BIST 9.577
DOLAR 34,01
EURO 37,85
ALTIN 2.820,33
HABER /  GÜNCEL

AKP'li vekil bile isyan etti !..

Star Gazetesi yazarı Taşkın Şenol, Uzanların şirketlerine el konulmasını ilginç bir şekilde ele almış. İşte o yazı...

Abone ol

AKP'li vekil bile isyan etti!.. Evet; yanlış okumadınız, AKP hükümetinin ve o hükümetin başı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla gerçekleştirilen 'eşkıyalığa', aynı partiye mensup bir milletvekili dahi isyan etti... Bu milletvekilinin adı Emin Şirin... AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin'le telefonla konuştuk dün... Sesi bir hayli öfkeliydi; 'Bu çağda ceberrut devlet olur mu?' sözleriyle isyanını dile getiriyordu... Aman yapmayın; bakın sizin mensubu olduğunuz parti, sizin hükümetiniz, sizin başbakanınız yapıyor bunları, dedim... 'Ne farkeder?' dedi ve devam etti: 'Ben olaya şu parti, bu parti diye bakmıyorum. Uzan Grubu hatalıysa onu da eleştiririm. Ama buradaki şahsi kanaatim, daha önce yasalara uygun olarak devredilmiş şirketlerin, ortada egemenliğimizi tehdit edecek bir unsur yokken zorla geri alınması. Ceberrut devlet manzarası hoş değil... Buradaki hareket noktam, Anayasa'da Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir, yazması... Pekiyi nerede hukuk? Hukukun olmadığı yerde yolsuzlukla mücadele yapılır mı? Kimseyi inandırabilir misin? Bir taraftan hukuk devletiyim diyeceksin, diğer taraftan hukuku uygulamayacaksın... Olur mu böyle şey?' ADIMIZ 'ADALET' AMA... Araya girip, 'bu hukuksuzluğu yapan sizin mensubu olduğunuz parti' diye yineledim... Devam etti Şirin: 'Evet, doğru... Ben AK Parti milletvekiliyim. Partimizin açık adı da Adalet ve Kalkınma Partisi. Adalet önemli kelime. Ama 'Ben tek başına iktidarım, istediğimi yaparım' dersen adalet kelimesinin bir anlamı kalır mı? Bu meseleyle ilgili lütfen beni daha detaylı bilgilendirin. Haklıysanız, AK Parti Milletvekili olmama rağmen sizin yanınızdayım. Eğer haklı değilseniz karşınızdayım. Burada anladığım, devlet daha önce satarak elinden çıkardığı malları, 'Hayır ben sana satmamıştım, sadece kiralamıştım' diyor. Bu halde özelleştirme hedeflerine ulaşmak çok zor. Burada isimler, partiler de önemli değil. Benim hangi partide olduğum da önemli değil. Benim aradığım hukuk. Hukuka uygunsa diyecek bir şeyim yok. Ama değilse ülkeye yazık ederiz. Özelleştirmeyi de, yolsuzlukla mücadeleyi de baltalarız...' Emin Şirin'in sözleri böyle. Doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen bir milletvekili olduğu için AKP'de sevmeyeni çok. Böyle giderse, 'despot' anlayışın hakim olduğu söylenilen AKP'den ihraç edilmesi uzun sürmez... Ama Şirin gibi, hakkı, hukuku savunan yürekli milletvekillerine ihtiyacımız var. Yapılanları içine sindiremeyen belki başka AKP milletvekilleri de vardır. Ama konuşma cesaretini gösterebilen şimdilik bir tek Emin Şirin... KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK... Konuşmak da lazım... Çünkü hukuk, yasalar, Anayasa hepimiz için gerekli. Hele hele iktidarı elinde bulunduran güçlere karşı bireylerin, şirketlerin hakkını koruma yönünde sığınabileceğiniz biricik yer hukuk sistemidir... Ve seçmen sayısının sadece yüzde 24'ünün oyunu alarak tek başına iktidara gelen bir partinin despotça uygulamalarından, 'ben yaptım, oldu' fütursuzluğundan korunmanın başka yolu yok... Bu yüzden de bu hukuksuzluğa, yine hukuk yoluyla karşı durmak gerekiyor. Hukuksuzluğu sürekli yineliyorum; çünkü şu yapılanları tarif ederken söylenebilecek en hafif kelime bu... Yıllar önce imtiyaz hakkını devrettiğin şirketlere el koymak haklı ve mantıklı gerekçeler ister. Ortada ne haklı gerekçe, ne de mantık var... Diyelim ki haklı gerekçelerin var. O zaman da prosedür belli. Bu iş öyle Başbakan telkiniyle, Enerji Bakanı'nın emriyle şirketleri basıp, yöneticilerini, hukukçularını yaka paça polis zoruyla dışarıya atarak olmaz. Haklı gerekçelerini sıralarsın, Bakanlar Kurulu'ndan karar alırsın. Bu da yetmez sonra da bunun Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekir. Bu halde bile mahkeme yolu açıktır. Ama milyonlarca kişinin ekranlardan izlediği gibi hukuk yolu değil, dağ başındaki eşkıyanın izleyebileceği bir yöntem uygulandı. Kanunlar, hatta Anayasa hiçe sayıldı. Bir nokta daha... Uzan Grubu, Çukurova ve Kepez'i aldıktan sonra milyarlarca dolarlık yatırım yaptılar. Tamamen Türk sermayesiyle yapılan Berke Barajı'nın açılışına ben de gittim. Bir milyar dolara yakın maliyeti oldu. Devletin milyarlarca dolara malolan bu barajı ve diğerlerini, tesisleri, iletim hatlarını gasp etmesi hangi kitaba sığıyor acaba? Genç Parti'yle, onun lideri Cem Uzan'la mücadele siyaset meydanında olur. Yerel seçimlerde hezimetten korkup bel altı vurmakla değil... Atalarımız ne güzel söylemiş; 'korkunun ecele faydası yok' diye... Taşkın Şenol taskin.senol@stargazete.com.tr Star Gazetesi