BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.009,49
HABER /  GÜNCEL

Akdağ PKK destekçilerine sert çıktı

Hastanede polisi arkasından vurarak şehit eden teröristler Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın gündemindeydi.

Abone ol

Bakan Akdağ, ''Ama asıl işin tehlikeli tarafı onu oraya çıkaranda, bunun sanki haklı bir gerekçeyle yapılmış olduğunu iddia edende" diyerek terör saldırılarını masum gösterenlere tepki gösterdi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Birbirimizden farklı olabiliriz ve olmalıyız ama birbirimize saygı göstereceğiz, birbirimizin inançlarına ve yaşam biçimlerine saygı göstereceğiz'' dedi.

Akdağ, Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi'nde yapılan ''Türkiye Öğrenci Konseyi 2. Olağan Genel Kurul Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, öğrencilere tavsiyelerde bulundu.

''Size bir itirafta bulunayım. Ben 53 yaşına geldim. Fakat insan bu 20'li yaşlarını hiç terk etmiyor biliyor musunuz?'' diyen Akdağ, şöyle devam etti:

''O 20'li yaşların hatırası sanki dün gibi ve biz de hiç 50 yaşın üstüne falan gelmişiz gibi gelmiyor. İnsanın gönlü, zihni bu sizin bulunduğunuz yaşları çok sevdiği için o yaşların hatırası o kadar canlı kalıyor ki ondan sonra geçen yıllar çabucak geçivermiş fakat o gençlik yılları sanki yaşanıyor gibi geliyor insana. Şu an sizin içinizde bunu hissediyorum.''

Akdağ, gençliğe büyük önem verdiklerinin altını çizerek, ''Gençlik bizim geleceğimizdir. Yalnız bu geleceği beklemeyin arkadaşlar. Gelecekte bir şeyler yapacağız. Hazırlıyoruz, kendimizi hazırlayalım. Hayır. Bütün karar süreçlerinde, ülkenin yönetimiyle ilgili bütün karar süreçlerinde, ülkenin huzuruyla ilgili bütün süreçlerde siz bugünden yer almalısınız. Doğrudan doğruya meselenin içinde olun'' diye konuştu.

Kişilerin birbirlerine saygı duydukları ölçüde işlerin kolaylaşacağını anlatan Akdağ, şunları kaydetti:

''Bu üniversite çatıları altında bu saygının ileri derecede yok edildiği zamanlar oldu. Öğrencilerin birbirine karşı saygısızlığından bahsetmiyorum. Devletin, otoritenin saygısızlığından bahsediyorum. Öğrencilere 'sen şöyle giyinemezsin' dendiği zamanlar oldu. Bundan çok değil 5-6 sene önce yine bir üniversite kampüsünde bir salonda, bir kürsüde ben Sağlık Bakanı olarak 'yeter artık nedir bu başörtüsü meselesi, neden insanların kılık kıyafetine karışacakmışız?' diye bir konuşma yaptığım için benim mensup olduğum partinin kapatılmasına ilişkin açılan davanın gerekçeleri arasına bu konuşma sokuldu. Şükürler olsun ki Türkiye bugün o günleri bayağı geride bıraktı. Az bir zaman geçti ama o akıl tutulmasını büyük ölçüde geride bırakabildi.''

''Şimdi devlet kim oluyormuş da tabi şimdi böyle cümleleri basın mensupları hemen dikkatle altını çizer başka bir tarafa çekebilirler. Cümlenin sonunun gelmesi lütfen dikkatle takip edilsin'' diyen Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Devlet kim oluyormuş da insanların kılık kıyafetine, inançlarına, nasıl yaşayacağına zorlama getiriyormuş ya da devleti yönetenler, icrada olanlar, mesela bakanlar ya da ne bileyim millet adına hükmeden mahkemeler nasıl oluyormuş da insanlara nasıl giyineceklerini anlatıyorlarmış. Nasıl oldu da bu ülkede yıllarca kılık kıyafetinden dolayı öğrenim hakkı engellenen insanlara mahkemeler iyi ki engellemişsiniz, iyi yapmışsınız diye kararlar alabilirler. Hatta 'siz engellemediğiniz için suçlusunuz' diye yöneticiler hakkında da kararlar alabilirler. Böyle olursa birlik beraberlik nasıl olacak. Bir örnek üzerinden gidiyorum ama dolayısıyla hoşgörü değil saygı.''

''Herkesin birbirine saygı göstermesi durumunda birlik ve beraberlik kuvvetlenecek''

 Akdağ, en başta devlet ve devleti yönetenler olmak üzere herkesin birbirine saygı göstermesi durumunda birlik ve beraberliğin kuvvetleneceğini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

''Birbirimizden farklı olabiliriz ve olmalıyız ama birbirimize saygı göstereceğiz. Birbirimizin inançlarına ve yaşam biçimlerine saygı göstereceğiz. Elinize silah alır da bir hastanede güvenliği sağlamak için orada bulunan 3 aylık bir bebeği olan bir polis memurunu arkasından, kalleşçe, şerefsizce yaklaşırsak ona bir kurşun sıkar ve hayatına kastederseniz o şahadet mertebesine ulaşır ama siz hiçbir zaman birlikten beraberlikten insanlıktan bahsedemezsiniz. Bunu yapanların bahsedemeyeceği ortada da bir şekilde arkadan arkaya adeta teşvik edercesine ya da haklı sebepler bularak, bir anlamda haklılıkları varmışcasına yazanlar, çizenler, yorumlayanlar, siyaset yapanlar asıl işin tehlikeli tarafı burada.''

İşin tehlikeli tarafının dağa çıkan, kandırılan genç delikanlıda arandığına dikkati çeken Akdağ, şunları söyledi:

''Ama asıl işin tehlikeli tarafı onu oraya çıkaranda, bunun sanki haklı bir gerekçeyle yapılmış olduğunu iddia edende. Çünkü şükürler olsun Türkiye'de biraz önce bahsettiğime benzer farklı zulüm davranışları artık yok ki. Hiçbir zaman şiddetin haklı bir tarafı olamazdı, gerçekten olamaz. Ama geçmiş yıllarda 90'lı yılların Türkiye'si çok karanlık bir ortamdı. Faili meçhuller, işkenceler, hukukun çiğnenmesi gibi hususlarla karşılaşılabiliyordu. Hepimizin kafasını karıştıran bir ortam vardı. Bugün Türkiye'de böyle bir şey yok ki bir ırk temeline dayalı olarak 'Ben hak arıyorum onun için de insanları öldürüyorum. Çocukları, bebekleri, hamile kadınları bile öldürmekten çekinmiyorum, ben hak arıyorum' ifadesinin düşüncesinin hiçbir haklılığı olamaz.''

Bireysel özgürlük

Bakan Akdağ, bireysel özgürlüğe sahip çıkmanın önemine değinerek, ''Bireysel özgürlüğe sahip çıkma konusunda da birbirinize destek olmanız gerekmekte'' dedi.

Bir üniversitede, bir öğrencinin özgürlüğünün engellenme çabası içerisine girilmesi durumunda, buna bütün öğrenci konseylerinin topyekun karşı çıkması gerektiğini anlatan Akdağ, şöyle devam etti:

''Ama bu özgürlük alanı neyse ne fark etmez. Sizin kafa yapınıza uymayan bir alan olabilir, yine o özgürlüğe sahip çıkın. Ama şiddetle, başkalarının hakkına halel getirecek şekilde yapacak olanlara da hep birlikte karşı çıkmalıyız. Şiddet bir özgürlük alanı olamaz. Başkasının hakkını ihlal etmiş oluyorsunuz. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Hangi bölümde okursanız okuyun toplumun değerlerine sahip çıkmaya çalışın. Hayatınızı da bir kampüsün içine hapsetmeyin. Hapsetmediğinizi de biliyorum. Üniversiteler bu anlamda biraz riskli alanlardır. Öğrenci için de bazen böyle olabilir öğretim üyeleri için de böyle olabilir.''

Bakan Akdağ'dan öğrencilere kitap tavsiyesi

Akdağ, öğrencilere, Finlandiya'da geçen olayları anlatan ''Beyaz zambaklar ülkesinde'' isimli kitabı okumalarını tavsiye etti.

Kitabın küçük hacimli ve müthiş ders veren bir kitap olduğunu ifade eden Akdağ, ''Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Finlandiyalı aydınların yüzyılın başında nasıl bir bataklıklar ülkesi ve nasıl bir buzullar ülkesi olan Finlandiya'da, nasıl kendi halklarının önüne düşerek, bir aydınlanma hareketini başlattığını bu kitapta göreceksiniz. Şükürler olsun bugünün Türkiye'si o günün Finlandiyası'ndan çok çok ilerde ama hepimize düşen önemli görevler vardır. Bizler sizlere güveniyoruz'' diye konuştu.

Daha sonra Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak tarafından Bakan Akdağ'a, üniversitelerinin kuruluşunun 55. yılı anısına plaket sunuldu.