Akciğer kanserinde 2000’li yıllara kadar sağ kalım beklentilerinin bir yılın altında olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İrfan Çiçin, “Artık küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri, moleküler özelliklerine göre çok sayıda alt gruba ayrılmaktadır.
Abone olBu moleküler alt gruplarda hedefe yönelik tedaviler (akıllı ilaçlar) ve immunoterapiler ile akciğer kanserinin bazı alt grupları yıkıcı kanser türleri arası olmaktan çıkmaya başlamış, adeta kronik bir hastalığa dönüşmüştür” dedi.
Kanserin dünya genelinde ve ülkemizde giderek artan bir sağlık problem olduğunu ve toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke yol açtığını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Medical Park Florya Hastanesi’nden Medikal Onkolog Prof. Dr. İrfan Çiçin, “Uluslararası Kanser Araştırma Golobacan 2020 verilerine göre, akciğer kanserleri yaklaşık yılda 41 bin yeni vaka ile ülkemizde en sık görülen kanserdir. Erkekler arasında yaklaşık 34 bin yeni vaka ile ilk sırada, kadınlarda yaklaşık 7 bin vaka ile dördüncü sırada görülen akciğer kanserlerinin kadınlarda sigara içeme oranına bağlı olarak artması beklenmektedir” şeklinde konuştu.
Sigara ve akciğer kanserinde risk faktörü
Akciğer kanseri için genel risk faktörlerinin sigara, radyasyon maruziyeti, çevresel toksinler, bazı akciğer hastalıkları, HIV, genetik faktörler ve alkol olduğunu belirten Prof. Dr. İrfan Çiçin, “Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı akciğer kanserine yol açan en önemli nedendir. Akciğer kanseri hastalarının sadece yüzde 10’undan azı hiç sigara içmemiştir. Ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı sigara kullanımına bağlı ortaya çıkmaktadır. Etkin bir tütün kontrolü sağlandığında akciğer kanserleri dâhil olmak üzere, tütün kullanımına bağlı her yıl yaklaşık 110 bin ölüm önlenebilecektir” ifadelerini kullandı.
Tanı sürecinde multı-disipliner yaklaşım gerekli
Akciğer kanseri hastalığının yönetiminde yaşanan en önemli aksaklıklar; tanı anı ve tanı ertesinde hastanın doğru olarak değerlendirilmesi ve doğru tedavi protokolüne ulaşması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çiçin, şu bilgileri paylaştı: “Hastalar tanı sürecinde doğru hekime ulaşmada zaman kaybedebilmektedir. Akciğer kanseri semptomları, öksürük gibi çok ciddi olmayan semptomlar içerdiğinden, hastalar ancak ileri evrede hekime başvuru yapmaktadır. Akciğer kanserinin tanı sürecinde multi-disipliner yaklaşımın tüm sağlık kuruluşlarında uygulanmasına ihtiyaç vardır. Farklı uzmanlıklar ile medikal onkologların birlikte tanı ve tedavi sürecini yönetmesi hastaların daha kısa sürede tanı alması ve doğru tedaviye ulaşması açısından oldukça önemlidir.”