BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Aköz'e göre gazetecilik kutsal değil

Ali Kemal'in basın şehidi olup olmadığı tartışılırken Sabah yazarı Emre Aköz olaya farklı bir gözle baktı. Aköz gazeteciliğin kutsal bir meslek olmadığını savundu.

Abone ol

Gazeteci Ali Kemal şehit mi değil mi tartışmalarına katılan Emre Aköz gazeteciliğin kutsal bir meslek olmadığını savundu. Yazar şehitlik ve kutsallık kavramlarından yola çıkarak yazısıyla tartışmalara noktayı koydu.

Yazı: Emre Aköz
Kaynak:


-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin internet sitesinde 'Basın Şehitleri' başlıklı bir bölüm var. Burada 1922'de linç edilen, 'Kurtuluş Savaşı' karşıtı Ali Kemal de yer alıyordu. Eleştiriler üzerine Cemiyet, Ali Kemal'in adını listeden çıkardı.
Ali Kemal orada yer almalı mı, almamalı mı? Ben bunu değil, listeye uygun görülen 'başlığı' tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.
Gördüğüm kadarıyla 'şehit' kelimesini bol keseden kullanıyoruz.
Şehit ne demek? "Kutsal bir ülkü veya inanç uğruna savaşırken ölen kimse..." Cemiyet öldürülen gazeteciler için neden 'Basın Şehidi' tabirini tercih ediyor? 'Katledilen Gazeteciler' daha uygun olmaz mı?
Böyle düşünüyorum çünkü gazetecilik, 'kutsal bir ülkü veya inanç uğruna savaşmak' değil ki! Gazetecilik de diğer meslekler gibi bir meslek, bir iş. Diyelim ki Irak'ta haber yapan bir gazetecinin öldürülmesi ile... Irak'a mal taşıyan bir kamyon şoförünün öldürülmesi arasında ne fark var? Haber kutsal bir şey mi? Hayır.
Habercilik kutsallık atfedilecek bir faaliyet mi? Hayır. Gazeteci kutsal bir kişilik mi? Hayır. O zaman niye 'şehit' deniyor? Gazeteciliği küçümsediğimi sanmayın. İç ve dış haberleri halka duyurmak... Yolsuzlukları ortaya çıkarmak... Olayların ardındaki 'derin' anlamı çözmeye çalışmak... Bunlar elbette önemli. Tamam da kutsallık bunun neresinde? Sanırım kutsallık arayışı Türk basınının Osmanlı döneminde devlete bağımlı bir biçimde doğmasından geliyor.
Bu bağımlılık Atatürk ve İnönü döneminde iyice pekişti. Habercilik adeta bir devlet görevi gibi algılandı.
Ama o eskidendi. Basın mekân olarak da, yaklaşım olarak da 'Babıali'yi geride bıraktı. Yani bugün 'devletin ideolojik aygıtı' değil.
Tabii ki bu işlevi iştahla sürdüren birçok gazeteci ve yayın organı var. Ama baskın eğilim o değil. Medyalaşma çağında çok seslilik hâkim oluyor.
Bence Cemiyet yönetimi de artık zihniyetini değiştirmelidir. Değişimin ilk ayağı olarak 'Basın Şehitleri' tabiri kaldırılmalı, onun yerine mesela 'Katledilen Gazeteciler' ibaresi konmalı. Ayrıca bu gazetecilerin nasıl, niye, kimin tarafından öldürüldüğü de yazılmalı.
Ancak böyle yapılırsa terör kurbanı Uğur Mumcu'dan polis dayağıyla ölen Metin Göktepe'ye, farklı eğilimlerdeki isimler bir araya gelir. Ve Ali Kemal de o yeni listede yerini alır!
Not: Sahi o listede, 27 Mart 1923'te Mustafa Kemal'in fedaisi Topal Osman tarafından öldürülen, Tan gazetesi sahibi ve Trabzon milletvekili Ali Şükrü bey neden yok? Söyleyin bakalım!