BIST 9.833
DOLAR 35,08
EURO 36,59
ALTIN 2.930,66
HABER /  GÜNCEL

AKP'nin Sezer'i indirme planı

Hükümetle Cumhurbaşkanı arasında sık sık yaşanan görüş ayrılıklarına YÖK Yasası'nın iadesi eklenince, AK Parti de çözümü Sezer'i indirme planında buldu.

Abone ol

Birgün Gazetesi'nden Sedat Bozkurt'un haberine göre, YÖK Yasası'nın 18 sayfalık vetosu son damla oldu, AKP kafayı Sezer'e fena taktı… Yeni plana göre, Sezer'i Meclis denetleyecek, gerekirse indirecek

CUMHURBAŞKANI İÇİN GENSORU SİSTEMİ

AKP, Cumhurbaşkanını Meclis denetimine açmak istiyor. Yani Cumhurbaşkanını seçen Meclis, onu denetleyebilecek, gerekirse görevden alabilecek.

AKP, Sezer'i "denetim" yoluyla indirebilmek için koz olarak Meclis Başkanlığı'nı kullanacak. Aynı denetim mekanizması, devlet protokolünün 1 numarası olan Meclis başkanlığı için de getirilecek.

AKP, Cumhurbaşkanlarının sadece "vatana ihanet" iddiasıyla milletvekili tam sayısının 4'de 3'ü tarafından suçlanabilmesine itiraz ediyor. Planın merkezini de bu oluşturuyor, "Cumhurbaşkanları başka bir suç işlemezler mi?"

Aynı biçimde, Meclis Başkanı da 2 yıllığına seçiliyor ve görev süresi bitene kadar onunla ilgili hiçbir işlem yapılamıyor. Ya tarafsızlığını kaybederse ve meclisi yönetemeyecek hale gelirse ve istifaya yanaşmazsa ne olacak? İşte AKP'nin her iki makam için de kullanacağı argümanlar.

Meclis Başkanlığı için araştırmayı yapan isim Bülent Arınç. Kendi makamını tartışmaya açıyor. Bu yöntemi Cumhurbaşkanlığına taşıyan ise AKP yönetimi.
AKP yönetiminin en önemli açmazı, söz konusu Anayasa değişikliklerinin yeterli sayıyı bulamaması ve konunun referanduma gitmesi. AKP'lilerin referandum konusunda kafaları karışık. Çünkü oylanacak olan herhangi bir değişiklik değil, Sezer.

YÖK Yasası'nın 18 sayfalık gerekçe ile veto edilmesi AKP kanadında "uyutulan" bir sorunu gündeme getirdi: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. Sezer ile AKP'nin sorunu YÖK yasası ile sınırlı değil, çünkü YÖK Yasası Sezer'in ilk veto ettiği yasa değil. Atamalar, belki de veto edilen yasalardan daha büyük sorun hükümet ile köşk arasında. Ve bu sorunun hem Cumhurbaşkanının hem de Meclis'in yenileneceği tarih olan 2007'ye kadar beklemeyeceği artık AKP'nin içinde yoğun bir biçimde konuşuluyor.

Peki ne yapılacak? Hükümetin önünde bulunan 40 maddelik yeni Anayasa değişiklik paketinde Cumhurbaşkanı Sezer'in hem görev süresinin hem de yetkisinin azaltılması yer alıyor. Hatta bu düzenleme, Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla yaptığı açıklamalarla gerekçelendiriliyor. Ama bir türlü gündeme alınmıyor. Alınmamasının nedeni AKP'nin Meclis'teki çoğunluğu yeterli bile olsa, bir kaza sonucu ortaya çıkacak referandum tehlikesi.

Şimdi AKP'nin önüne yeni bir seçenek geliyor, Meclis denetimi. Cumhurbaşkanı'nı seçen Meclis'in onu denetlemesi, gerekmesi halinde görevine son vermesi tasarlanıyor. Çünkü mevcut Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı sadece "Vatana ihanet" suçu nedeniyle, Meclis üye tam sayısının 4'de 3'ü tarafından suçlu bulunabiliyor. Peki Cumhurbaşkanları "vatana ihanet" dışında bir suç işlemezler mi? İşte AKP'nin üzerinde durduğu soru bu.

Bu yöntemi geliştiren isim ise hayli dikkat çekici; Bülent Arınç. Ama burada ilginç olan Arınç'ın bu sistemi kendi makamı için öngörmüş olması. Yani Arınç, Başkan seçildikten sonra, Meclis Başkanları'nın nasıl yargılanacağını merak etmiş ve araştırmış. Ortaya ciddi bir sorun çıkmış, Meclis Başkanlarının nasıl yargılanacağı, daha doğrusu nasıl iki yıllık seçilme süresi bitmeden nasıl görevden alınabileceği bilinmiyor. Bu konuda Meclis Başkanları da "milletvekili" muamelesi mi görecekler? Tarafsızlığını kaybetmiş bir başkan, görevinden istifa da etmezse Meclis'i nasıl yönetecek?

Bunun bir örneği Mustafa Kalemli döneminde Genel Kurul inşaatı nedeniyle ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları.Bu süreçte Kalemli görevinin başındaydı, bürokratları yargılanıyordu.

Arınç bu konuyu detaylı bir biçimde araştırıyor. Arınç'ın Meclis özelinde yaptırdığı araştırmanın Cumhurbaşkanı boyutu üzerinde de çalışması bir başka merkezde AKP içinde yapılıyor.

AKP'nin böyle bir Anayasa değişikliği konusundaki tek sıkıntısı ise, biraz önce de bahsettiğimiz referandum açmazı. Meclis'te değişiklik, şöyle ya da böyle bir nedenle üye tam sayısının 3'te 2'sinin altında çıkarsa Cumhurbaşkanının değişikliği referanduma götürme yetkisi doğuyor. AKP'lilerin kafası burada karışık. Gidilsin diyenler var, gidilmesin diyenler de.

Aslında AKP, yerel seçimlerde aldığı yüzde 42'lik oy oranının ardından herhangi bir referanduma güle oynaya gitme eğiliminde. Ama, Sezer için gidilecek bir referandum her şeyden önce "herhangi bir referandum" olmayacak. Örneğin, 2 B olarak adlandırılan, orman vasfını kaybeden arazilerin kullanıcılarına satılması da dahil pek çok konuyu AKP gönül rahatlığıyla referanduma götürebilir. Belki referandumdan zaferle de çıkabilir.

Ancak referandumun konusu Sezer olursa, kimse tartışmayı, bir anlamda "bürokratik" bir kurum haline gelen Cumhurbaşkanlığı Kurumu'nun siyasi yapısı için yapılacak bir düzenleme olarak algılamaz. Çünkü her şeye rağmen, muhalefetsiz bir siyasal ortamın, belki de muhalif tek unsuru, her türlü eleştiriye açık olmasına karşın Sezer. Ve böyle bir referandumda AKP'yi yüzde 20'lerin altına çekecek tek güç de onda gözüküyor.

ani