BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,40
ALTIN 2.922,69
HABER /  DÜNYA

Aktrist olmasaydı ne olacaktı ?

Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray, öğretmenliğin kapısından döndüğünü açıkladı. Şoray, maddi imkansızlıklar sebebiyle sinemayla tanıştı...

Abone ol

Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray, öğretmenliğin kapısından döndüğünü açıkladı. Şoray, maddi imkansızlıklar sebebiyle sinemayla tanıştığını söyledi.
Kartal Belediyesi Gençlik Kariyer Merkezi, ‘Kariyer Günleri’ etkinliği kapsamında Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray’ı ağırladı. Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kariyer Günleri etkinliğinde gençlerle bir araya gelen Türkan Şoray, bilinmeyen yönlerini öğrencilerle paylaştı. Salona "Türkan" sesleri eşliğinde giren Türkan Şoray, gençlerin bu ilgisi karşısında mutluluğunu dile getirerek gözyaşlarına engel olmadı. Kartal Belediyesi’nin bugüne kadar yaptığı etkinliklere katıldığını ifade eden Türkan Şoray, “Kartal’a bu üçüncü gelişim. Kartal’da inanılmaz sanat etkinlikler var. Kartal halkı sanatsever, sanatçısına sahip çıkan, çok mutlu oldum. Bu seferde çok mutluyum. Belediyenizin davetlisi olarak üç etkinliğe katıldım, üçü de mükemmel etkinliklerdi. Kartal halkı ile kaynaştıran etkinliklerdi, hep mutlu ayrıldım, bugünde öyle ayrılıyorum. Kartal İstanbul’un en güzel yerlerinden biri. Kartal’da yıllar önce film çektik, son halini de çok seviyorum. Sahilyolu, Kartal çok güzel. Kartal’ı seviyorum” diye konuştu. Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray gençlere hayal güçlerini kaybetmemelerini ve hayallerinin peşlerinden gitmeleri gerektiğinin altını çizdi. Şoray yeni projeleriyle ilgili bilgileri de ilk kez Kartallı gençlerle paylaştı.

“SONSUZ HAYAL GÜCÜNÜ KAYBETMEYİN”
Gençlere yaşamdaki tecrübelerini aktararak, onlara hayal güçlerini kaybetmemeleri gerektiğini vurgulayan Şoray, “Sohbetimiz başarı, kariyer üzerine olacak. Daha önce Sunay Akın vardı, onun sohbetine de doyum olmaz. Bende kendisine bayılırım. Engin bir hayat tecrübesi olan bir insandır. Aramızda üniversiteli gençler, liseli gençler var. Daha hayatın çok başındasınız. Ne kadar güzel yıllar bu yıllar. Hayatınızda kim bilir ne kadar güzel şeylerle karşılaşacaksınız. Bir kere her şeyden önce bende sizin yaşlarınızdayken hep hayal ederdim. Genellikle dünyaya aynı eşit şartlarla, aynı şansla doğmuyoruz. Yaşam süresince o şansı belki biz oluşturuyoruz diye düşünüyorum. Bir kere dönüp geriye baktığımda, düşündüğümde, şöyle bir şey söyleyebilirim siz yaştaki gençler için. Bir kere hayal etmeyi, sonsuz hayal gücünü kaybetmemeyi, ondan sonra bir hedef belirlemeyi unutmayın. ‘Ben şöyle bir yerde, şöyle bir yaşam, bir meslek sahibi olmayı istiyorum’ deyin. Ve risk almaktan korkmamak. Ondan sonra en önemlisi sorumluluk sahibi olup, disiplinli ve kariyerinize odaklanıp, sahip çıkıp, tutkuyla disiplinle çalışmak, onu ertelememek” diye konuştu.

“DÜNYANIN EN GÜZEL MESLEĞİNİ ALLAH BANA BİR ŞANS OLARAK VERDİ”
Öğretmen olma hedefiyle yola çıktığını ama zaman içinde kendisini sinemanın büyülü atmosferinde bulduğunu ifade eden Türkan Şoray, “Ben kendi hayatımda da düşünüyorum. Ben hedef belirlememiştim, hep daha sonra oldu. Şimdi gençler dünyayı tanıyarak hareket ediyorlar. Yıllar öncesini düşündüğümde biz daha içine kapanık yetiştik. O zaman bilgisayarlar, televizyonlar yoktu, radyo vardı dünyamızda. Şimdi gençlerin ufku, vizyonu çok daha geniş, çok daha her şeyi biliyorlar. Ben o yıllarda belki de sizin yaşınızdaydım, 14-15 yaşındaydım. Beni yatılı okula göndermeye karar vermişlerdi. Ailemin maddi imkanları kısıtlıydı. Ben öğretmen olmak istiyordum. Yatılı öğretmen okuluna gidecektim. Bir şeye de inanıyorum. Öğretmen olmak da çok kutsal bir meslek. Öğretmenlere inanılmaz saygım, sevgim vardır. Ama tesadüf dünyanın en güzel mesleğini Allah bana bir şans olarak verdi. Tesadüf olarak sinemaya geçtim. Mesleğime başladıktan sonra hayallerim; hani o demin dedim ya, sonsuz hayaller, vazgeçmeyin hayallerden. Bende sonrasında yavaş yavaş bu meslekte çok güzel yerlere gelir, acaba filmlerim çok beğenilir mi, övüntüler alır mıyım, benim seyircim beni sever mi diye böyle tatlı tatlı hayal etmeye başladım. Ondan sonra bunlara ulaşmak için, hedefe ulaşmak için ne yapmalıyım? O zaman ben en iyi filmleri yapmalıyım. O filmin iyi olması için elimden geleni yapmalıyım, o hedefe ulaşmak için çalıştım. Hayatımda bunun dışında hiç bir şey önemli olmadı. Sadece filmlerim, mesleğim. Risk almak, mesela bazı filmlerde oynasam mı, oynamasam mı? Her film benim için riskti aslında. Seyirci beni beğenir mi, beğenmez mi? O heyecanı yaşarım. Hayatım artık öyle bir hale geldi ki, mesleğimde aynı yerde kalabilmek için şunu anladım. Hayatınızda öncelikli olmalı, sorumluluk duygusu taşımalı, disiplin, mesleğe saygı. Zamanında işinde olmak, işi ihmal etmemek, iş yerinde paylaşımcı olmak. Gece gündüz mesleği düşünmek, ihmal etmemek. Aman canım ne olacak dememek, meslekten kopmamak. Bunları hayatıma geçirmeye çalıştım. Çok şükür ki, bunların karşılığını çok güzel aldım diye düşünüyorum. Salona girdiğim zaman o sevgi, alkışlar, bunların karşılığı” dedi.

“BÜTÜN FİLMLERİN BENDEKİ YERİ AYRIDIR”
Gençlerin sorularını da cevaplayan Türkan Şoray, her filminin kendisi için ayrı bir yeri olduğunu da ifade etti. Filmlerini hiç birini birbirinden ayırmayan Şoray, “Çok klasik olacak belki ama bütün filmlerin hepsinin ayrı bir yeri var bende. Mesela yıllar sonra izliyorum televizyonda Karagözlüm’ü. Çok sevimli bir karakteri canlandırmışım. Selvi Boylum inanılmaz bir film. Cemo var mesela, attan düştüm, ölümden döndüm. Dönüş var, ilk yönetmenlik yaptığım film. Yılanı Öldürseler. Cüneyt Arkın ile yaptığımız Arım Balım Peteğim, saf aşk filmleri. Ana diye bir film yaptık, kan davasını anlatan. Hazal var. İlk yıllarda çektiğim mesleği bilmeden, öğrenmeye çalışarak çektiğim filmler var. Mesela koş diyorlar, paldır küldür koşuyorum, bir yere çarpıyorum. Öğrenmeye çalıştığım dönemlerdeki filmleri izliyorum, kendi kendime gülüyorum. Kendime üzülüyorum. Yıllar sonra şöyle bir şey oluştu bende. Çok yabancılaşarak aaa neler yapmışım diyorum. Filmleri seyrederken de ben burada ne kadar güzelim diye seyretmiyorum, dışardan hain bir gözle ay burada da nasıl yapmışım diye seyrediyorum. Böyle enteresan bir duygu. O bütün aşamaları görüyorum. Nereden nereye gelmiş, nasıl giderek daha bilinçli senaryo seçimleri yapmaya başlamışım. İlk yıllarda hangi senaryo gelirse önüme oynamışım. Bütün bunlar mesleği yavaş yavaş öğrenmenin güzelliği” şeklinde konuştu.

TÜRKAN ŞORAY YÖNETMEN KOLTUĞUNDA
Kartallı gençlere yeni projelerinin müjdesini de veren Türkan Şoray, “Çok heyecanlı günler geçiriyorum. Uzun yıllardır sinemada üretemedim ama şu aralar üst üste projeler geldi. Çok yakında ’Kadınlar da Vardır’ isimli filmin yönetmenliğini yapacağım. Annelerimizi çok seviyoruz. Bende annemi çok seviyorum ama yaşarken değerini ne kadar biliyoruz. Bunun üzerine bir film. O çok sevdiklerimiz, yakınlarımız, onlar hep hayattadır. Onlara bir şey olmaz diye düşünürüz. Ama kaybettiğimiz zaman anlıyoruz değerini. O benim içimde bir acıdır, onun bir birikimi var bu filmde. Geleneksel bir annenin bir başka doktor kadınla dayanışması, çok hoş, duygusal bir hikaye. Ben bu filmde oynamayacağım, sadece yönetmenliğini yapacağım. Yönetmen duygusu olarak filme katkım olacak. Tüm kadınlara hitaben bir film olacak. Şu sıralar onun senaryo çalışması yapılıyor. Senaryo yazarımız Erendiz Atasü da burada. Okumanızı tavsiye ederim. Çok önemli çağdaş bir yazarımız. Hemen arkasından çok değerli bir yazarımız var, Osman Şahin. ’Mor Cepken’ diye bir öykü yazıyor benim için. O da bir kasaba hikayesi. Kasaba dünyasını filmlerde çok severim. Bir kasaba da aşkını yaşayamamış bir kadın, erkek, bir Romeo-Juliet hikayesini anlatan enteresan bir film olacak” diye konuştu.

TÜRKAN ŞORAY’DAN ALBÜM SÜRPRİZİ
Türk Sineması’na adını yazdıran Türkan Şoray, bir albüm çıkaracağını da açıkladı. Şoray, “Bir albüm sürprizim var. Şarkıcılık iddiasında değilim ama filmlerini seyrettiniz ama hadi belki onunla da birlikte şarkılarını söyleriz derseniz diye bunu seyircilerim için bir kereliğine yapacağım. Ocak ayının ilk haftası çıkıyor. Bu ara güzel şeyler olacak” ifadelerini kullandı.

“BELGİN DORUK KADAR MEŞHUR OLUR MUYUM DİYE HAYAL ETTİĞİM OLDU”
Gençlerin en çok merak ettikleri konulardan biri de Türkan Şoray’ın rol model olarak kimi aldığıydı. Hayatta tüm yaşananların rol model olabileceğini belirten Şoray, “Yaşadığımız çevre çok önemli. Rol model olarak giderek karakter olarak anneme benzediğimi farkettim. Çünkü dürüst bir insandı, anaç. Karakteriniz önce o şekilde şekilleniyor. Rol model olarak mesleğimde de öyle bir şey olmadı. Şunun gibi olayım, bunun gibi olayım diye rol modelim olmadı. Ama onun kadar meşhur olur muyum diye hayal ettiğim Belgin Doruk vardı. Ben o yıllarda sinemaya başladığım zaman o çok meşhurdu, çok seviliyordu. Rol model olarak seçmek mi bu bilmiyorum. Onun dışında dürüst insanlarla dostluğum, arkadaşlığım oldu. Arkadaşlık çok önemli. Doğru, dünya görüşü olan, dost, iyi arkadaşlarınızın olması lazım. Bunu seçmekte çok dikkatli olmak lazım. Çok şükür benim şansıma dürüst insanlar, hayatta duruşu olan insanlarla geçti ömrüm. Onların davranışlarını benimsiyorsunuz, siz de farkında olmadan kişiliğinizin geliştiği dönemde belki böyle bir şey olmuştur” dedi.

“BUGÜN BU NOKTAYSAM BU HAYATTA YAPILAN HATALARDAN ALDIĞIM DERSLERDEN”
Hayatta hiç kimsenin mükemmel olmadığına da vurgu yapan Türkan Şoray, “Hepimiz insanız, hatalarımızla, zaaflarımızla. Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni… Hatalarımızla insanız ama önemli olan o hatayı düzeltmek. O hatalardan ders almak. Mükemmel bir insan mümkün değil, mutlaka hayatı boyunca insan hata yapar, keşke yapmasaydım dediği olmuştur. Ama mutlaka benim de hatalarım, keşkelerim vardır. Ama ben bugün onlarla kafa yapısı olarak, dünyaya bakış olarak bir yerdeysem onlardan aldığım derslerde etkili. Ama bir daha yapmama şartıyla. O bana hep bir ders olmuştur” dedi.

“EKONOMİK SIKINTILARLA SİNEMAYA GİRDİM AMA SONRASINDA SİNEMA BENİM HAYATIM OLDU”
Başarının tarifini “Benim için mutluluk gözyaşları” olarak tarif eden Türkan Şoray, “Ben sizler gibi okula gidiyordum, oyuncu olmayı hayal etmiyordum. Annem babam ayrılmışlardı. Annem ekonomik sıkıntı içindeydi, iki çocuğuna bakmak, çalışmak zorundaydı. İnanılmaz ekonomik sıkıntılar. O benim iki yılım zor şartlarda geçti. 14 yaşımdaydım, buluğ çağlarındaydım. Annem ve babamın ayrı olduğu bir iki sene unutamadığım yıllardı. Okulda zengin ailenin çocukları da vardı. Benim en istediğim şey soğuk günlerde güzel bir paltom olsun istiyordum. Annemin imkanı yoktu. Lacivert incecik bir ceketim vardı. Okulda herkesin paltosu asılıydı, herkes gitsin paltomu öyle alayım derdim, utanırdım. Halbuki utanacak ne vardı. O yıllarda herkes beni incecik ceketle görmesin derdim. Bunları yaşadığım günlerdi. O yıllarda bir tesadüf bir sinemacı beni görüyor ve film teklif ediyor. Annemle konuşuyorlar. Büyük bir para ödenecek. Bizim için o çok önemliydi. Annem çok düşündü, taşındı, ne yapsın, ne etsin, öğretmen olmak için okula yazılmışım. Ama bende baskı yapınca biraz da ekonomik sebeplerden oldu. Ama sonrasında sinema benim hayatım oldu” diye konuştu.
(İHA)