Kağıthane’de kadınlara barış sürecini anlatan Akil İnsanlar Heyeti Marmara Grubu, PKK’nın “toprak” karşılığında silah bıraktığı söylemlerini...
Abone olKağıthane’de kadınlara barış sürecini anlatan Akil İnsanlar Heyeti Marmara Grubu, PKK’nın “toprak” karşılığında silah bıraktığı söylemlerini değerlendirdi.
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Grubu’ndan Sanatçı Hülya Koçyiğit, Hukukçu Yücel Sayman, Yazar Mustafa Armağan Kağıthane Belediyesi’nin Kadın Meclisi’ne konuk oldu. Terör sorununa çözüm sürecinde aktif rol alan Akil İnsanlar Heyeti, barış sürecinde yapılan çalışmaları kadınlara anlatarak, kadınların süreçteki önemini anlattı. Toplantıda heyet, kadınların süreçle ilgili sorduğu soruları cevapladı. Toplantının yapıldığı Kağıthane Belediyesi Meclis Salonu önünde güvenlik önlemleri alındığı görüldü.
Türkiye’de bütün insanların aklıselim, sağduyulu insanlar olduğunu belirten Hülya Koçyiğit, “Hepimizin ortak yanı, hakka, hukuka inanan, adaletin tesis edilmesi gerektiğine inanan ve bu ülkenin kan akan, can yakan sorunun bir an önce durdurulması yönünde kalpleri bir olan insanlarız. Şu bir gerçek ki, sadece 63 tane akil insanımız yok. Bir araya getirilen insanlar sadece temsildir, örnektir” diye konuştu.
Annelere seslenen Koçyiğit, “Bundan böyle anneler askerlik çağı gelen çocukları için ağlamayacak. Hep beraber inanırsak bundan sonra ne analar, ne babalar ağlamayacak. Ancak silah olduğu zaman hiçbir şekilde barış konuşulamaz, demokratik adım atılamaz” dedi.
ANNELERDEN BARIŞ SÜRECİNE DESTEK
Gülten Bingöl isimli bir kadın Kürt kökenli bir vatandaş olduğunu belirterek, “Özlemimiz hep barıştı. Özellikle bu sürece biz anneler destek sunmalıyız. Destek sunarken de kullandığımız dil çok önemlidir. Kaygılarımla, korkularımla da sürece inanıyorum” dedi.
Sıdıka Akarsu isimli bir kadın, “Anne olarak barış istiyoruz” derken, “Vesile Kaymaz, isimli bir diğer kadın ise, Başbakan Erdoğan’ın süreçle ilgili net konuşmadığını belirterek, Tunceli’de şuanda 52 karakol inşa edildiğini iddia etti.
Kaymaz’ın, “Barış varsa neden bu karakollar inşa ediliyor” sorusu üzerine Hülya Koçyiğit, bu soruların muhatabının Akil İnsanlar Heyeti’nin olmadığını belirterek, “Sorduğunuz sorular, yöneticilerin cevaplaması gereken sorular” dedi.
Mustafa Armağan ise, “Şiddet ortamının polisten de teröristten de gelse kabul edilemez olduğunu belirteceğiz. Biz hükümetin sözcüsü değiliz. Elbette bu düşüncelerinize katılan insanlar var. Bunları biz rapor olarak alacağız, ileteceğiz. Barış konusu dışındaki karakol gibi konuları ben bilmiyorum. Araştıracağız, soracağız. Bunun araştırmasını daha sonraki dönemde alacaksınız” dedi.
MUSTAFA ARMAĞAN: “TC TOPRAKLARI BM TARAFINDAN GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR”
Kamuoyunda PKK’nın toprak karşısında silahı bıraktığı söylentilerinin sorulması üzerine heyet, değerlendirmelerde bulundu.
Mustafa Armağan, önceki yıllarda Kürt kesimine siyaset hakkının verilmemesi üzerine PKK’nın doğduğunu ifade ederek, “Burada 1991 yılında Leyla Zana ve arkadaşları mecliste siyaset yapacakken, orada bir Kürtçe yemin etmesi, tabi o da doğrumudur, yanlış mıdır tartışılır. Fakat dokunulmazlıkları kaldırılmadan polis onları alıp hapse attı. Şimdi bir milletvekilinin dokunulmazlığı diye bir şey var. Sen bunu kaldırmadan tutup yaka paça hapse atarsan, işte bakın nerelerden geliyoruz. Şuanda toplumda öyle bir tepki uyandırmaz. Bugünkü olgunluğu o tarihte gösterebilseydik belki binlerce insanımızın genç yaşta toprağa düşmesine mani olabilirdik. Bunlar siyasette temsil edilemeyince gidip dağa çıkıyorlar” şeklinde konuştu.
PKK’nın neden silah bıraktığı sorusunu değerlendiren Armağan, “Uluslar arası siyasette değişmeler oldu. Artık silahla bu işlerin halledilemeyeceği gibi baskılar meydana geldi. PKK neyi bahane ediyordu? 82’deTürkiye Kürtçeyi yasaklamıştı. Kürtçe şarkı okunmuyordu. Şuanda televizyonlarda şarkılar söyleniyor. İsteyen istediği kitabı basıyor. Niçin savaşıyorsunuz sorusunun bir ayağı çöktü. Böylesine bir ortamda bu savaşın devam etmesi için büyük bir gerekçe ortadan kalkıyor” dedi.
“Türkiye Cumhuriyeti toprakları Birleşmiş Milletler tarafından güvence altına alınmıştır” diyen Armağan, “Şuanda Lozan’ın bozulması için Türkiye ve bizim dışımızda 9 devletin Türkiye ile birlikte oturup, müzakere etmesi lazım. Burada Türkiye’nin de ikna edilmesi, 9 devletin de buna onay vermesi lazım. Toprak bölüşümü öyle kolay şeyler değil. Başbakan size şuradan şu kadar kilometre toprak verdik demekle bu iş olmaz” dedi.
Toprak bölüşümünün halktan habersiz bir konu olamayacağının altını çizen Armağan, “Hükümetin kalkıp da ben onlara söz vermiştim, napalım toprağımızı verelim diye bir şey yok. Böyle bir şey mevzu bahis bile olamaz. Kendinize güvenin Böyle bir şey olursa gök kubbeyi başınıza yakarız diyebiliyor musunuz? Bunu diyebiliyorsanız o zaman korkamayın” şeklinde konuştu.
Hülya Koçyiğit ise konuyla ilgili, “Topraklarımız bir bütündür, önemli olan bu toprakların içinde bir olabilmek” dedi.
Hukukçu Yücel Sayman ise, süreçte insanların bu tür kaygılarının kendilerine olan güvensizliğinden kaynaklandığını kaydetti. Yücel Sayman, “Eğer böyle bir şey mümkünse, bundan iki şey çıkar. Bu bize, hepimize hakarettir. Biz ağzımızı açıp şaşkın şaşkın bakacağız. Hay Allah bizde kazık yemişiz Türkiye’yi bölmüşler. İkincisi, biz de armut toplamıyoruz. Başa gelen bir askeri şey değil, Amerikan valisi değil. Seçimle gelmiş bir insan, bir parti bunu nasıl yapabilir” dedi.
Bu süreçte söylenen söylemlerin kaygılardan ibaret olduğunu ifade eden Sayman, yeni ve özgürlükçü bir Türkiye için mutlaka Anayasa’nın değişmesi gerektiğini söyledi. Halkın bu süreçte seyirci olmadığını, barış sürecinde aktif rol aldığını da sözlerine ekledi.
AKİL İNSANLAR SAYMAN VE KOÇYİĞİT, HEYETE TEPKİLERİ DEĞERLENDİRDİ
Akil İnsanlar Heyetine gösterilen tepkileri değerlendiren Yücel Sayman, “Ben onu tepki olarak değerlendirmiyorum. Bu, siyasi bir anlayış, bir görüş. Onu o şekilde dile getiriyorlar. Çünkü siyasi görüşün temelinde biz bu çözüm sürecine hayır diyoruz. Devletin Kandil’le görüşmesine karşıyız. Bunu yaptırtmayız. Teslim olacaklarsa olsunlar’ bunu çeşitli şekillerde dile getiriyorlar. Bunu konuşturtmayız diye de oraya konuşmak için gelen halka yapıyor. İçerde bin 200 kişi, dışarıda 20-30 kişi konuşturtmayız diyor. Halk da bunu görüyor” dedi.
Hülya Koçyiğit ise, “Akil İnsanlar bu toplumun özeti. Bu isimler olmayıp da başka isimler de olabilirdi. Netice de bu akil heyetinin içinde ayrı dinden, görüşten olmayan, birbirinden çok farklı olan insanlar var. Sanki bizler hükümet tarafından bazı bilgileri halka öğretmek ya da onları ikna etmekle görevlendirildik gibi yanlış anlaşılma oldu. Bu bize zaman kaybettirdi. Çünkü böyle bir görevimiz yok. Buna da gerek yok. Çünkü devletin zaten vekilleri, bakanları var ve bu konuda son derece kararlı bir başbakanı var. Terör yılları Türkiye’de yaşayan her insanı acıttı, yaraladı. Artık bitsin. Bu gün artık çok umutlu bir noktadayız.
Programın ardından heyet üyelerine lale sembollü plaket takdim edildi.
(İHA)