne serdi.
Tiyatrocu ve drama öğretmeni Ebru Gökçen Emre, bütün bunları kendi deyimi ile 16 yaşındaki bir çocuğun berraklığı ile sorguladı. Çünkü yetişkinler taraftı. Kitabının adı, Aynı Güneşinin Çocukları oldu. Bir subay kızı ile terör örgütü PKK’nın avukatı olan bir Kürt gencinin aşkını anlatan romanda, Güneydoğu’da subay çocuklarının yaşadığı travmalar da yer alıyor.
KARDEŞLİĞİN İÇİ DOLMALI
Silah sesleri ile ilk kez Diyarbakır’da tanıştığını belirten Emre, "Annemin ve babamın evde olmadığı bir sırada lojmanımız taranmıştı. Korku içinde sehpanın altına saklandığımı hatırlıyorum" dedi. Kitabı yazma amacını, "Türk-Kürt kardeştir sözü slogan haline gelmiş. Fakat bu kavramın içi boşaltılmış. Ben bu lafı neden kullandığımızı hatırlatmak adına bu kitabı kaleme aldım" sözleriyle özetledi. Emre, "İnsanların kafalarında engeller var. Herkes meseleye kendi gözlüğünden bakıyor. Kimse empati geliştirme gereği duymuyor. Bu yüzden bir yerde tıkanılıyor" diye konuştu.
Sizi seviyorum demek isterdim
Kitabı yazmaya çocuk yaşta karar verdiğini ve belli bir seviyeye geldiğinde kaleme aldığını belirten Ebru Gökçen Emre, Diyarbakır’da yaşadığı yıllar kadar, Adıyaman’da bir yıl üniversitede gözlemlediklerini de sayfalarına aktarmış. Subay çocuklarının Güneydoğu da yaşadıkları tramvaya bugüne kadar değinilmediğini belirten Emre, o yıllardan kalan bir iç yarasını da şöyle anlatıyor:
"Adıyaman’da Kürt arkadaşlarım bana karşı sakınımlı davranıyorlardı. Onlar için yaşıtları bir üniversite öğrencisi değil, bir subay kızıydım. Oysa ben onlara hep ’Ben sizi seviyorum demek’ istedim."