Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının 'yüz akı' haline gelen AKUT'un işini yapmasına kim taş koyuyor? İşte Tanyel Yılmaz'ın kaleminden traji-komik bir AKUT hikayesi...
Abone olSivil toplum kuruluşları deyince Türkiye'de ilk akla gelen AKUT, uzun zamandır adeta 'gizli bir el' tarafından engelleniyor. Haberciler sitesi Genel Yayın Yönetmeni Tanyel Yılmaz, AKUT'un en son Pakistan depremine gitmek isterken yaşadığı 'bürokratik rezaleti' okuycularıyla paylaştı. Birlikte okuyoruz:
Yazı: Tanyel Yılmaz
Kaynak:
AKUT, Türkiye’nin gururu bir sivil toplum kuruluşu... Hiçbir çıkarı-beklentisi olmaksızın hem Türkiye’de hem de dünyada doğal afetlere anında müdahale ederek dünyanın takdirini kazanan AKUT bir süredir sessiz... Nedeni ise klasik bir Türk hikayesi... AKUT’un parlayan yıldızını kıskanan Sivil Savunma yapılanması... AKUT, Türkiye adına yardıma koşabilmek ve insan yaşamı kurtarabilmek için Sivil Savunma engelini aşmak zorunda... Neden mi? Nasıl mı? Aşağıdaki yazıları okuyunuz ve yaşananların perde gerisinde neler olduğunu anlayınız...
Sivil Savunma, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak yapılandırılmış; savaş zamanlarında sivillere dönük koruma operasyonlarını yürütmek ve daha da öne çıkan milliyetçi yapılanma ile olası bir işgal halinde sivil direnişi organize etmek amacıyla kuruldu... Yıllar yılı bu özellikleri öne çıkan Sivil Savunma, savaş olasılıkları ortadan kalktıkça varoluş gerekçelerini de kaybetmeye başladı... Son çeyrek asırda, Lice depremi başta olmak üzere özellikle Erzincan depreminde Sivil Savunma asıl amacına dönük çalışmalar yapmak istedi; ancak başarılı olamadı... Sivil Savunma’nın beceriksizliğinde hem istihdam politikalarının hem de asıl hedefin hep farklı konulmasının etkisi vardı.
Bu eksiklik toplum tarafından kısa sürede kapatıldı. Öncülüğünü AKUT’un yaptığı, tamamen gönüllü prensiplerle çalışan birimler oluştu... AKUT örneğine baktığımız zaman, tamamı doğa sporları ile ilgilenen; tamamına yakını Üniversite mezunu olan ve en az bir yabancı dil bilen ve sürekli eğitimden geçerek dağ-doğa operasyonları ile doğal afetlerde arama kurtarma çalışmaları konusunda giderek yetkinleşen bir kadro her an operasyonlara hazır bekliyor... Ancak son olarak Cezayir ve Pakistan operasyonlarına AKP ve Sivil Savunma engellemesi yüzünden katılamıyor...
Türkiye’nin gururu haline gelen bir başarı hikayesi; Sivil Savunma kadrolarının kariyer kaygıları ve beceriksizliklerinin ortaya çıkmaması amacıyla engelleniyor; bastırılıyor. Özellikle yurtdışı operasyonlara katılmaları engelleniyor... Son engelleme Pakistan depreminde yaşandı. Sivil Savunmacılar, işinin ehli AKUT ekibini Türkiye adına giden uçaklara almadılar. Pakistan’a gitmesi Sivil Savunma tarafından engellenen AKUT ekibi, sonunda THY’nin tarifeli uçağı ile gecikmeli de olsa; kendi olanaklarıyla afet bölgesine hareket etti...
Benzeri olaylar, koordinasyonları tamamen “TARAFIMDAN” yapılan Taiwan operasyonunda da yaşanmıştı... Bunları yıllarca yazamamıştım ama son yaşananlar yüzünden artık yazmadan durmak Türkiye’ye haksızlık olacak... Bu nedenle gerekirse AKUT’tan atılma pahasına da olsa Taiwan operasyonu sırasında yaşanan rezaleti de paylaşacağım...
Taiwan depremi olunca Taiwan’ın Ankara’daki ticari temsilciliğini aradım. AKUT olarak yardım etmek istediğimizi söyledim. Taiwan adına bizden yardım istenince her zamanki gibi Başbakanlık özel Kalem Müdürü Zeynel Bey’i arayarak durumu ilettim. Bu tip durumlarda Başbakan Ecevit’in ve tüm devletin desteği arkamızda olduğu için rahat hareket edebiliyorduk. Zira iyiniyetli olduğumuzu görmüşlerdi... Sonunda herşey halloldu ama bir pürüz kaldı; Dışişleri Bakanlığı...
Dışişleri Bakanlığı bürokratları; Türkiye’nin Taiwan’ı tanımadığını; bunun için resmen yardım edilmesinin olanaksız olduğunu; Çin ile ilişkilerimizin bozulabileceğini belirtiyorlardı... Oysa Çin bile Taiwan’a yardım göndermişti... Sonunda ben de “Peki ben AKUT olarak gitsem?” diye sorunca Dışişlerinin yanıtı da olumlu oldu...
Sonunda tüm koordinasyonu yaparak THY ile ekibin Bankog’a inmesini; oradan da (sanırım KLM idi) başka bir şirkete ait uçakla Taiwan’a ulaşmasını ayarladık... KLM yetkilileri ile ekibin SAR ekibi olduğunu belirtince onlar da 6 saatlik beklemeye çözüm bulmaya söz vermişlerdi.
Ekibimizi uçağa bindirip havalanmasını beklerken gelen haberle şok geçirdik... Ankara’dan gelen haberle uçağın yola çıkması geciktirildi... Taiwan’ı tanımadığı için resmen yardım gönderemeyen Türkiye bir anda karar değiştirmişti ki; Sivil Savunma ekipleri geleceği için THY uçağı pistte beklemeye başladı... 2 saatlik bir beklemenin ardından uçak havalandı ve yola çıktı...
Aktarmanın yapılacağı Bankog’da koordinasyon ve lojistik anlamda AKUT’un ne kadar ileride olduğu ortaya bir kez daha çıktı. KLM yetkilileri AKUT ekibini 6 saatlik asıl sefere kadar bekletmemişler ve ilk uçaktan bazı yolcuları indirerek onların yerine AKUT ekibini uçağa yerleştirmişlerdi... Dolayısıyla ekibimiz dünyanın öte ucuna ilk varan ekiplerden biri oldu...
Sivil Savunmacılar ise Bankog havalimanında 6 saat beklediler; yediler, içtiler, uyudular, alışveriş yaptılar... Sonra mı? Sonra da memur rekleksi ile daha iyisi için daha öncesi için hiç çaba harcamadan(harcayamazlardı zira yabancı dilleri yoktu) normal seferle yola çıktılar...
Bu arada Taiwan’ın başkentindeki havaalanına inen AKUT ekibi; onları karşılayan “milliyetçiliği bıyıklarından akan” birileri tarafından havaalanında 6 saat bekletildi. Zira Sivil Savunmacılar bekleniyordu ve adadaki Türkler; Sivil Savunma gelmeden hareket etmeme emri almışlardı...
Bu yaşananlar, Türkiye’de afet koordinasyonunu üstlenen Başbakanlık Afet Koordinasyon Merkezi’nin beceriksizliğini ve Sivil Savunma’nın 657’ye tabi memurlarının güdük kariyer kaygılarını su yüzüne fışkırtıyor. Türkiye bu kafayla daha çok depremde çok can kaybeder ama Sivil Savunmacılar terfi bile alırlar... Türkiye’de birileri ileri kürek çekerken birilerinin hangi yöne kürek çektiğini de malum!
NOT : Bu yazı, Sivil Savunma'daki bu tip olaylarla ilgisiz arkadaşları tamamen istisna tutar. Kişisel olarak yaşananlara ve gözlemlenenlere tepkidir. AKUT ekibinin niye hala bölgeye gidemediğini sorduğum AKUT Başkanı ve değerli arkadaşım Nasuh Mahruki'nin derin bir "Ohh Tanyel, sorma... Sivil Sabunma bizim devlet uçağına binmemizi engelledi. Ancak tarifeli uçak ayarlayarak zorla gidebildik" demesi üzerine yazılmıştır. Tamamen kişisel bir tercih olup; AKUT yönetimi tarafından dernek açısından olumsuz değerlendirilmesi halinde gereken yasal işlemlerin yapılması da (üyelikten ihraç ya da uyarı gibi) göze alınarak yazılmıştır...