AKP'nin Müslüman-Demokrat kimliğini sakladığını belirten Bahçeli, 'partiyi Merkez Sağ yapmak için dayatıyorlar' dedi.
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Merkez Sağ'daki Tapu Kavgası' ve MHP misyonuna ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- Devlet Bey, sağ ve Merkez Sağ kavramlarından ne anlıyorsunuz?
BAHÇELİ: Siyasi yelpazede, sağ ve sol kavramları tamamen yerli yerine oturtulamadı. Siyasi partilerin siyasi yelpazedeki konumu, tarifte yeterli olmayan bir şekilde bazı partiler aşırı sağ olarak ifade edilmiştir. Sağ yelpazenin neresine kadar sağ ifade ediliyor, neresinden sonrası aşırı sağ olarak ifade ediliyor. Bunlar çok net olarak ortaya konamamıştır. Ama 1960'lı yıllardan itibaren Türkiye'de partiler arasında sağ-sol ayrımı başlamıştır. Bu kavramlara takılıp kalmak yerine siyasi partilerin dünyayı okuyuşları, dünyaya bakış açıları önemlidir.
- MHP de uzun süre 'aşırı sağ' diye tanımlanmıştı?
BAHÇELİ: Orada, MHP'yi tam tanımlayıp algılayamama sorunu var. MHP, bir haksızlıkla aşırı sağ, marjinal bir parti olarak ifadeye çalışıldı. Halbuki MHP, toplumsal merkezin siyasi izdüşümündedir. Bu toplumsal merkezin genel kabul görmüş değerlerini partisinin dünya görüşüne almış. Siyasi merkezi bu şekilde ortaya koyarsan, toplumun genel kabul görmüş değerlerine değişik ideolojik kalıplarla veya değişik bakış açılarıyla önem derecesi bunun sağında ve solunda yer almayı mümkün kılabilir. Eğer milliyetçi-muhafazakar-maneviyatçı bir bakış açısıyla bu toplumsal değerleri yorumlayıp, algılıyorsanız o zaman bunu sağ açılım olarak düşünebilirsiniz. Daha farklı yorumlar getirmeyi çalışanları da merkezin solu olarak görürsünüz.
- Merkez Sağ'da boşluk var mıdır?
BAHÇELİ: Merkez Sağ'a talip, kendilerini Merkez Sağ ile ifadeye çalışan partiler var. Zaman zaman Merkez Sağ'ın gerçek sahibinin kim olduğu tartışması yapılageliyor. Herhangi bir seçimde, kendini Merkez Sağ'da tanımlamaya çalışan bir parti eğer önemli oy kaybına uğramışsa, Merkez Sağ'da boşluk doğmuştur. Bu da zaman zaman Türkiye'de Merkez Sağ üzerinde partilerin kendi siyasal egemenliğini kurma mücadelesi şeklinde oluşuyor. Bunlar belli oranda temsil edilmiş ve iktidar gücünü kaybetmişlerse, bu defa Merkez Sağ'ın bütünleşmesi noktasında tartışmalar oluyor. Türkiye'deki tartışmanın temeli budur.
- Merkez Sağ'da olduklarını söyleyen partiler boşluğu doldurabilirler mi?
BAHÇELİ: Bugüne kadar Merkez Sağ'ı temsil eden partiler, zaman zaman iktidar olma şansını yakalamıştır. Ama belli bir dönemden sonra bu partilerde önemli oy kaybı olmuştur. Başarı kazanan partiler Merkez Sağ'a çekilmeye çalışılıyor.
- İsimlendirme yapar mısınız?
BAHÇELİ: Mesela, bugün kendilerini bu anlamda ifade eden ANAP ile DYP var. Fakat işin ilginç tarafı, bu iki yerleşik Merkez Sağ partilerin dışında, sağ yelpazede ifadesini bulan bir parti, siyasi başarı elde etmişse bir tartışma daha başlıyor. Merkez Sağ'ı siyasal egemenliği altına almış partilerde oy kaybı olunca, bu partilerin dışında fakat siyasi yelpazede yer alan herhangi bir parti siyasal başarı elde ettiğinde, bu defa aydınımız, sivil toplum kuruluşları ve siyaset mühendisleri, bu partinin Merkez Sağ'ı temsil edip-edemeyeceği tartışmasına giriyor. Bu partiyi, daha önceki Merkez Sağ partilerin programlarıyla özdeşleştirecek bir dayatmaya başlıyorlar.
- Bugün AK Parti Merkez Sağ'da mıdır?
BAHÇELİ: AKP'nin kuruluş aşaması çok önemlidir. Türk siyasi hayatında maneviyatçı-muhafazakar-İslami çizgiden ortaya çıkmış bir partidir ve AKP olarak ikili bir yapının ortaya çıkmasıyla temsil edilen bir partidir. Ancak bu parti 2002 siyasi seçimlerinde beklemedikleri bir sonuç elde etmiştir. Bu siyasi sonucu elde eder etmez Türkiye'nin siyasi kimliği tartışılır hale gelmiştir. Bu siyasi kimlikte de acaba bunlar ne kadar değişmişlerdir, bu değişim kavramının altında da daha evvel siyasi yelpazenin ucunda nitelendirilen bir akımın acaba Merkez Sağ'a ne kadar yakınlaşabileceği üzerinde tartışma yürütülmüştür. Burada da AKP yönetimi kendisine yeni bir siyasi kimlik arayışına girmiştir. Fakat bunu henüz daha topluma tam anlatamamışlardır.
- Muhafazakar demokratlık sizce nedir?
BAHÇELİ: Şu an için bir anlamı yoktur. Çünkü daha önceki kimliğinde de muhafazakarlık anlayışı hakimdi. Acaba yeni muhafazakarlık, yeni demokrat muhafazakarlık kavramı, Batı'da şekillenmiş olan siyasi parti kimliklerinin Türkiye'ye yeni bir adaptasyonu mudur? Bu açıdan bir arayış içinde olduklarını, kendilerine yeni bir kimlik kazandırırken, Batı Avrupa'da gelişmiş olan siyasal ikilemin bir yanını benimseme ihtiyacını hissetmiş gibi. Yani Hıristiyan Demokratlar veya İngiltere'deki Muhafazakar İşçi Partisi ikilemindeki gibi, muhafazakarların değerlerine benzemek kaydıyla yeni ifadeler. Bunu da, Türkiye'nin kavramlarıyla doldurmaya çalışan bir anlayış.
- Müslüman demokratlar diyemedikleri için mi muhafazakar demokrat diyorlar?
BAHÇELİ: Evet yani. Kimliklerini tam açıklayamıyorlar. Müslüman demokrat niye diyemiyorlar. Yerine muhafazakarlığı katarken, Müslüman Demokrat'la ifadeye çalıştıkları değerlere ne kadar kadar yer verebileceklerini düşünüyorlar. Henüz bunlar belli değil.
- MHP'nin kendisini milliyetçi diye tarif eden partilerden farkı nedir?
BAHÇELİ: Milliyetçilik bir düşünce akımıdır, bir fikri harekettir. Bir fikir hareketi olması sebebiyle milliyetçi perspektiğin ortaya koymuş olduğu bir toplumdaki her türlü sosyo ekonomik gelişmelere de bir yorumunun olması lazım. Eğer bunu bütün halinde alıyorsanız, o zaman miliyetçi düşünceyi bir fikir hareketi olmanın yanında bir programa sahip bir siyasi hareket olarak da örtüştürerek toplumda yer almasını sağlayabilirsiniz. Milliyetçilik kavramı, en basit algılamasıyla mensup olduğu milleti sevme anlayışında ise memleketini ve milletini seven her insana 'hayır sen milliyetçi değilsin' demek büyük bir haksızlık olur.
- Bu yeterli mi?
BAHÇELİ: Yeterli değil. Bu düşünceyi temel aldığınız anda milliyetçiliğin gereği olan programı ve yaklaşımı da ortaya koyamanız lazım. Milliyetçiliği öne çıkartıp, arkasından değişik ideolojilerin esintisinden oluşmuş bir program içinde düşüncenizi, toplumun sosyal ve ekonomik refahını artırma programlarınızı uygulamaya koyarken, bunu tamamen MHP'nin benimsemiş olduğu görüşle de örtüştürmek doğru olmaz. Bu bir bakış açısıdır. Nasıl ki liberal düşünce akımı vardır, sosyalist düşünce akımı vardır. Milliyetçilik düşünce akımı da vardır.
- Sizin 1999 seçimlerinde PKK kozunu kullanarak, 28 Mart'ta da Kıbrıs kozunu kullanıp sonuç aldığınız iddia ediliyor.
BAHÇELİ: Bunlar, MHP'nin takip ettiği siyaseti ve bu siyaseti hedefe ulaştırmada uyguladığı stratejiyi hafife almaktan kaynaklanıyor. Toplumun belli bir dönemindeki birkaç dinamiğini bir parti öne çıkarmışsa, o dinamik sayesinde o parti netice almış gibi yoruma gidiliyor. Halbuki öyle değil. MHP, hangi konu olursa olsun milli hassasiyetlere karşı duyarlılığı olan bir parti ve bunu her şart altında ifade etmeye çalışabilir. 'Filan dönemde PKK kozunu kullanmış, şimdi Kıbrıs kozunu kullanıyorlar' ifadesini söyleyenlere göre, PKK kozu tamamen Türkiye'nin gündeminden düşmüş müdür?
- Düşmüş müdür?
BAHÇELİ: Hala MHP; PKK ve onun bölücü faaliyetlerindeki unsurları ve siyasallaşma sürecine dair hassasiyetini sürdürüyor. Irak'taki gelişmeleri yorumlarken bu hassasiyetini öne çıkartarak bazı değerlendirmeleri yapıyor. Kıbrıs ise önümüze gelmiş olan geçmişi ve kökü olan bir milli dava olmakla beraber, bugün 'çözümsüzlükte çözüm vardır' mantığıyla bir noktaya doğru geldiğinde MHP oradaki hassasiyetini halen ifade ediyor. Yoksa sosyal ve ekonomik yönden ortaya koymuş olduğu düşünceleri var.
- Kendinizi çok devletçi hissediyor musunuz?
BAHÇELİ: Devlet kavramına MHP'nin getirmiş olduğu anlam çok farklıdır. Allah hiçbir milleti devletsiz kılmasın. Bu kavram üzerinde dururken toplumun ihtiyaçlarını göz önüne aldığımızda ve bu ihtiyaçların karşılanması noktasında acaba kamunun üzerine düşen görevler nelerdir diye düşündüğümüzde, tabii ki hala, kamu kesiminin eğitimden, sağlığa kadar, ekonomik dönüşümü sağlamadaki gayretleri olmuştur. Bu, MHP tarafından da benimsenmektedir.