BIST 9.624
DOLAR 34,58
EURO 36,30
ALTIN 2.973,34
HABER /  POLİTİKA

AKPli Elitaştan DTPye şok sözler

DTP'li Baydemir empati istedi AK Partili Elitaş'ın cevabı geçikmedi. AK Partili vekil öyle sözler etti ki düşünmek gerekiyor.

Abone ol

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki koğuşunun değiştirilmesi üzerine gösterilen tepkileri eleştirerek, "30 bin kişinin katili olarak şu anda mahkum olan kişinin 11 metrekarede yattığı hücrede 'empati' yapılmasını söylüyorlar. 30 bin insan, 2 metrekarelik yerde şehit olmuşlar, canlarını vermişler yatıyorlar. Empati yapılmasını söyleyenlere 2 metrekarelik yerde 2 saat kalmalarını ve empati yapmalarını tavsiye ediyorum" dedi.

Elitaş, son günlerde terör örgütü ve onun destekçileriyle, DTP'nin terör örgütü elebaşının İmralı'daki F tipi cezaevine nakliyle ilgili kamuoyunu yanıltıcı ve o bölgedeki insanları anarşiye teşvik edici davranışlar içerisinde olduğunun görüldüğünü söyledi.

Tüm siyasi partilerin isteğinin, terör örgütü elebaşının F tipi cezaevine nakledilmesi noktasında olduğunu ifade eden Elitaş, şöyle devam etti:

"Adalet Bakanlığı'nın görsel, bire bir ölçüleriyle yaptığı açıklamalara baktığımızda, DTP sözcülerinin açıkçası demokratik açılım sürecini istismar ettiği, demokratik açılım sürecinde kayan vatandaş tabanının, halk desteğinin kaydığını görmesiyle birlikte bir infial içerisinde olduğunu ve vatandaşı istismar ederek bir tahrik yönüne doğru döndüğünü görüyoruz ki, bunun bizim 21. yüzyılda demokratik açılım için yaptığımız sürece olumsuz bir katkı sağlama açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Açıkçası, Diyarbakır Belediye Başkanı'nın hem sayın Başbakan, hem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı hem de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na yönelik söylediği sözlerin bir kere bu konuyla hiç alakası olmadığını, bir kere terörist örgütün elebaşısı, 30 bin insanın kanları ellerinde duran birisiyle bu ülkede hukuk içerisinde, siyasi partiler kanunu içerisinde siyaset yapan genel başkanlarla aynı seviyede gösterilmesini sağlıklı bir zihnin, sağlıklı bir aklın düşüncesi olarak ifade edildiğini düşünmüyorum.

Bunların galeyan içerisinde, hezeyan içerisinde bu söylemi yaptıklarını düşünüyorum. Bir de 'empati' yapılacaksa, 30 bin kişinin katili olarak şu anda mahkum olan kişinin 11 metrekarede yattığı hücrede 'empati' yapalım diyorlar. 30 bin insan 2 metrekarelik yerde şehit olmuşlar, canlarını vermişler yatıyorlar. Empati yapılmasını söyleyenlere, 2 metrekarelik yerde 2 saat kalmalarını ve empati yapmalarını tavsiye ediyorum."

Danıştay'ın YÖK kararını durdurması

Danıştay 8. Dairesi'nin YÖK'ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesinin durdurulması yönünde karar aldığını, YÖK'ün de bu karar için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na itiraz ettiğini hatırlatan Elitaş, "Dava sürüyor, dava sürecinin sonunu beklemek gerekiyor. Ama Danıştay daha önce bu konuyla ilgili 1998 yılında Diyarbakır Barosu'nun yaptığı bir itirazla ilgili müracaatı, (yarı resmi kuruluş olduğunuzdan dolayı itiraz hakkınız yoktur) diye geri çevirdi. Bir başka baronun itirazını da geri çevirdi ama maalesef bu süreçte İstanbul Barosunun müracaatını, daha önceki kararlarının aksine bir karar alarak, yürütmeyi durdurma kararını verdiğini ifade etti" dedi.

Danıştay'ın, belirli konulardaki içtihat kararlarını değiştirdiği takdirde, adalete duyulan güven duygusunun sarsılmasıyla karşı karşıya kalınacağını ifade eden Elitaş, şunları kaydetti:

"Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi bizim yüksek mahkemelerimizdir. Bu mahkemelerin aldıkları kararların toplum nezdinde, vicdanında rahatsızlık yaratacak şekilde olumsuz bir şekilde ortaya çıkması, tartışmaları da beraberinde getireceğinden dolayı, Danıştay'ın ve diğer yüksek mahkemelerin bir konuda kararlarını alırlarken toplum beklentileri, kanaatleri doğrultusunda oluşması ve hukukun içerisinde kalmaları çok önemli. Hukukun içerisinde kalmaları ifadesini söylerken, daha önce kendi içtihatlarını değiştirmeleri anlamında ifade etmeye gayret ediyorum. İnşallah Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, daha önceki Danıştay içtihatları doğrultusunda karar verecek ve YÖK'ün meslek liselerinin üniversiteye girişte önünde bulunan engelleri kaldırıcı düzenlemesini yeni şekliyle onayıyla devam ettirecektir."

Dünyadaki gelişmiş ülkelere bakıldığında, meslek liselerinden mezun olmuş bir mimarın, mühendisin ve muhasebecinin ekonomiye katkısı ve piyasaya girişinin ne kadar hızlı ve ucuz maliyetli olduğunun görüleceğini belirten Elitaş, "Bunu idrak ettiğimiz takdirde, Türkiye'nin sanayileşmesi ve rekabet edebilir şansının oluşması açısından meslek liselerinin katsayı engelinden kurtulması gerekir. İnşallah Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu yönde karar verecektir" diye konuştu.

Öymen'in sözleri

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in TBMM Genel Kurulunda "demokratik açılım" süreciyle ilgili yaptığı konuşmanın, kendi adına olmadığını, CHP Grubu adına olduğunu ifade eden Elitaş, şu görüşleri dile getirdi:

"Nitekim CHP Genel Başkanı, grup başkanvekilleri ve milletvekilleri sayın Öymen konuşma yaparken hararetli bir şekilde alkışladılar. Bunu CHP'nin kurumsal kimliğinin tezahürü şeklinde değerlendirmek lazım. Aslında belki de Sayın Öymen'in söyledikleri, CHP'nin kendi içerisindeki bu konuyla ilgili meselelerinin çözüm yollarının olduğunu, zihinlerindeki meselenin veya arka plandaki düşüncelerinin bu olduğunun en önemli göstergesiydi. Toplumsal tepkinin belli bir noktaya gelmesiyle birlikte sessiz kalmakla bu süreci atlatmak gibi bir davranış içerisinde bulundular.

Ama benim kanaatimce, Alevi vatandaşlarımızın bu konudaki demokratik tepkilerini olumlu olarak değerlendirmek lazım, bundan gocunmamak lazım. Çünkü demokrasilerde en önemli mesele, kanunlar çerçevesinde, kuralları rencide etmeden, kanun dışı bir hareket yapmadan kendileri ile ilgili bir konuyu en iyi ortamda dile getirmeleri demokrasinin en temel unsurlarından birisidir. Bunu da o şekilde değerlendirmek lazım. Açıkçası, laf bir kere ağızdan çıkmıştır. Bundan geri dönüş mümkün değildir. CHP'nin bu konuyla ilgili kurumsal nitelikteki görüşlerini yeniden gözden geçirmesi, bugüne kadarki Alevi vatandaşlarımıza karşı yaptıkları politikaların perde arkasındaki düşüncelerin daha farklı olduğunu ifşa eden bir duruştu."