Kılınç, Hükümet'in imam hatiplerle ilgili yaptığı düzenlemeyle 28 Şubat'ın rövanşını almak istediğini söyledi.
Abone olEski MGK Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, "(Her ne pahasına olursa olsun AB'ye üye olalım) isteği, ulusal çıkarlarımızın korunmasında sıkıntılar yaratmaktadır" dedi. Kılınç, "19 Mayıs 1919'dan Günümüze Türkiye" konulu panelde yaptığı konuşmada, Atatürk'ün çağdaşlaşmaya yönelmiş, laik bir devlet yapısına ve bilime dayalı bir hukuk sistemine sahip olmak kadar, bunlara dayalı bir eğitim sistemiyle aydın bireyler yetiştirilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. İmam hatip liselerine, ihtiyacından fazla öğrenci alındığını, hanımlardan imam olmamasına rağmen kız öğrencilerin de bu okullarda okumasına imkan sağlandığını, bu okullardan mezun olup üniversiteye devam etme olanağı bulan bir çok gencin laikliğe karşı fikirlerle beslendiğinin görüldüğünü öne süren Kılınç, 1970'li yıllardan itibaren arabesk yaşam tarzının ön plana çıktığını, hanımların kara çarşaflara büründürülmeye başlandığını, türbanın bir siyasal simge olarak yaygınlaştığını, laiklik karşıtı fikirlerin açıktan açığa savunulur hale geldiğini bildirdi. Kılınç ayrıca, Batı dünyasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulusal çıkarları koruyup kollamasına mani olmak üzere tedbirler alınmasını salık verdiğini de savunarak, ''İçimizdeki satılmışlar, İkinci Cumhuriyet arayışı içinde olanlar bu istekleri alkışla karşılıyorlar. Bu hazin tabloya rağmen siyasilerimizin önceliği, imam hatip liselerine daha fazla öğrenci çekebilmek ve 28 Şubat'ın rövanşını alabilmek şeklinde ortaya çıkıyor'' dedi. Ekonomik uygulamaları da eleştiren ve ABD yardımlarının ilişkilerde giderek ABD bağımlılığı haline dönüştüğü görüşünü dile getiren Kılınç, şöyle konuştu: "Ekonomik ve teknolojik bakımdan el kapısına muhtaca döndük. Son yıllarda AB'ye girebilme konusundaki aşırı beklentilerimiz, bu hususta insanlarımızı şartlandırmamız, (Her ne pahasına olursa olsun AB'ye üye olalım) isteği ulusal çıkarlarımızın korunmasında sıkıntılar yaratmaktadır. AB ve onun üyesi Yunanistan, müzakere tarihi verecekler diye ulusal çıkarlarımıza uymayan isteklerle karşımıza çıkmaktadırlar. Siyasiler, bugün AB'den müzakere tarihi alabilmek için Kıbrıs'ta ve Ege'de de hak ve menfaatlerimizden taviz vermeye hazırlar." ABD'nin, Büyük Ortadoğu Projesi içinde, Türkiye'yi "ılımlı İslam" ya da "demokratik İslam'a" örnek gösterdiğine dikkati çeken Kılınç, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: "Türkiye, Arap denilen cennet ve cehennem arasına itiliyor. Doğudakiler, laiklik sistemimiz nedeniyle İslam'dan koptuğumuz, Batıdakiler de kültürlerine uymadığımız gerekçesiyle bizi dışlıyor. Ama batı, kültürün ötesinde, Osmanlı'yı ebediyen affetmek istemediği için bizi dışlıyor. Biz bunları bilerek, onlardan dost olacağını zannediyoruz. Halen (Ekonomik yönden kalkındıracaklar) diye bekliyoruz. Oysa onlar bizi parçalamak, değişik gruplara ayırmak ve Birinci Dünya Savaşı sonundaki hasta devleti istedikleri şekilde bölerek kursaklarında kalan kalıntıları yeniden yaşamak ve yaşatmak istiyorlar."