BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.869,24
HABER /  MEDYA

Akif Beki ilk yazısında Çölaşan'a çattı

Hürriyet'teki ilk polemik yazısında Emin Çölaşan'ı hedef alan Akif Beki "Sen neymişsin be Hürriyet!" dedi.

Abone ol

GAZETECİLER.COM- Hürriyet çiçeği burnunda yazarı Akif Beki ilk polemik yazısını yazdı. Hürriyet'e geçtikten sonra bazı çevrelerin hasetten çatladığını yazan Beki Sözcü yazar Emin Çölaşan'a çattı. Çölaşan'ın hala Hürriyet aşkıyla yanıp tutuştuğunu yazan Beki "Sen neymişsin be Hürriyet!" dedi.

İşte Beki'nin yazısındaki ilgili bölüm:

HİÇ değilse bir konuda haklı çıktı Ertuğrul Özkök. Yerden göğe haklı:

Havasından mı suyundan mıdır, çok fazla kıskançlık çekiyor Hürriyet’te yazmak.
Bay Deki’nin ilk birkaç günlük deneyimini özetleyecek tek kelime, ‘haset’. Üç kelime ise ‘haddinden fazla haset’.
Hayır, itikadına ters düşmese kurşun döktürecek. Ama ters...
Bay Deki krizine girenler içinde en acıklı olanı da Emin Çölaşan’ın durumu. Atlatamıyor, ‘Niye ben değil de o’ bunalımından çıkamadı.
Hürriyet, bir saplantı olmuş onda.
Aydın Doğan kazara ‘gel gel’ mimiklerini oynatsa, ‘Beni çağırıyor’ diye koşacak. Can atıyor geri dönmeye, lakin nerede!
Kaç yıl oldu, Hürriyet kompleksini aşamadı.
Aşamadığı bir şey daha var, somut düşünce evresi.
Soyutlama yeteneği, doğal gelişimin bir alt aşamasında kalmış.
“Sakla samanı, gelir zamanı” desen, samanı götürüp evde saklamayı anlayacak.
Ecnebilerin, “Yuvarlanan taş yosun tutmaz” deyimini sorsan, taş ve yosundan öteye gidemeyecek. Taşın, o sırada hızla yuvarlandığı için yosun tutmadığını söyleyecek çok çok.
Taşı taş, yosunu da yosun...
Tipik somut düşünme belirtileri bunlar.
Normalde insan zihni, buluğ çağına girerken soyut düşünme aşamasına geçer.
Buluğa erene, ‘Akıl baliğ oldu’ derler. Sadece ergenliğe değil akla da erdi manasına.
Akıl baliğ olmayana kabirde bile hesap sorulmaz. Yaptıklarından mesul değildir, söz ve eylemlerinden sorumlu tutulamaz.
2002 senesinde, Radikal gazetesinde “Erdoğan’ın Harfleri” başlıklı bir dizi yazmıştım. Ona takmış.
Kitap yazıp Tayyip Erdoğan’a ‘mehdi’ dediğimi söylüyor, ‘Şeceresini Musa soyuna bağladı’ diyor, vesaire.
Mehdi’den, Musa’dan öteye gidemiyor aklı.
Mecaz, birebir gerçek gibi alınmaz desen ne yazar...