Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimini yöneten sözde "yurtta sulh konseyi' üyesi eski orgeneral Akın Öztürk, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Abone olAnkara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen 224 sanıklı Genelkurmay çatı davasında karar açıklandı.
Sanıklar arasında yer alan sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski Hava Kuvvetleri Komutanı orgeneral Akın Öztürk, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
En yüksek rütbeli asker Öztürk'tü
Sözde "yurtta sulh konseyi" içerisindeki en yüksek rütbeli asker, eski orgeneral Akın Öztürk'tü.
Öztürk, örgütün kumpaslarından Balyoz operasyonuyla komutanlıktaki birçok komutanın tutuklanmasının ardından 2013’te Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. İki yıl süren görevinin sonrasında 2015'te Yüksek Askeri Şura üyeliğine seçildi.
Tüm detaylar iddianamede yer aldı
Darbe girişiminin yaşandığı gün İstanbul Moda Deniz Kulübünde Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününde nikah şahidiydi. Buna rağmen, nikaha saatler kala eşinin rahatsızlığını bahane ederek düğüne katılmadı.
Akın Öztürk, İzmir'de tatildeyken darbe planlaması kapsamında askeri uçakla 15 Temmuz saat 13.00'te, Ankara Etimesgut Askeri Havaalanı'na geldi. Daha sonra saat 14.10'da Akıncı Üssü lojmanlarında bulunan damadı eski kurmay yarbay Hakan Karakuş'un evine gitti.
Darbe girişiminin icra aşamasında görev alan Öztürk, kuvvet komutanları bir bir derdest edilip Akıncı Üssü'ne getirilirken, üssün içerisindeki lojmanda darbeciler tarafından kendisine verilen görevi yerine getirmek için bekledi.
Öztürk, darbecilerin gasp ettiği uçaklar Ankara semalarında göründükten bir müddet sonra FETÖ'nün sivil imamları Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş'in olduğu 143. Filo'ya geçti. Öztürk ve beraberindeki darbeciler, hangi noktaların uçak ve helikopterle vurulacağını kararlaştırdı. Damadı Karakuş'un kuleden komuta ettiği 143. ve 141. Filo'dan kalkan uçaklar da halkın üzerine bomba yağdırdı.
Darbe girişiminin başladığı saatlerde Hava Kuvvetleri karargahında bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreteri darbeci albay Veysel Kavak ile görüşmeler yaparak karargah ile Akıncı Üssü arasındaki koordinasyonu sağladı.
Darbecilerin sözde atama listesinde "Genelkurmay İkinci Başkanı" olarak gösterilen Öztürk'ün, Genelkurmay Başkanının ikna edilememesi halinde Genelkurmay Başkanlığına getirilmesi planlandı.
Darbe girişiminden sonra itirafçı olan gizli tanık "Kuzgun" da ifadelerinde, darbe girişiminden önce Ankara'daki darbe toplantısında Genelkurmay Başkanlığına Öztürk'ün getirileceğinin konuşulduğunu aktararak, bunu teyit etti.
O dönem Genelkurmay Başkanı Protokol Şube Subayı olarak görev yapan Bayram Akpan ise ifadesinde, neler olduğunu öğrenmek için Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü Özel Kalem İşlem Subayı Mehmet Akçara'ya "Ne oldu, Komutan (Genelkurmay Başkanı) nerede?" diye sorduğunu, Akçara'nın da "Komutan yok, komutan Akın Öztürk Paşa" cevabını verdiğini söyledi.
15-16 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'nde darbenin başarılı olması için çalışan Öztürk, girişimin bastırılmaya başladığı saatlerde rehin tutulan kuvvet komutanlarının odalarına giderek, "darbecilerle müzakere yaptığı ve bu işten vazgeçmelerini sağladığı" yalanını söyledi.
O dönem Akıncı Üssü Uçaksavar Tabur Komutanı Albay İbrahim Galin'in şu ifadesi, Öztürk'ün, kalkışma başarısız olunca nasıl rol yaptığını gösterdi:
"İçeride elleri ve ayakları kelepçelenmiş üst rütbeli askerler vardı. Bunları makasla kesip kurtardık. Bu sırada orada bulunan ancak derdest edilmediği her halinden belli olan Akın Öztürk bana doğru yönelip, 'Beni de kurtardın Galin' diyerek sarılmak istedi. Ben Akın Öztürk'ün durumunu derdest edilenlerden farklı değerlendirdiğim için sarılma isteğini elimle iterek reddettim. Aralarında Akın Öztürk'ün de yer aldığı grup, kendilerini Yuva-4 misafirhanesine götürmemi istediler. Orada yaklaşık 10 generali ve üst rütbeli kişiyi kurtardıktan sonra Akın Öztürk, 'Diğer 6 kişi nerede' diye sordu. Bu sözünden de Öztürk'ün aslında orada kaç kişi olduğunu önceden bildiğini fark ettim."
Öztürk, 16 Temmuz sabahı, kendisini derdest edilmiş gibi göstererek helikopterle Hava Kuvvetleri Komutanlığına gitti.
Tanık ve müşteki beyanları üzerine 18 Temmuz 2016'da gözaltına alınan Öztürk, ilk ifadesinde Akıncı Üssü'ne torunlarını görmeye gittiğini, gece boyunca damadını hiç görmediğini iddia etti.
Darbeci askerleri vazgeçirmek için görevlendirildiğini ileri süren Öztürk, beyanlarını yalanlayan kamera görüntüleri ve tanık beyanları bulunmasına karşın mahkemede inkardan vazgeçmedi.
Darbe girişimi sırasında gözaltına alınan, ancak daha sonra delillerin incelenmesi sonucu darbecilere karşı mücadele ettiği anlaşılan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı, mahkemede tanık olarak verdiği ifadede, "Gözaltına alındığımızda başımızda polisler olduğu için Akın Öztürk ile sohbet etme imkanı bulamadım. Akın Öztürk bir ara benim de duyabileceğim bir şekilde kendi kendine 'İsrail bizi sattı' dedi. Bu sözü duyduğumda darbe girişiminde dış güçlerin parmağı olduğunu düşündüm." diye konuştu.
1996-1998 arasında İsrail Tel-Aviv'deki Türk konsolosluğunda askeri ataşe olarak görev yapan Öztürk'ün, gözaltındayken çevresindekilere söylediği sözler darbe girişiminin dış bağlantılarını göz önüne serdi.