Yalçın Akdoğan, yeni kitabı 'Siyasi Liderlik ve Erdoğan' ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'un bilinmeyen yönlerini yazdı
Abone olUzun yıllar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a başdanışmanlık yapan, Erdoğan’ın siyasi hayatında önemli dönüm noktalarına ve görüşmelerine tanıklık eden ve AK Parti hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenen, siyaset bilimi doçenti ve yazar Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, “Siyasi Liderlik ve Erdoğan” başlıklı bir kitap kaleme aldı.
‘Modern Siyasetname’ niteliğindeki kitabında Akdoğan, teoriden yola çıkarak Erdoğan’la ilgili tespitler ortaya koyuyor; liderlik olgusunu tüm boyutlarıyla ve özellikleriyle ele alıyor.
Akdoğan, eserinin, Erdoğan’ın hayatını anlatan bir kitap ya da günlüklerden derleme olmadığını vurgularken; siyasetin amacı, adalet felsefesi, ahlak felsefesi, Erdoğan’ın teorik anlamda nereye oturduğu gibi sorulara yanıt veriyor. AK Parti’ye ve siyaset yapmak isteyenlere de bir teorik çerçeve sunuyor. Akdoğan, “Dünyada bir akıl tutulması yaşanıyor; ayrımcılık yükseliyor, çocuklar ölüyor. Dünyanın yaşadığı bu sorunlar yönetim krizinin sonucu. Bu sorunları siyaset üretti ve yine siyaset çözecek. Dünyada bir liderlik buhranı ve krizi var. Tayyip Erdoğan bu boşluğu dolduran bir lider” derken, kitabında Tayyip Erdoğan kimdir, ne yaptı, ne yapıyor, nasıl bir lider, gerçekte nasıl bir yönetici sorularının yanıtlarının yer aldığını ifade ediyor. İngilizce, Almanca, Arapça, Rusça ve Çince’ye çevrilecek kitap; gençlere teorik bir çerçeve sunarken, siyasete atılmak isteyen sonraki kuşaklara da yol gösteriyor.
“Siyasi mücadele, yürek titremesiyle, vicdan sızısıyla başlar. Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir vicdani sorumlulukla, böyle bir sorgulamayla yola çıkar, siyaset üzerinden dünyayı değiştirme yolunda önemli bir liderlik ortaya koyar...” diye başlayan kitaptan bazı detaylar:
YAŞARKEN EFSANE:
Her saldırı, her meydan okuma, dirayetli duruş sergileyen Erdoğan’ı daha da büyütür; yaptığı her hizmet, her sessiz devrim, halkın gönlünde daha büyük bir sevgiyle yer bulmasını sağlar. Erdoğan, yaşarken efsaneye dönüşen, canlı bir kahraman olarak Türk siyasetine etki eden bir lider haline gelir.
HALK ÖNDERİ:
Meydanlarda vatandaşın, ‘yürüyüşüne, duruşuna kurban’ diye seslendiği Erdoğan’ın fiziksel görünüşü ve etkili hitabetinden; güzel şiir okuyabilen, şarkı söyleyebilen, top oynayabilen, üzüldüğünde ağlayan, haksızlığa uğradığında öfkelenen sahici bir insan olarak görülmesine kadar birçok özelliğinden bahsedilebilir. Teşkilattan gelmesi, yerel yöneticilik yapması, halka yakınlığı, ekip çalışmasına ve kolektif akla önem vermesi, potansiyelinin geometrik katlarına ulaşan bir performans ortaya koyabilmesi ve karizmatik liderliği. Erdoğan’ın bir parti başkanı olmaktan öte, büyük bir halk önderi pozisyonuna geldiği söylenebilir.
ATATÜRK ÖRNEĞİ:
Atatürk, birçok yönden karizmatik lider pozisyonunda konumlandırılabilir. Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a ayak bastığında kurtarıcı olarak görülürken, Kurtuluş Savaşı kazanılıp Cumhuriyet kurulduğunda kahramana dönüşür. Atatürk karizmatik liderdir çünkü büyük bir kitleyi peşinden sürükler, bir ideoloji üretir ve mitolojik karaktere dönüşür.
KARİZMATİK KİŞİLİK:
Erdoğan, siyasi partisi ve hareketi üzerinde büyük oranda takip ve taklit edilen, esinlenilen, sadakat ve sevgiyle bağlanılan, kendisiyle özdeşleşilen bir fenomendir. Türk siyasetinde halkın, ‘Kurtar bizi baba’ diye seslenerek kurtarıcı olarak konumlandırmaya çalıştığı liderlerin çoğu bir kahramana dönüşemezler.
CEMALLE VE CELALLE:
Erdoğan siyaseti, ağacın dallarını sökecek bir sertlik yerine köklerini sökecek bir yumuşaklıkla hareket etme sanatı olarak algılar. Bu yüzden Erdoğan’ın siyasi tasavvuru köktencilik yerine, evrimcilik/tedricilik şeklinde bir anlayış üzerine kurulur. Halka cemalle (güzellik ve yumuşaklıkla), şer odaklarına celalle (haşmet ve izzetle) yaklaşmak gerektiğine inanan Erdoğan’ın karakter ve mizacı da samimiyet zemininde algılanır.
HALK İSMİYLE HİTAP EDER:
Erdoğan düzenli ve tertipli bir kişidir, kendi bavulunu kendi hazırlar, kendi kıyafetlerini kendi seçer, kıyafetlerinin eleştirilmesine pek itibar etmez. Siyasi liderlere ‘Karaoğlan, baba, tonton, çoban, hoca, Başbuğ’ gibi lakaplar veya sıfatlar takıldığını biliyoruz. Erdoğan’a genelde söylenen Başkan veya Reis nitelemeleridir. Diğer liderlere ismiyle hitap edilmesi çok yaygın değildir, liderlerin soyadı öne çıkar; Demirel, Özal, Çiller, Erbakan, Türkeş gibi... Oysa halkın Erdoğan yerine ‘Tayyip’ şeklinde kullanımı çok yaygındır. Bu durum, bizim Tayyip gibi bir özümseme ve yakınlık hissinden kaynaklanır.
ZAMANA YAYARAK YAPAR:
Erdoğan’ın bir özelliği de doğru bildiği konularda ısrarcı olması, şartlar sebebiyle yapamıyorsa da zamana yayarak istediklerini gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Bu, göreve getirmek istediği kişilerle ilgili de böyledir; hayata geçiremediği politikalar ve icraatlar konusunda da böyledir.
KARİZMATİK LİDER:
Erdoğan, 1990’lı yılların sonunda ‘karizmatik kişilik’ olarak öne çıkar. 2003’ten sonraki siyasi hayatıyla ‘karizmatik otorite’ye, karizmatik lider’e dönüşür. Erdoğan’ın karizmatik liderliğini takip edenler arasında ona bireysel olarak bağlananlar, davasına/ ideolojisine/ideallerine gönül verenler ve elde ettiği başarılarla memleket için fayda ürettiğini düşünenler bulunur.
HALK POLİTİK AKTÖR:
15 Temmuz’a kadar hiçbir siyasi lider darbelere karşı halk gücünü kullanarak bir direnç ortaya koyamaz. 15 Temmuz’da Erdoğan, halkı politik bir aktör olarak oyuna sokar. Böylece sadece seçimlerde sandığa gittiği düşünülen halk, demokrasiyi korumak için darbecilerin karşısına dikilir.
SİYASİ EFSUN:
Karizmatik liderlerde bir siyasi efsun olduğu düşünülür. Allah’ın yardımı, milletin duası, samimiyetin katkısı, şansın yaverliği gibi nitelemeler Erdoğan için de yoğun olarak serdedilen yaklaşımlardır.
KARİZMASI ÇİZİLMEZ:
Halk arasında karizma çizen diye adlandırılan birçok olay Erdoğan’ın başına gelir ama karizmayı çizen bir etki doğurmaz. Erdoğan attan düşer karizması çizilmez, çatlak sesle mitingde konuşma yapar karizması kaybolmaz. Değiştiğini, aldandığını (bazı konularda eksik kaldığını veya yeterli başarıyı yakalayamadığını) söyler karizması azalmaz, annesinin cenazesinde bir evlat olarak gözyaşı döker karizması eksilmez.
CİDDİYET VE VAKAR:
Erdoğan, sululuktan, ciddiyetsizlikten, malayani işlerden uzak duran ve bunu bir yöntemi gerekliliği değil, bir karakter şekli olarak ortaya koyan bir kişidir. Erdoğan, sululuk ve kafa bulmaya karşı ‘hakara makara yapma’ sözüyle ciddiyet çağrısı yapar.
FETÖ İLE MÜCADELE
Erdoğan’ın FETÖ ile özellikle 2013 yılından başlayan kararlı mücadelesinde mesafe alınması, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasında pay sahibidir.
BAŞMÜZAKERECİ ROLÜ
Türkiye’nin Erdoğan’la dünyaya kazandırdığı değerlerden birisi, ahlaki zeminde var olan etkili ve dönüştürücü liderlik profilidir. Erdoğan’ın sosyal evren ile siyasal evren arasında bir tür başmüzakereci gibi rol üstlendiği söylenebilir. Erdoğan, sosyal fay hatlarında kırılmaya sebep olmadan, çözüm süreci, Kıbrıs meselesi, Ermeni sorunu gibi birçok konuda sarsıcı hamleler yapabilir.
‘KAYIP GÜNLER’
Erdoğan, gündem oluşturmadığı dönemleri siyaseten kayıp günler olarak görür. Muhalefeti bir düşünceyi açıklamaya zorlaması, her seçimde kaybedenlerin istifa etmesine yönelik restte bulunması kontra hareketlerdir.