CHP Manisa milletvekili Özgür Özel, dün Meclis Genel Kurulu'nda konuştu.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER.COM-ANKARA
AK Parti'nin bütün bir yıl boyunca çalışmadığını, daha sonra gece yarıları bütün meclis çalışanları insanlık dışı çalışmaya zorladığını belirten Özel, şunları söyledi:
AKP AĞUSTOS BÖCEĞİ GİBİ
Adalet ve Kalkınma Partisi, biraz önce Sayın Recep Özel biraz esprili, biraz da tehditkâr bir şekilde hafta sonuna kadar gece gündüz çalışılacağını ve gerekirse ekime kadar da çalışılabileceğini söyledi. Biz bunu bir tehdit değil, Parlamentoyu çalıştırma görevine sahip olan iktidar partisinin nihayet bu sorumluluğunu hatırlaması olarak algılarız. Çünkü mesele iktidarın Parlamentoyu çalıştırmada kış boyunca göstermiş olduğu verimsizliğin, birikmiş olan, yapılması gerekli görülen kanun değişikliklerinin, hepsinin birden, dünya parlamentolarında eşi benzeri olmayan, benzerlerinin kullanımının dahi çok istisnai yasama faaliyetleri olduğu, ülkemizde de ilk başladığında çok özel durumlar için tahrif edilerek kullanılmış, 2 bin maddelik, 3 bin maddelik birtakım kanunları bölerek getirmede kullanılan bazı yasama yöntemleri ve birbiriyle çok ilgili çok sayıda kanun değişiklik teklifinin getirilmesiyle ilgili bir yöntemi standart, seneyi kapatan, yıl boyunca ağustos böceği gibi hiçbir şey yapmayıp yıl sonu geldiğinde o telaşa düşüp komşusunun kapısını çalan aman bunları hep birlikte halledebilir miyiz diye el amân dileyen durumudur.
DOĞUM ANI ÇOK ÖNEMLİDİR
Biz, iktidar partisinin Meclisi çalıştırma noktasında bir irade gösterdiği yerde memnuniyet duyuyoruz ama yasama faaliyeti dediğimiz şey, sağlıklı bir çocuğun dünyaya gelmesi gibi öncesinden doğru planlama istenmesi, o sürecin doğru yönetilmesi, doğum anının çok doğru yaşanması ve üstüne titrenerek de doğum sonrasında gayret içinde olunması gereken bir nokta.
İNSANLIK DIŞI KOŞULLARDA ÇALIŞILIYOR
Yani, siz eğer yasama faaliyetinin olması gereken komisyon ayağını pas geçerseniz, görüşülmesi gereken ilgili komisyonlar “İş yoğunluğumuzdan dolayı biz bu yasaları görüşemiyoruz.” diye görüş bildirirse, Plan ve Bütçe Komisyonunda çok yoğun çalışma saatlerine sıkıştırılarak, Meclis çalışmadayken ve Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş diğer yasalar burada görüşülürken o Komisyonu böyle zorlarsanız, Meclise getirirken 50-60 maddeyle getirir daha sonra bunu 140-150 madde olacak şekilde çoğaltırsanız ve burada, dünyanın hiçbir yerindeki Parlamentolarda olmadığı gibi, hiçbir meslek mensubunun çalıştırılmasının dahi uluslararası sözleşmelerde, iş yaşamı tarafından kabul edilemeyecek şartlarda hem milletvekillerini hem de bize hizmet eden stenograflarından yasama uzmanlarına, çay ocaklarından lokantadaki personele kadar, güvenliğimiz sağlayan personele kadar onları bu insanlık dışı koşullarda çalıştırırsanız sizin iktidar olarak sorumluluğunuzu nasıl yerine getirdiğiniz ciddi bir tartışma konusu hâline gelir.
BAŞBAKAN GERÇEKTEN USTACA DAVRANIYOR
Bizim burada üzerimize düşen denetim, üzerimize düşen size yasanın daha doğru yaptırılmasıdır ve yasaların üzerinde daha çok tartışılmasıyla ilgili bütün sorumlulukları yerine getiriyoruz. İki senedir, Sayın Başbakan’ın deyimiyle sözde ustalık dönemi yaşayan Adalet ve Kalkınma Partisi bir usta gibi yasama faaliyeti yapmadı ama yaptığı bir ustalık varsa, Başbakanın o her geçen dönem çıraklık, kalfalık döneminde artarak süren yürütmenin yasama üzerine bir tahakkümünü bu dönem gerçekten ustaca yerine getiriyor. Başbakanın ağzından çıkan her kelime, milletvekillerinin eliyle verilen tekliflerle veya bakanlık bürokrasisi tarafından alelacele hazırlanarak burada yasalaştırılmaya çalışılıyor.
Başbakanın, geçen sene, 4+4+4’te 7’nci madde görüşülürken, şu an salonda da bulunan Sayın Millî Eğitim Bakanımız Millî Eğitim Komisyonu Başkanıyken, ortalamanın üzerinde bir demokrasi örneği verip dakikalarca söz taleplerine cevap veriliyorken ve “İnşallah, ertesi gün çok daha güzel bir Komisyon çalışması ümit ederim.” deyip, cumartesi gecesi bu konuşmayı yaptıktan birkaç saat sonra, Başbakan “Yarın, arkadaşlar bu işi bitirecekler inşallah.” dedikten sonra, ilk 7 maddeyi altı günde görüşen Komisyon, Başbakanın talimatıyla, yirmi dakikada geriye kalan 21 maddeyi görüşmüş, tekme tokat, itiş kakış, dayak yiyen, darba uğrayan basın mensuplarının ve milletvekillerinin görüntüleri dünyaya yansımıştı.
BEN DEĞİL BİZ DEMEKLE MESELEYE YAKLAŞILMALI
Biz, Başbakanın ustalık döneminden, hem Türkiye’ye hem Meclise daha fazla hoşgörü, daha fazla demokrasi, daha fazla muhalefeti dinleyen, onu önemseyen bir tavır bekleriz. Başbakan bu tavırları gösteriyor mu? Evet, balkondayken gösteriyor. Sayın Başbakan, balkondayken demokrat ama inince son derece otoriter bir lider pozisyonuna bürünüyor. “Ben, ben…” demekle değil, bir gün becerir de “biz” demekle meseleye yaklaşırsa o zaman bu Meclisin de sokaklarında yükselmekte olan tansiyonunun hızla düştüğüne hep beraber şahitlik edebiliriz.
Sayın Başbakana ve iktidar partisinin çok değerli milletvekillerine hatırlatmakta bir kez daha fayda görüyoruz ki:
Elbette iktidar önemlidir, elbette iktidar gücünü elinde tutanların bu gücün tanıdığı olanakları kullanması ve bunlarla ilgili faaliyetlerde bulunması kendileri için mutlaka kullanmaları gereken yetkilerdir ama muhalefet de önemlidir. Bir kez, Parlamento dışı muhalefeti tamamen yok sayan anlayış, 1980 darbesi ve ardından 82 Anayasası’nın getirdiği yüksek seçim barajı, bunun üzerinden kendinize, güçlü olan iktidara, çok oy alan iktidara devşirilen, almadığınız oylara rağmen getirdiğiniz, sağladığınız çoğunluk ve Parlamentonun içine girmesi gereken muhalefeti sokmama, hele hele giremeyecek durumda olan muhalefeti de adeta küçümseme, gerçekten iktidar partisine yakışmıyor.
Bu Gezi ruhundan bahsediyoruz. Gezi’de herkes birtakım sloganları önemsiyor, Başbakanın bu Gezi eylemlerini yapanları küçümseyen tavrından sonra, Gezi’den çok sayıda slogan yükseldi, işte “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” dendi, buna birtakım eleştiriler, bunun dışında birtakım eleştiriler ama birileri de çıktı orada dedi ki: “Franz Kafka’nın böcekleriyiz.” yani kendisini yüceltmeden ama Franz Kafka’nın evdeki baba baskısı karşısında metamorfoza uğrayan ve babanın yaptığı o aşağılayıcı ve baskılı tavır karşısında kendini tam tersine, tam da onu şaşkına uğratacak şekilde bir böceğe dönüşen ve en sonunda o evi terk etme noktasına gidenlerin Başbakana vermiş oldukları önemli bir demokrasi dersi olarak görüyorum. Ve şu kadarına bakmak lazım ki iktidar her türlü rejimde olur arkadaşlar, her türlü rejimde var, bugün dünyanın her türlü rejiminin bir iktidarı var ama muhalefet sadece demokrasilerde olur. Muhalefet, eğer, kendisini gerektiği gibi ifade edemiyorsa, bu konuda Parlamento içinde birtakım baskılar, kavgalar, tekmeler, tokatlar, yumruklar veya sayısal çoğunluğa dayanılarak parmak indir-kaldırla birtakım kısıtlamalar mevcutsa, bu sıkıntıların hepsinin faturasını tarih döner dolaşır iktidara keser. Hele hele ülkedeki bazı kesimlerin kendilerini ifade edememekten dolayı seslerini duyurmak için yapmış oldukları tamamen Anayasa’dan kaynaklı haklarını, temel hak ve özgürlüklerini iktidar eliyle ve bir polis devleti cüretiyle her geçen gün biraz daha kısıtlamaya başladıysanız eğer, evet, iktidarsınızdır, size iktidar derler ama rejimin adına artık demokrasi demezler.
BASKIDAN ASLA ETKİLENMEYECEĞİZ
Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gerek Parlamento içi demokratik kanallardan bize sağlanmış, Parlamento hukukunun sağladığı bütün olanakları sonuna kadar kullanmaya devam edeceğiz.
Baskıdan, zordan, şiddetten veya yaratmaya çalıştığınız zaman baskısından asla etkilenmeyeceğiz.
Bize verilen yetki ve sorumluluk, burada muhalefet görevini hakkıyla yerine getirmek üzeredir.
Siz, geçtiğimiz hafta çarşamba günü grup önerinizle “Meclisi, iki üç günde bu işi toparlayıp artık yaz tatiline gidelim.” ifadesini kullandığınızda biz size şunu söyledik: Milletvekillerinin yaz tatili olmaz, yaz dönemi çalışmaları olur. Eğer bu yaz dönemi çalışmalarının yapılması alanda olmayı gerektiriyorsa biz gider alanda çalışırız, arı gibi de çalışıyoruz. Ama, gelinen bu noktada Parlamentoda çalışmak gerekiyorsa Parlamento çatısı altında var olmak bir kayıp değildir. Tatil yapmayı en az hak eden grup herhâlde bu ülkede milletvekilleridir, çünkü kimseye nasip olmayacak bir teveccühle hepimiz oy aldık. Ülkemiz zor günlerden geçiyor, sokakta gerilim var. Yapılmak istenen düzenlemelerin, yasaların içinde ulusal menfaatlere, millî menfaatlere aykırı birçok husus var. Türkiye’nin demokrasisi açısından iktidarıyla muhalefetiyle çok çalışmamız gerekiyor, biz çalışmaktan memnunuz. İktidar partisine de sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.