BIST 8.885
DOLAR 34,35
EURO 37,25
ALTIN 3.021,56
HABER /  POLİTİKA

Akdağ doğuma el attı

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, doğudaki doğum sayılarının daha fazla olduğunu söyledi.

Abone ol

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''ülkenin doğusu, kırsalı ve göç alan illerdeki göç edenlerin yerleştiği mahalleler ile anne-babanın eğitim seviyesi ve gelirinin düşük olduğu popülasyonlarda doğum sayılarının daha fazla olduğunu'' belirterek, ''Bütün bu durumlar hem anne, hem de bebek açısından risk oluşturuyor. Biz bütün üreme sağlığı programlarıyla alakalı olarak enerjimizi, dikkatimizi bu alanlara yoğunlaştırmalıyız'' dedi.

Makamında bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Akdağ, 14 Haziran Çarşamba günü, Sağlık Bakanlığı'nın AB desteğiyle yürüttüğü üreme sağlığı programıyla ilgili, bir sivil toplum örgütüne verilen hibe proje dolayısıyla yapılan toplantıda, Türkiye'de anne ve çocuk sağlığı programına nasıl baktıklarını ve üreme sağlığı programının ne anlama geldiğini izah etmeye çalıştığını söyledi. Daha sonra bunun kamuoyunda yansımaları olduğunu ifade eden Akdağ, şunları söyledi: ''Bu konuşmamda nüfus planlaması, doğum kontrolü, aile planlaması gibi kavramların kavramsal anlamda artık tarihi kavramlar olduğundan bahsettim. Ülkemizin de bu işin bilimsel gelişmeleri ve uluslararası örgütlerin aldığı kararlar doğrultusunda, bu kavramı üreme sağlığı programı olarak kullanmaya başladığını ifade ettim.

Aslında üreme sağlığı programı içinde aileleri oluşturan bireylerin ve onların çocuklarının sağlıklı olmasını sağlamanın yanı sıra, arzu ettikleri kadar, planlı bir biçimde çocuk yapmaları da zaten mevcut. Yani aile planlaması kavramı tek başına kullanılan bir kavram değil. Ama üreme sağlığı kavramı içerisinde yer alıyor.'' ''1998-2003 arası verilere göre ülkedeki doğurganlık çağındaki bir kadının ortalama doğum sayısının 2.2 olduğunu'' kaydeden Akdağ, bu oranın öteden beri düşme eğiliminde olduğunun da bilindiğini söyledi. ''Bu oranın 2.1 veya 2'nin altına düşmesi durumunda, ülke nüfusunun yaşlanmaya başladığının bilindiğini'' belirten Akdağ, ''Avrupalı toplumlar bunu yaşadılar. Şu anda bu açıdan çok ciddi sorunları var'' dedi. Türkiye'de üreme sağlığı programları yürütülürken izlenmesi gereken stratejiye de dikkati çeken Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ülkenin doğusunda, kırsalında ve göç alan illerdeki göç edenlerin yerleştiği mahallelerde doğum sayıları daha fazla. Ayrıca anne-babanın eğitim seviyesinin ve ailenin gelirinin düşük olduğu popülasyonlarda doğum sayıları daha fazla. Bütün bu durumlar hem anne, hem de bebek açısından risk oluşturuyor. Biz bütün üreme sağlığı programlarıyla alakalı olarak enerjimizi, dikkatimizi bu alanlara yoğunlaştırmalıyız. Artık Türkiye'de bir slogan şeklinde bütün topluma 'çocuk yapmayın' çağrıları yapmak kanaatimce doğru değildir. Bu bahsettiğimiz riskli gruplarda doğum sıklıklarını ve sayılarını azaltmalıyız. Oysa doğum sayısının çok düştüğü, aslında imkanları daha geniş olan gruplara da bu hususta itidal tavsiye etmeliyiz. Yani 'hiç çocuk yapmamak' şeklindeki düşüncenin doğru olmadığını da onlara anlatmalıyız. Özellikle bu riskli gruplar açısından sosyal erişebilirliği sağlamak için de sağlığı ön plana almak lazım.''

Türk Silahlı Kuvvetleri ile beraber başlattıkları program ile silah altına alınan erkekleri üreme sağlığı, cinsel sağlık ve aile planlaması konularında eğittiklerini anlatan Akdağ, bu grupların önemli bir yaş diliminde bulunduklarını söyledi. Toplumda bir ailede çocuk sayısıyla ilgili planlamalar yapılırken kadının tek başına karar veremediğini kaydeden Akdağ, ''Bu hususta hem kocanın, erkeğin eğitilmesi, hem de Anadolu'da hem kadının hem de erkeğin ebeveynlerinin bilgilendirilmesi ve yerine göre ikna edilmesi lazım'' diye konuştu. Bir denge sağlanmasının gereğine işaret eden Akdağ,

''Sosyal, ekonomik ve eğitim durumu iyi olan az çocuk yapar, tersine sosyal ve ekonomik durumu çok iyi olmayanlar, çocuklarına sağlıklı bir gelecek sağlama hususunda imkanları kısıtlı olanlar çok çocuk yapmaya devam ederse, bu ülkemizde dengesiz bir gelişmeye yol açacaktır. Vurgulamaya çalıştığım budur. Bütün bunlar aslında dünyanın geldiği bilimsel gerçeklerle de örtüşmektedir'' diye konuştu. Akdağ, bir gazetecinin, ''Sizin sözleriniz sanki 'çocuk yapın' çağrısı gibi anlaşıldı'' şeklindeki sözleri üzerine, ''Bir konuşmanın belli bir bölümünü sadece keser, onun üzerine haber yaparsanız, bazı değerli arkadaşlarımız da yorumu bunun üzerine bina ederlerse böyle yanlış anlamalar, algılamalar oluyor'' dedi.