BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Al tank ihalesini ver İsrail vizesini

Yabancı ülke vatandaşlarına işçi vizesi verilmeyen İsrail’de, Türk şirketleri zor durumda kaldı. Bu şirketlerin imdadına İsrail’e verilen tank modernizasyonu yet

Abone ol

İsrail tankları, Cenin Mülteci Kampı’nı kuşatmıştı. Aynı dakikalarda bir grup Türk, Taksim Meydanı’nda İsrail’in saldırısını kınadıklarını belirten bir açıklama yapıyordu. Bu olayların olduğu günlerde ise 57. hükümet İsrail’e, Amerikan yapımı M-60 tanklarının modernizasyonu ihalesini verdi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in ‘İsrail, Filistinlilere soykırım uyguluyor. İhalenin onlara verilmesi konusunda endişelerim var’ sözleri, Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da katıldığı karar toplantısında ihalenin İsrail’e verilmesini engellemedi. 170 adet tankın ihalesini devlet şirketi İsrail Askeri Sanayi (Israel Military İndustries-IMI) aldı. Son 10 yıldır İsrail ile yapılan askeri tatbikatlar ve ikili ilişkilerin yükselişi kamuoyunun dikkatini çekiyor. 2002 yılında verilen tank modernizasyonu da bunlardan biri. Bu ihalede yer alan bir madde bir Türk inşaat firmasının İsrail’de çalışmalarını sürdürmesine fırsat verdi. İhalenin verilmesine karşılık İsrail’in de Türkiye’den alış-veriş yapma yükümlülüğü doğdu. 750 milyon dolarlık tank ihalesine karşılık bu paranın bir kısmının Türkiye’ye geri dönmesini amaçlayan bu maddeye başvuru olmadı. Yılmazlar İnşaat İsrail’den vize alamayınca, bu sorununu aşmak için söz konusu maddeyi kullanmak üzere talepte bulundu. İşçi vizesi konusunda ilk defa uygulanan bu maddeye başka başvuru gelmeyince kabul edildi ve 850 işçi için vize alındı. Yılmazlar’ın dışındaki firmalar ise tutunamayarak Türkiye’ye geri döndü. İsrail yabancı işçi istemiyor İsrail’de inşaat işlerini ülkenin vatandaşları değil, dışarıdan gelenler yapıyor. Bunların arasında Filistinliler de yer alıyor. Ekonomik olarak tamamen İsrail’e bağımlı olan Filistinliler bir yıl öncesine kadar sınır kapılarından savaş halinde olduğu ülkedeki işlere akın ediyordu. ‘Açık hapishane’ konumundaki Gazze’den sabah güneşi ile birlikte yola çıkan Filistinliler, güneşin kaybolmak üzere olduğu dakikalarda evlerinin yolunu tutuyordu. Bir de binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerinden ayrılarak yabancı topraklarda geçim derdine düşenler var. İsrail bu işçilere bir yıllık vize veriyor, eğer bir problem çıkarmazsa bu süreyi uzatıyordu. Ancak hükümetin aldığı bir kararla hem Filistinliler hem de yurtdışından gelen yabancılara İsrail yolu kapandı. 2001 yılındaki İkinci İntifada öncesinde 100 bin civarında yabancı işçinin çalıştığı İsrail’de bu rakam yasaklama ile 10 binlere kadar geriledi. Bunun nedeni olarak işsizlik öne sürüldü. İsrail’de inşaat sektöründe 10 yıldır söz sahibi olan Yılmazlar İnşaat’ın genel müdürü Ahmet Arık, bu kararın politik olduğunu ve bununla işsizliğin azalmadığını belirtiyor. “Yabancı işçilere vize verilmemesi işsizliği azaltmak yerine artırdı. Çünkü İsrailliler ağır işlerde çalışmıyor. Böyle olunca işçi getiremeyen birçok şirket projelerini tamamlayamadı. Bunlar ya kapasitelerini düşürdü ya da kapandı.” Yabancı işçileri ülkelerine dönmeye zorlayan yasak, Türk inşaat şirketi Yılmazlar’ı da etkiledi. 850 civarında işçisi ile binlerce konut yapımında görev alan firma, bu olaylardan sonra Türkiye’ye dönmeyi düşünmeye başladı. Ancak üstlendiği projeleri bitirmesi gerekiyordu. Aksi halde büyük tazminatlar ödemeye mahkum olabilirdi. Bunun için İsrail’de kalmanın yollarını aramaya başladı. İki ülke arasında gerçekleşen tank modernizasyonu antlaşmasındaki maddeye göre İsrail’in ihaleyi almasına karşılık bu paranın bir kısmının geri dönmesi için Türkiye ile alış-veriş yapması gerekiyordu. Yılmazlar bu maddeden yararlanıp yararlanamayacaklarını öğrenmek üzere 2003 yılında konuyla ilgilenen Milli Savunma Bakanlığı Offset Şubesi’ne başvurdu. Şube şirketin bu isteğini inceledikten sonra kabul etti. Vize talebi önce İsrail Askeri Sanayii’ne, sonra da hükümetine iletildi. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de İsrail Büyükelçisi’nden Yılmazlar’a kolaylık göstermesini istedi. Gül, ‘Türkiye’de 80 civarında İsrailli firma iş yapıyor. Siz de Yılmazlar’a ülkenizde kolaylık gösterin’ ricasında bulunmuş. Yılmazlar’ın çalışmalarını inceleyen İsrail hükümeti, konuya önce olumsuz bakarken Türkiye ile ilişkilerini korumak için 850 işçiye vize vermeyi kabul etti. İsrail’in yükümlülüğünü karşılayacak başka bir başvuru olmadığı için bakanlık işçilerin kazandığı parayı ülkeye döviz girdisi sayarak antlaşmadaki şartın yerine getirildiğini kabul etti. Bugün İsrail’de çalışma karnesine sahip tek Türk firma olan Yılmazlar İnşaat’ın genel müdürü Arık, kapanma noktasına gelen şirket için, “Kimse buraya işçi getiremezken şirketimizin kapanmasını engelleyen sebep, tank modernizasyonu ihalesi. Bu şekilde hem işsizliğin biraz azalması hem de Türkiye’ye döviz girmesi açısından başvurumuz kabul edildi” diyor. Ancak Yılmazlar’ın vize konusundaki sıkıntıları hâlâ bitmiş değil. İsrail, Türk işçilere vizelerinin bittiği an ‘ülkenize dönün’ uyarısında bulunabilir. Bir yıllık vizelerle çalıştıklarını belirten Arık, birkaç yıl sonra ne olacağını bilemediklerini söylüyor. “Bizim aldığımız projeler en az bir-iki yıllık. Vizelerimiz devam edecek mi etmeyecek mi hiçbir fikrimiz yok. Uzun vadeli düşünemiyoruz. Aldığımız inşaatın süresi 2-3 yıl. İş alıp da tamamlayamazsak tazminat ödemek zorunda kalacağız” diyor. İsrail’in diğer şirketleri ülke dışına göndermesine karşın Yılmazlar’a özel vize vermesi İsrailli firmaların tepkisini çekti. İsrail medyasının kendilerine saldırdığını ifade eden Arık, “Bizim burada işçileri sattığımızı, inşaat şirketi olmadığımızı iddia ettiler” diyor. Yılmazlar İsrail’in en büyüklerinden Yabancı işçilere verilen vize sayısının düşürülmesi ve çalışan firma sayısının azalması İsrail’de inşaat sektörünü krize sürükledi. Yılmazlar sahip olduğu işçi sayısı ile birçok şirketin çalışmak istediği kurumlar arasına girdi. Bunların arasında İsrail’de en büyük üç inşaat firması da yer alıyor: Senelgone, Ben Yekulu, Aranson. 2003 yılı içinde İsrail’de inşaat şirketinin yıllık cirosu 30 milyon dolar civarında. Arık, İsrail’de kâr oranlarının, cironun ancak yüzde 10’una kadar çıkabildiğini belirtiyor. Cironun yaklaşık yüzde 50’si ise işçilere gidiyor. İsrail’deki Türk firmaları tutunamıyor İsrail’de Yılmazlar’ın dışında da çalışan Türk inşaat firmaları bulunuyordu. Ancak onlar İsrail’den ayrılmak zorunda kaldı. En önemli sorun olarak vize problemi öne çıkıyor. Ahmet Arık, gelen firmaların İsrail’i iyi tanımaları gerektiğini söylüyor. “Muhtemelen yanlış fiyatlandırma yapıp gelen teklifleri aldılar. İsrail hiçbir ülkeye benzemiyor. İş yapacak firmaların burayı çok iyi tanıması, sistemi bilmesi gerekiyor.” İsrail’de çalışan inşaat firmalarını zorlayan sadece vizeler değil. İsrail Standartları Enstitüsü de şirketleri her an kontrol ediyor. Türkiye’deki gibi binaların bitirilişinin üzerinden yıllar geçip de bir deprem olduğunda değil de, binaların temelinin atılmasından en son çivinin çakılmasına kadar her aşama takip ediliyor. Tüm binaların bu enstitünün onayından geçmiş olması gerekiyor. İnşaatlarda kullanılan malzemenin ağırlıklı olarak, taşıyıcı kısımların ise yüzde 70 oranında beton olması gerekiyor. Her dairede sığınak olması da zorunlu. Türkiye’deki binaların yapımı, sistemi ve malzemesi ile İsrail’dekiler arasında büyük farklar olduğunu söyleyen Ahmet Arık, standartların dışında malzeme kullanmanın mümkün olmadığını belirtiyor: “Bu çok masraflı olmakla beraber taşıyıcılık açısından da çok sağlam.” Yahudi yerleşimlerinde Türkler de çalıştı Yılmazlar; Kudüs, Hayfa, Tel Aviv gibi merkezlerde çalışıyor. Ancak farklı şirketler bünyesinde çalışan Türkler de bulunuyor. Türklerin kimileri kaçak, kimileri de İsrailli şirketlerin aracılığı ile geliyor. İsrail’de toplam 2500 civarında Türk işçinin çalıştığı tahmin ediliyor. Bu işçilerin bir kısmı İsrail’in Filistin bölgelerinde açtığı Yahudi yerleşimlerinde konut yapımında çalışıyor. Ahmet Arık, kendisinin görmediğini ancak Türklerin bu yerleşim birimlerinde çalıştığını duyduğunu aktarıyor. Kendilerinin de bu tür işleri üstlenebileceklerini ancak bu bölgelerin riskli olduğundan dolayı herhangi bir girişimde bulunmadıklarını dile getiriyor. İsrail’de yaşayan bir Türk de bölgeyi gezerken Yahudi yerleşim birimlerindeki inşaatlarda Türk bayrakları gördüklerini ve buna müdahale ettiklerini açıklıyor. Haber: İbrahim Doğan Kaynak: Aksiyon Dergisi