Erkan Mumcu:' Hesapları Ramazan Bayramından hemen sonraki günlerde seçime gitmektir' dedi.
Abone olMumcu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada "tonton amca" olarak nitelediği 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özalı andı. Milletin Özalı "dindar, demokrat ve sivil" bir Cumhurbaşkanı olarak andığını belirten Mumcu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin irticanın devlete sızdığına yönelik sözlerine yanıt veren Başbakan Recep Tayip Erdoğana, "Birdenbire "Ne yani dindarların siyaset yapmaya hakkı yok mu diyen bir başbakanın din ve dindarlığı siyasetin içine çekmeye, siyasete malzeme kılmaya çalıştığı bir dönemde bunu iyi anlamalıyız" dedi.
"Boşuna değildir parti temsilcilerinin ABDlere gidip Aman bizi delikten aşağı süpürmeyin diye yalvar yakar olmaları" diyen Mumcu, "Bana göre, hesapları Ramazan Bayramından hemen sonraki günlerde seçime gitmektir" tahmininde bulundu.
SEZERE MESAJ: AKPNİN TUZAĞINA DÜŞME
Mumcu, iktidarı "devlet-siyaset" arasında gerginlik yaratmaya çalışmakla suçlarken, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere de mesaj gönderdi. Mumcu, şöyle devam etti: "Dindarların siyasete hakkı yok mu filan palavralarının arkasında yatan bu provokasyondur. Ama sayın umhurbaşkanı ve bazı kurumlar adına konuşan kişiler de tıpkı geçmişte olduğu gibi arzu ettiklerinin tam tersine olarak yaptıkları şeylerin, takındıkları tutumların toplumdaki karşılığının ne olduğunun farkında olmayarak ortaya koydukları tutumları ile AKPnin ve iktidarının değirmenine su taşıyorlar. AKPnin değirmenine su taşımaktan vazgeçin.
Çünkü değerler üzerinden sarf ettiğiniz her söz, din ve laiklik amplaşmasından beslenen iki partinin değirmenine su taşıyor. Birisi CHP, birisi AKP.
Hükümet bir baskın seçime kaçacaktır. Şimdiden haber veriyorum. Tükürdüklerini yalamak için uyduracakları bahane hodri meydan bahanesi olacaktır. Onların iktidarı mı, milletin iktidarı mı çatışmasını yaratmak olacaktır. O bakımdan hükümetin hazırladığı bu tuzağa kimsenin düşmemesi gerektiğinin altını özenle çiziyoruz.
Yeniden AKP, CHP arasındaki tahteravelliyi beslemek isteyenler, siyaseti yeniden din-laiklik, çağdaşlık- muhafazakarlık, dindarlık, cumhuriyetçilik gibi yapay tartışmalara hapsederlerse bu iki partinin değirmenine su taşırlar, ama milleti susuz bırakırlar. Herkesi uyarıyorum.
Hiç kimse aklına geline konuşmasın, herkes aklı başında konuşmaya mecburdur. Bu bulundukları makam ve mevkilerin onlara yükledikleri ve görmezden gelecekleri bir sorumluluktur. Herkes kendi sorumluluğuna yakışır bir şekilde davranmalıdır."